Gençlik hastalığına karşı aşı şart!

Kedi ve köpekler için riskli olan gençlik hastalığını veteriner hekim Eda Dilek ile konuştuk

18 Haziran 2020 - 13:43

Kedi ve köpekler ağır hastalıklar sonucu hayatını kaybedebiliyor. Bu ağır hastalıklardan biri de gençlik hastalığı. Tokat’taki bir ilkokulda öğrencilerle birlikte önlük giyip derslere giren Fındık isimli köpek, mart ayında gençlik hastalığı sebebiyle hayatını kaybetmişti. Kadıköy Belediyesi Sahipsiz Hayvanlar Rehabilitasyon ve Eğitim Merkezi’nde veteriner hekim olan Eda Dilek ile gençlik hastalığı üzerine konuştuk. 

Eda Dilek

Eda Dilek, kedi ve köpeklerde oluşan gençlik hastalığının ayrı virüs ailelerinden geldiğini söylüyor. Kedilerde gençlik hastalığının Panleukopenia adı altında DNA virüsünden; köpeklerdeki gençlik hastalığının ise Canine distemper virüsünden ileri geldiğini belirten Dilek, ikisinin de öldürücü ağır hastalıklar olduğunu dile getiriyor. 

Öncelikle kedilerdeki gençlik hastalığından bahseden Dilek, Panleukopenia virüsünün doğada yaygın olarak görüldüğünü ifade ediyor. Özellikle kedilerin çok olduğu bölgelerde virüsün bir iki yıla kadar canlı kalabildiğini ve pek çok dezenfektana duyarlı olduğunu aktaran Dilek şöyle devam ediyor: “Semptomları ateş, kusma, ishal ve bunlara bağlı dehidrasyon görülmektedir. Yüksek ateşin olduğu formunda yüksek oranda ölüm oluşmaktadır, yüzde 80 ölümcüldür ama akut dönemi atlatan hayvanlar yavaş yavaş iyileşme gösterebilmektedirler. Bu virüsten korunmanın tek yöntemi aşılamaktır. 6 ila 8 haftalıkken hayvan aşılanmalıdır.” 

Hastalığın ağız yoluyla ve salgılarla bulaştığını ifade eden Dilek, sık olmamakla birlikte dışkı ve idrarla da bulaşabildiğini söylüyor. Dilek, semptomları gören hayvan sahiplerinin hemen veteriner hekime başvurmaları gerektiğini dile getiriyor. 

KURTULMA ŞANSI AZ

Köpeklerde ise hastalığın solunum yoluyla bulaştığını belirten Eda Dilek çok nadir de olsa enfekte olmuş kaplardan da bulaşabileceğini ifade ediyor. Soğuk havada virüsün yaşama olasılığının daha çok olduğunu söyleyen Dilek, bu sebeple bulaşmanın da daha çok görüldüğünü aktarıyor. 

Hastalığın beş formu olduğunu belirten Dilek şöyle anlatıyor: “Birincisi göz formu. Göz formunda gözlerde sulu ve sümüksü bir iltihap, akıntı olur. Göz kapaklarının içi kırmızı renkte olup birbirine yapışabilir; ateş, öksürük, ishal, kusma, iştahsızlık, dehidrasyon ve zayıflama görülebilir. İkincisi bronkopnömoni hali. İrinli, balgamlı burun akıntısı olur. Daha sonra iştah azalır, hayvan durgunlaşır, ateş, öksürük, akciğer ve nefes darlığı görülür. Üçüncüsü gastrointestinal form. Bu form birinci ve ikinci formla da seyredebiliyor. Bunda da yine kusma, iştahsızlık, kanlı bir ishal, zayıflama ve dehidrasyon görülür. Dördüncü form deri formu. Deri formu, vücudun tüysüz bölgelerinde yani bacak içlerinde, karın bölgesinde kızarıklık ve lekeler, kabarcıklar şeklinde görülmektedir. Beşinci form ise sinirsel form. Bu form, yukarıdakilerden sonra veya direkt olarak açığa çıkmaktadır. Belirli kas gruplarında tikler oluşur: yüzde, bacaklarda olabilir, bazen sara nöbetleri görülebilir. Sinirsel formda kurtulma şansı çok azdır ama ben hekim olarak kurtulmuş hayvanlar gördüm.”

ÇÖZÜM: AŞI

İyi bakım koşullarında vakalardan sonuç aldıklarını söyleyen Dilek, köpeklerin hastalıktan korunması için 5-7 haftalık arasında aşılamaların yapılması gerektiğini ifade ediyor. Dilek “Vücutlarındaki antikorları sütle birlikte yavruya geçirdikleri için 16 haftaya kadar aşılı anneler yavrularını koruyabilmektedir. Ama 5-7 hafta olunca ilk doz ve daha sonra üçer hafta arayla ikinci ve üçüncü dozlar yapılarak bu hastalıklardan yüzde 100 korunma sağlanabilmektedir.” diyor.

Hayvan sahiplerinin yapması gerekenleri ise Dilek şöyle açıklıyor: “Aşılama yapılmamış kedi ya da köpeklerini yoğun hayvan bulunan, kedi köpek otelleri, kalabalık oyun alanları gibi yerlere sokmamalılar. Sokak hayvanlarını sevip ellerini yıkamadan kendi hayvanlarını sevmemeleri ve özellikle köpekleri ilk iki karma olmadan sokağa çıkarmamalarını tavsiye etmekteyiz.”


ARŞİV