17 Mayıs 2022 - 01:48
Gündem
Yaşam
Yaşam
Gönüllülerden
Kültür Sanat
Kültür Sanat
Edebiyat hayatından hatırlamalar
Çevre
Sağlık
Spor
Eğitim
Yazarlar
Murat BEŞER
Murat BEŞER
[email protected]
Musikişinas Ahmet
Facebook’ta tesadüfen rastlayınca isim benzerliği sandım. Yıllarca ortalıkta görünmemiş, benim için esrarengiz listesine adı geçmiş bir müzisyenin sosyal medyası olamazdı. Mesajıma yanıt gelince şaşkınlığım daha da arttı. Karşılıklı iki satır yazışmanın neticesi Kalamış’ta bir çay bahçesinin iki kişilik masasında içilen çaylar olmuştu. 1993 yılında (müzik tarihimizin karanlık sayfalarında kaybolup gitmiş, hak ettiği karşılığı bulamamış) “Musi
...
Küçük Plak Dükkânı
Bademaltı... Moda’ya uzanan tek yönlü minibüs yolu üzerinde, doğramaları yeşile boyanmış o küçük dükkân hiç dikkatinizi çekti mi? Şayet müzikle hele plaklarla ilgiliyseniz çekmiş olmalı, daracık pembe bir binanın sıfır kodlu girişinde ince uzun bir dükkân. Semtin yerlisi buranın eskiden sucu olduğunu biliyor. 2018 Ocak ayından beri plakçı. Adı kapının üzerinden yola doğru uzanan plak biçimindeki tabelada yazıyor: Küçük Plak Dükkânı. Dükkân a
...
30 yıl sonra Kronik
(
[email protected]
) Kronik topluluğunun 1992 yılında Hades Records etiketiyle sadece kaset formatında basılan “Endless War” albümü, trash-metal tarihimiz açısından halen en iyiler listesinin tepelerinde yer alır. İçindeki bir kaç şarkı bugün türünün bayrak marşı olarak çalınır, söylenir, dinlenir. Kronik Türkçe şarkılarla başlamıştı. Vokal etkileri ve dışarıya açılma hayalleri onları sonradan İngilizce yapmaya itmişti. O zamanlar ço
...
Plak Candır...
Ekmeğin aslanın midesine indiği günlerde tek derdimiz bu olsun diyenler olabilir. Neticede ekmek değil ama memleketin ve piyasaların küçük bir özeti de plakçılar. Genel tabloya bağlı olarak başta ekonomik çöküntü, yükselen kiralar, peşi sıra döviz kurlarındaki dengesizlik, dövizle peşin al, Türk parasıyla belirsiz bir zamanda sat; liste uzadıkça uzadı, nihayetinde Kadıköy’ün plakçı kalabalığından bir dükkân, sine-i millete döndü. Can Plak işini -
...
Bir caz kültürü gazetesi
[email protected]
O fırtınalı yağmurlu günde, belediyenin bahçesine alınan yeni yerindeki Kadıköy Plak Festivali’nde Outro’nun standında gördüğüm gazeteyi, yüksek sermayeli markalardan birinin reklam amacıyla çıkardı broşür zannettim. Bu devirde başka ne olabilir ki! Yakınlaşınca neredeyse küçük dilimi yutuyordum; tepesinde kocaman Loft, yanında da “caz kültürü gazetesi” yazıyordu. Plakların bulunduğu tezgâhın arka tarafında dikilen
...
Türkiye’de Bağımsız Müzik
[email protected]
Tayfun Polat’ı Akmar Pasajı’nda çalıştığım günlerde tanımıştım. Zihni Müzik’e girip çıkan, tezgâhın önünde müzik muhabbeti koyan o kuşağın kalabalığı arasında özellikle amatör yerli topluluklara ve onların demo kayıtlarını duyduğu ilgiyle dikkatimi çekmişti. Sonradan çalışmakta olduğu Karga Bar’da dinlerken de sıradan herkesin bildiği popüler şeylerden ziyade keşifçi bir anlayışla DJ’lik yaptığına tanık olmuştum. Rast
...
Sokağın sesi deyip de geçme!
(
[email protected]
) Bana bir mektup (mail değil, mesaj değil) atmıştı, damgalı pullu, 2013 yılında. Cemalini görmeden, huyunu suyunu öğrenmeden satırlarından hissetmiştim; o eski insanlara has manevi değerlerde gizlenmiş bir cevhere sahip olduğunu. Mektubunun konusu “Belagat” adını verdiği ilk albümünü takdim etmekti, ancak içi malını öven cümlelerden değil, insana değer veren öbeklerden oluşmuştu. Şanlıurfa Halfeti doğumlu Sedat A
...
Daha adil bir dünya için Imagine
Yetmişli yıllara girdiğimizde The Beatles artık yoktu ama üyeleri şöhretin kestiği faturayla yaşamaya mecburdu. George Harrison kurtuluşu meditasyon ve uzak doğu inançlarında bulmuş, Ringo Star alkolik olmuş, evliliğini kaybetmişti. Uyuşturucu batağına saplanan Paul McCartney karısı Linda sayesinde hasarı en az zararla atlatmıştı. Ancak hiçbiri bu diyeti –tahayyül edilemeyecek kadar bir servet yapmasına rağmen- John Lennon kadar ağır ödememişti.
...
Nejat Toksoy kitabına giriş
Komşum gitarcı İzi Eli anlatmıştı, 1969 yılında izlemiş, annesi Korin Hanım 14 yaşındaki çocuğunun ısrarlarına dayanamayınca elinden tutup götürmüş. Şan Sineması’nda üç topluluk çıkıyormuş. Tüm koltuklar dolu; koridorlara oturanlarla içeride en az beş yüz kişi... İlk topluluk Bunalım çalarken tekrarlayan kirli soundlu ritimler ve canhıraş vokaller yüzünden millet kendini fuayeye atmış ama ikinci çıkan topluluk daha önceden hiç tanık olmadığı
...
Öteki Cazcı
15 yılı aşkın süredir tanırım. Mülayim ve durgun görüntüsünün altında yatan renkli ve coşkulu karakteriyle kendini ana akımın dışına savurmuş gönüllü bir mülteci bana göre; kalabalığın uzağında, azınlığın da kenarında. Muzip bir zekâya, hüzünlü bir şefkate, üretken bir çalışkanlığa sahip oluşu en büyük hazinesi. Cemaatin ritmine ayak uydurmamış, anafora kapılmamış; bir ağacın dibinde hercai bir türkü tutturmuş. İnce sazdı, kaba sazdı derken şimdi
...
İnsan ve Mösyö; Hasan Saltık
Kalan Müzik’in kurucusu Hasan Saltık 30 yıllık dostumdu. Yakın çevresi ona Mösyö diye hitap ederdi,1964 Tunceli doğumlu bir dedeydi. Genç yaşta vefat haberi geldiğinde evrenin aritmetiğinde bir hesap hatası oluştuğunu düşündük ya da tarihin çarklarından birinin kırıldığını. Gerçi sağlığını tehdit eden tehlikelerin Mösyö için işine verdiği ehemmiyetin ve gösterdiği hırsın bin ışık gerisinde kaldığını onu yakından tanıyanlar olarak çok iyi biliy
...
Ateş Suyu yeniden…
Whisky topluluğunun 1993 tarihinde çıkardığı “Ateş Suyu” adlı ikinci albümünün hazin bir hikayesi var, bir o kadar da önemli. Müsaade buyurursanız önce hazin tarafına kısaca değineyim, ardından önemli kısmına geçeyim. Whisky, Doruk Onatkut’un stüdyosunda bu albümün kayıtlarına girdikten hemen sonra, 17 Mayıs 1993 tarihinde kurucu üye gitarcı Kamil Özaydın henüz 36 yaşındayken vefat etmişti. Kamil sadece dört parçada yer alabilmiş, topluluğun i
...
İstanbul Piyano
Müzik sevdalısının başının üzerinden bir çatı daha uçtu; Kadıköy İş Merkezi’nin davetkar mağazası, roker camiasının kutsal mabetlerinden İstanbul Piyano, Nisan başında kepenk indirdi. Kapatma fikri iki yıl önce -salgından önce- oluşmuştu. Masraflar artmış, e-ticaret büyüdükçe fiziki satış bitme noktasına gelmişti. Ayrıca ithalatçıların kar marjlarını arttırmaları, yoldan geçen vatandaşa toptancıya verdiği fiyattan mal satmaya başlamaları denge
...
Sıyrılıp Gelen Plaklar; Grup Yorum
Daha önce onları hiç plaktan dinlememiştik; geçtiğimiz haftalarda Kalan Müzik iki Grup Yorum albümünü birden ilk kez plak olarak bastı. Biri topluluğun ilk albümü “Sıyrılıp Gelen”, diğer ise ikinci çalışma “Haziranda Ölmek Zor / Berivan”. İlk albüm 1987 yılında Taç Plak, ikincisi ise 1988 yılında Barış Plak etiketiyle yayınlanmıştı. Aslında bu iki albüm yapıldığında Kalan Müzik henüz kurulmamış, Grup Yorum ile Kalan Müzik’in sahibi Hasan Saltı
...
Yarım asırlık başyapıt: “Aqualung”
Tamı tamına yarım asır evvel, 1971 yılının Mart ayında dünya gençliğinin kulaklarında düğünler yapılırken, memleketimizdeki insanların yüreklerinde cenazeler kalkıyordu. TİP ile, DİSK ile, Dev-Genç ile, 15-16 Haziran’lar ile yükselen sınıf mücadelesinin, hak ve özgürlük arayışındaki emekçinin önü Genelkurmay başkanı Memduh Tağmaç’ın liderlik ettiği bir darbeyle kesilmiş; müteakip günlerde cemseler, subay postalları, jandarma dipçikleri sokağa
...
Blues’un modern Zeyna’sı
Bir plak uğruna Beyazıt Meydanı’nda, Narmanlı Han’da, Akmar Pasajı’nda toplandığımız günlerde, büyüklerimiz caz, progresif rock ve blues; yeni yetmelerimiz ise punk, metal, new-wave ve rap dinlerdi, genelde. Güncel müziklere eğilen abiler ise nadirdi; parmakla gösterilirler ve hep hararetli tartışmaların ortasında kalırlardı. Bir diğer genel istatistik de bu kalabalığın içinde yok denecek kadar az kadının varlığıydı. Hele hele blues müziğiyle bir
...
Çatı İsmail
Kadıköy’ün roker kültürünü son damlasına kadar içmiş güzel insanlarındandı Çatı İsmail (Taşbiçen). Yaşamı boyunca müzik uğruna türlü çileyi çekmiş karıncaezmez kişilikti. Gemlikli yedisi erkek sekiz çocuklu bir ailenin 1961 İstanbul doğumlu çocuğu; baba demirci ustası, anne ev kadını. Müzisyenliği de vardı, ilkokulunun bando takımından. Bir dönem Nükhet Duru, Çelik, Düş Sokağı Sakinleri’ne perküsyon çalmıştı. Eski tüfek sağlam rokerdi; upuz
...
Metalium’un ikinci baharı
Babajim’in (*) zilini çaldıklarında açıkçası tedirginlerdi. Gençliklerinin baharında ayrı düştükleri müzik aleminin şimdi ne durumda olduğuna dair fikirleri sınırlıydı. Zaten o zalim şartlar değil miydi, onları canları gibi sevdikleri müzikten yıllarca uzak tutan. 25 yılın ardından çıkaracakları üçüncü albümün planını yaparlarken, akıllarına eski dostlarının çalıştırdıkları stüdyo gelmişti. En azından kendi imkanları ile yapamayacakları vokalleri
...
Albümler ve kişisel hikayeler
Yıl 1995... Henüz “Bismillah” diyemeden 11 Ocak tarihinde (günler evvel Taksim’de bir otelin pastanesine konulan bombanın patlamasıyla yaralanan) Onat Kutlar katledilmiş, komşu masasında oturan Cüneyt Cebenoyan dostumuzun ablası Yasemin de aynı saldırıda hayatını kaybetmiş; yeni yıl geleceği belirleyecek olaylar zincirinin ilk halkasıyla açılmıştı. Unkapanı’nda son günlerimdi. Raksotek’in çarşıdaki merkezinde mutsuz bir biçimde çalışıyorken
...
Türkçe Rap: Nereden nereye!!! (2)
İnkâra hacet yok; içi boşaltılmış rap müziği her ne kadar isyankâr görünse de, şimdi sistemin ve müzik endüstrisinin en önemli parçası. Çünkü müzik piyasasını önemli oranda domine ediyor. Ancak bu tablodan rap müziğinin pıtrak gibi belirdiği, birdenbire yükseldiği; nihayetinde herkesin birdenbire rap dinlemeye başladığı sonucu çıkarılmasın. Rap müziğinin endüstriyi domine edişinde, bir zamanlar reşit olmayan dinleyicilerinin artık hayata atılm
...
Türkçe Rap: Nereden nereye!!!
Nereden nereye! Gün gelecek pop müziğin zirvesinde gezinen isimlerin sahne aldığı Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda rap konseri olacak deseniz, kim inanırdı? İnanmayanların inadını 2 Eylül 2020 tarihinde, bir çarşamba akşamı Gazapizm kırdı. Burada daha önce birkaç rapçi bazı konserlere konuk olmuştu ama bu seferki başlı başına bir konserdi ve hem de öyle sıradan bir prodüksiyon değildi. Birer koltuğun boş bırakıldığı oturma düzen
...
Metal ruhuna giriş: “Back in Black”
[email protected]
Covid-19 virüsü taşıyan birine karşı sosyal mesafenizi korumanız, inanın bu albümü almış ya da dinlemiş birilerinden uzak durmanızdan çok daha kolaydır. Maskeniz virüsten koruyabilir, ama bir yerde bu albüm çalıyorsa, kullanacağınız hiçbir kulak tıkacının size faydası olmayacaktır. En çok satan albümleri oluşunu bir yana bırakın; AC/DC’nin bundan 40 yıl önce (25 Temmuz 1980 tarihinde) çıkan sekizinci albümü “Back i
...
Gramofon Baba
Kapalıçarşı’ya Fesçiler kapısından girdiğinizde sizi karşılayan daracık Lütfullah Sokak’ın kakafonisi içinde, kulak kesilirseniz derinden kırık dökük ve cızırtılı melodiler duyarsınız. Takip etmeniz halinde bu eski zaman sesleri sizi geçmişse davet eder. Giderek artan seslerin ucunda, küçücük bir kapı açılır ve neredeyse üç dört metrekare tarih kokan bir dükkân alıverir sizi içine. Metrekaresi küçük, ama dünyası büyük bir dükkân. Girince sağda
...
Bedava Müzik
MSG’den (Musiki Eserleri Sahipleri Grubu Meslek Birliği) gelen bir elektronik posta çıkardıkları bir kitabın basın tanıtımı için 19 Şubat akşamı biz “değerli basın mensupları”nın müzikle ilgili olanlarını Cezayir Apartmanı’na davet ediyordu. Kasvetli ve yağmurlu bir günün kuyruğunda, tarihi apartmanın arka bahçeye açılan alt katında bir düzine insandan fazla olmamamıza karşın, karşılayanlar arasında MSG yönetim kurulu başkanı Candan Erçetin ve ya
...
Çağlan’cı Metal
[email protected]
Hendeseden anlamam ama hayırlı insanı gözünden tanırım. Peşrev Çağlan Tekil ile başlamamış olabilir, ama taksime onunla geçilmiş, memleketin metal müziği adeta assolist mertebesine yükselmişti. Müsaadenizle tersten telaffuz edeceğim; konunun açıklığa kavuşması açısından daha aydınlatıcı olacak: Çağlan metalci değildi, metal müziği Çağlan’cıydı. Çağlan “metalci” kafa kağıdıyla o kadar özdeşleşmişti ki; bu özdeşlik
...
Derviş Taci
Yağsız menteşeleri gıcırdayan kapı aralandı, içeri sarkık bıyıklı, kabanlı iki iri kıyım adam süzüldü. Piyanonun başına henüz oturmuş uzun ince çocuğu kantinden beri izlemiş, koridor boyunca uzanan dersliklerden birine girdiğini görünce, sağı solu keserek arkasından damlamışlardı. Beethoven’ın yedinci senfonisinin ikinci bölümünü etüt eden genç kafasını kaldırdığında, adamlar elleriyle bellerini sıvazlayarak dolu olduklarını hissettirdiler: -
...
Sanat müziğimizde ilk gitarcı: Yücel Deran
Ahizenin ucundaki yabancı Yücel Deran’ı istiyordu. Evde olmadığını söyleyen annesine şu notu bırakmıştı: - “Luna Park’tan arıyorum. Bir geliversin buraya, Osman Kavran Bey görmek istiyor.” Notu aldığında kendisine iş vereceklerini kestirmişti, ama sonradan olacaklar tahminlerinin ötesindeydi. Karlı bir kış günüydü, apar topar gitti, patronun yazıhanesine çıktı. Katıksız Laz şivesiyle konuşan Osman Bey: - “Bizim daimî sazımız ol, yakında
...
Akmar Pasajı (3)
(
[email protected]
) Akmar Pasajı’nda kıştan sonra bahar havası esiyor, karanlık koridorda birbirlerine yaslanarak duran selamsız dükkânların yüzünde pastel rengi çiçekler açıyordu. Kısa bir süre evvel yarısı boş, diğer yarısı da örümcek ağlarına bedelsiz kiralanmış dükkânlardan oluşan pasajda, hiç boş dükkân kalmamıştı; bir zamanlar her biri çerez fiyatına kiraya verilirlerken, artık yüksek hava paralarına gidiyorlardı. Birkaç kuşa
...
Akmar Pasajı (2)
Akmar Pasajı tarihinde kritik virajlar, toplumsal gelişmelerin kırılma noktalarının seyrine paralel dönülmüştü. Bunlardan ilki, doksanlı yılların ilk dilimine denk gelmişti. Pasajın ilk 10 yılı, gelecekteki şaşaalı ve çalkantılı günlerine göre hayli olağan ve sıradandı. Sürprizsiz bir esnaf resmigeçidine ev sahipliği yapan pasaja, bu zaman zarfının son devresinde 13 numaraya Laterna adında bir plakçı dükkânı açılmış; pasaja ayak basanların ail
...
Akmar Pasajı (1)
İki kısa merdivenle iki sokağı birbirine bağlayan, yolu kısa ama hikâyesi kocaman bir dünya… Bazen bir arı kovanı kadar işlek ve yaşam dolu, bazen de insan ruhu kadar yalnız ve karanlık. Kesin olan şu ki, muhitin, kentin, belki de memleketin en benzersiz koridoru… Bugün Akmar Pasajı olarak bildiğimiz yerin evveliyatı, köklü bir aile tarafından temelleri atılmış bir okul. Akdik ailesinin kökü Gümüşhane’ye kadar uzanıyor. Söz konusu ilk adımın s
...
Plakçı Zülfü
Kadıköy’ün plakçı kalabalığında diğerlerine pek benzemeyen bir sima var. Fotoğrafa zaten ucundan ilişmiş; arkada, kenarda eğreti duruyor, her an kaçacakmış gibi… Ak düşmüş sakalı, sigaradan sararmış bıyıkları, üstleri açılmış saçları ve derin bakışlarıyla esnaftan ziyade modern zamanların dervişlerine benziyor. Bu nevi şahsına münhasır karakter, Caferağa Mescidi Sokak’ta bulunan 70’ler 80’ler Plak Cafe’nin sahibi Plakçı Zülfü’den başkası d
...
Ritmo Ersin
[email protected]
Akmar Pasajı’na ayak bastığımda, o çalkantılı zaman dilimine tanıklık edecek tüm şahıslar yerini almıştı. Villa Kafe siyah tişörtlü ergen metalcilerle dolup taşıyor, benim de çalıştığım Zihni Müzik, Apaçi Ayhan’lı Atlantis, metal mabetleri Hammer Müzik ve Saadeth, tişörtçü Pirene yeni atıldıkları ticaret hayatına ayak uydurmaya çalışıyor, Tualsan ise resim dünyasını pasaja çekiyordu. Çaycı Ali Bey, tuvaletçi Ali Abi,
...
Hepimize kapak olsun…
Ağzını mağara gibi açmış, pörtlemiş gözlerle resmin dışına doğru korkuyla bakan suratın, kısa bir süre sonra duvarlarımıza poster, ilerleyen hayatımıza da kapak olacağını henüz kestirememiştim; onu ev eşyalarıyla dolu berbat bir dükkânda ilk kez gördüğümde. Üzerinde herhangi bir yazının olmadığı kapak açıldığında, adamın kulağı dalga dalga yayılıyor, insanın başını döndüren bir girdap oluşturuyordu. Otuz bire altmış iki ölçülerindeki bu kırmızı v
...
Caz plaklarının kuyruklu yıldızı: Kind Of Blue
(
[email protected]
) Müzik albümleri hakkında abartılı övgülere çokça rastlamışsınızdır. Bazen eser sahibini bile rahatsız edecek derecede ifrata kaçar, eserin asıl anlaşılması gereken tarafının arka plana düşmesine neden olur. Hakkında yapılan övgülerin hiçbirinin yersiz olmadığı çok az sayıda eser varsa, bunlardan biri de kesinlikle “Kind Of Blue”. Ancak değerlendirmeler karşısında “eleştirmenler hakkımda ister iyi desinler, ister
...
Bizim Cazcı Kardeşler
Antay Kardeşler’i yıllardır caz konserlerinde görürdüm, ellerinde fotoğraf makineleri, kelebek gibi uçar, arı gibi çekerlerdi. Dikkatimi çeken özellikleri işlerini mümkün olduğu kadar sanatçıyı ve izleyiciyi rahatsız etmeden yapmaya çalışmalarıydı. O yüzden de konserden önce nerede olacaklarını titizlikle saptıyorlar, çalgıların yerine göre pozisyon alıyorlardı. Onlara uzaktan beslediğim sempati, Enka’da izlediğimiz The Bad Plus Joshua Redman
...
Bir Minimo vardı…
Bir Minimo vardı, Kadıköy’de, Serasker Caddesi, numara 69… Avuç içi kadar bir dükkân, üç kişi ayakta zor sığar, ama içine dünyanın müziği doldurulmuş. Daracık tezgâhın arkasında dükkân kadar ufak, boncuk bakışlı, güler yüzlü, konuşkan bir adam. Adı Manuk Ohanoğlu. Dükkânın tam adının Minimo Nostalji Müzik, sahibinin de Manuk olmasına karşın her ikisi de tanıyanları tarafından tek bir isimle anılmış: Minimo… Minimo adının müsebbibi Sad
...
Bir Kurt Cobain tişörtü
(
[email protected]
) Geçen hafta büyülendim! Dünyanın en ünlü markalarının birinin Beyoğlu’ndaki iki katlı kocaman mağazasında. Giriş katı kadın, yürüyen merdivenle inilen alt kat erkek. Her iki katta da ikişer kasa, önlerinde kuyruk. Sekiz on parçadan aşağı alan yok, tamamı Arap turist. Bu kuyrukta yaklaşık 20 dakika sıra beklememin nedeni bir Kurt Cobain tişörtü. Üstelik Terkos Pasajı’ndan aldıklarımdan yaklaşık beş kat pahalı.
...
Plakçı Hamit
[email protected]
Filmin sinema sanatı açısından değeri bir yana, doğurduğu sonuçlar itibarıyla, Issız Adam ile ilgili düşünceler genelde olumlu değildi, müzik camiasının plak toplayıcıları arasında. Başta gelen nedenlerden biri, günübirlik hevesle kendini modaya kaptırarak plak alan bir kuşağın türemiş olması, beraberinde de bilhassa yerli plaklar hakkında cehaletin ve fiyatların tavan yapmasıydı. Kısa zaman içinde plak müşteriler
...
Gülhane sapığının ölümü
(
[email protected]
) Doksanlı yıllarda Kadıköy Akmar Pasajı’ndaki Zihni Müzik’te çalışırken, en çok sattığımız CD’lerden biri The Prodigy topluluğunun “Music for the Jilted Generation” albümüydü. Hangi tür dinliyor olursa olsun, ister metalcisi ister hip-hop’çısı, ister elektronikçisi; herkes için topluluğun solisti ve dansçısı olan Keith Flint, doksanlı yıllarımızla özdeşleşmiş, döneme damgasını vurmuş birkaç müzikal figürden biriydi.
...
Soyadın Kaynatan olsun
(
[email protected]
) Atatürk’ün vefatına kadar en sık ayak bastığı yerlerden biri Yalova’nın Termal ilçesi. İlk kez 1927 yılında buraya geldiğinde “burası geleceğin su şehri olacak” demiş, 1929 yılında verdiği bir talimatla da Termal Atatürk Köşkü’nün yapımına başlanmıştı. İki katlı ahşap köşk Hakkı Eldem tarafından 38 günde tamamlanmıştı. 1930 Haziran’ında bulunduğu bir ziyarette köşkte çalışanlar, yandaki çınar ağacının dalının köş
...
Çeyrek asır sonra…
(
[email protected]
) Ankaralı rock metal topluluğu Dr. Skull’ın doksanlı yılların ilk yarısında kaset olarak çıkarmış olduğu üç albümün, (CD ve plak formatı da dâhil edilerek) yeniden basılma işi tam bir yılan hikâyesine dönmek üzereydi ki, devreye metal müzik hacısı Çağlan Tekil girdi. Bu plakların basılması için 2017 başlarında bir girişimde bulunulmuş, yazar çizer camiasından tanıdığımız, sevdiğimiz bir dostumuz düğmeye basmış, p
...
Kadıköy Plakçıları
(
[email protected]
) Plaklar evlerden kovulalı birkaç yıl olmuştu. Kaset halen nefes alsa da, modaya ayak uyduran zamane gençliği müzik arşivini tercihen CD formatında genişletiyordu. Doksanlı yılların ikinci yarısında Akmar Pasajında Zihni Müzik’te çalışıyordum. Saatler sekize yaklaşırken, biranın son fırtını çektiğimiz gibi dükkânı kitler ve vapur iskelesinin yolunu tutardım. Herkesin evine çekildiği ya da çoktan Beyoğlu’nun yolunu
...
ARŞİV
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
Ocak
Şubat
Mart
Nisan
Mayıs
Haziran
Temmuz
Ağustos
Eylül
Ekim
Kasım
Aralık
2022
2021
2020
2019
2018
2017
2016
2015
2014
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006
Ara