21 Kasım 2024 - 13:09
Gündem
Yaşam
Yaşam
Gönüllülerden
Kültür Sanat
Kültür Sanat
Edebiyat hayatından hatırlamalar
Çevre
Sağlık
Spor
Eğitim
Yazarlar
Zeynep DİREK
Zeynep DİREK
Veda yazısı
Sevgili okurlarım, her ay bu köşede buluştuğum sizlere veda etmek bugün bana zor geliyor. Gazete Kadıköy’e, üç senedir bu yazıları yazarak daha geniş bir okur kitlesiyle ilişki kurma olanağı sağladığı için çok teşekkür ediyorum. Her akademisyene nasip olmaz bana verdikleri bu fırsat. Ancak artık başkalarına yer açmak istiyorum. Editörüm Semra Çelebi’ye bu üç yıl için ne kadar teşekkür etsem az; sayfanın teslim edilmesine saatler kalana kadar beni
...
Otomatik Portakal ve Belirlenimcilik
Film yönetmeni Handan Öztürk ile ayda bir yaptığımız Film ve Felsefe Instagram yayınımızın üçüncüsünde Stanley Kubrick’in 1971 yapımı Otomatik Portakal’ını konuştuk (Programları Youtube kanalımda bulabilirsiniz). Film Anthony Burgess’in romanından uyarlanmış. Handan’ın programın başında belirttiğine göre, yazarın romanı yazma amacı özgür iradeyi savunmak ve insanlara makine gibi muamele edilmesine itiraz etmekmiş. Ben de filmi felsefi bir bakışla
...
Duygular ve sözler
Hep beraber yaşadığımız, toplumsal bir anlamı olan olaylar hakkında konuşmak bazen kişisel şeyler hakkında konuşmaktan daha zor. Bir kişinin başına gelen bir olay hepimizi etkiliyorsa, hepimizin hayatına dair bir şey söylüyorsa, sadece basit bir tanık değilsinizdir. Her hangi bir olay, yaşadığınız yeri yaşanmaya değer veya değmez bir mekan olarak yeniden tanımlıyorsa, o olaya sadece bir başkasıyla ilgiliymiş gibi uzaktan bakamazsınız. Aynı ülkede
...
Toplumsal adalet sorunsalı
Sosyal medyada adalet arayışı üzerine daha çok düşünüyoruz bu günlerde. Adalet sisteminin yeterince iyi ve tarafsız işlemediğini düşünen mağdurlar; son çareyi, seslerini sosyal medyada duyurup, toplumsal destek aramakta buluyorlar. Adaletin sağlanması için yasaların adil olması, herkesin yasa karşısında eşit olması gerekiyor. Ancak yasa karşısında eşitlik sözde kalabiliyor. Bunun sebebi, hukukun önceliğinin ortadan kalkması ve yasanın siyasi ve e
...
Geçmişten bugüne
Bugünlerde çocukluğumun geçtiği yetmişli yılların başı sık sık aklıma geliyor. Bir çocuk algısıyla yaşadığım, öylece de anımsadığım, küçük bir Akdeniz kentinde, Antalya’da oturduğumuz yıllar. Tamam; ben risk algısı düşük, gözü kara bir çocuktum ama kenti tek başıma dolaşmaya çıktığımda veya her gün girişi bedava olan Antalya Arkeoloji Müzesi’ni tavaf etmeye gittiğimdebeni kimsecikler rahatsız etmezdi. Belki de şanslıydım sadece. Çocuk algım insan
...
Aşk bombalaması şiddeti
İngilizceden dilimize yeni giren bir kavram var ‘love-bombing’ yani ‘aşk bombalaması.’ Ben de bunu yeni duydum. Üzerine de akademik bir metin henüz okumadım. Aşk bombalaması yapmak psikolojik şiddete girer mi girmez mi diye bir tartışma var, içinde bulunduğumuz günlerde sosyal medyada. Ben önce ‘aşk bombalaması’ kavramından şunu anladım: Birisine ilk görüşte âşık olup o aşkı kişinin üstüne alelacele boca etmek ve onu sevgi sözcüklerine boğduktan
...
Maya Angelou’yu yeniden okurken
2014 yılında kaybettiğimiz yazar Maya Angelou’nun eserlerini bu günlerde yeniden okumak istedim.Kafesteki Kuş Neden Şakır Bilirim(Everest Yayınları) tavsiye edeceğim güzel bir çeviri. Hem kadın hem de siyah olarak ezilme deneyiminden gelen bir edebiyatçının ( yazar, şair, müzisyen, aktivist) eleştirel ve yaratıcı bakış açısının nasıl bir özgeçmişten doğduğunu görebiliyoruz bu kitapta. Bu bakış açısı tekil bir hayata olduğu kadar, tarihsel ve topl
...
Kötülük
Zor bir haftaydı. Kötülük sorununa varoluşçu bir giriş yapmak istedim. Dostoyevski Karamazov Kardeşler’den bir parça okuduk. Bu arada çeşitli kötülüklerle karşılaşmaya devam ettik gerçek hayatta, sosyal medyada bol miktarda insanı üzen ve dehşet duygusuna kaptıran kötülük vardı. Yeni doğum yapmış bir eşeğin yavrusunu dövüştürdüğü köpeklere parçalatıp sosyal medyada paylaşan bir sadist, sevemediği için çocuğunu öldüren bir baba, erkek şiddetinin h
...
Salgın
Salgını, başka endişelerin yanı sıra, virüsün bize bulaşması ve virüsü başkalarına bulaştırma endişesiyle yaşıyoruz. Paradoksal bir biçimde, birini hem kendimize tehdit olarak görmemiz, hem de onu kendimizden korumamız gerekiyor. Herkese test yapılamadığı, yapılsa bile o test sonucu geleceği güvence altına almadığı için, test yapıldıktan sonra geçen zamanda virüs toplumu tehdit etmeye devam ettiği için, yine de taşıyıcı olduğumuzu farz ederek yaş
...
Koronalı hayatımız
Büyük bir kampüste yaşıyorum sayılır, her gün bir sürü kapıyı itip açıyorum, asansör düğmelerini elliyorum, binlerce insanın yanından geçiyorum, kalabalık bir sınıfta derse giriyorum. Dahası hafta sonu vize var, tüm öğrencilerim stres içerisinde, sınava yönelik hazırlık yapmaya çalışıyoruz. Bu sırada tüm akademik etkinlikler Covid-19 virüsü yayılması endişesiyle birden iptal oluverdi. Başka bir dünyada yaşamaya başladık. Yurtdışına çıkan öğrenci
...
Aşk
Aşk öncelikle bir duygu veya heyecan; tıpkı korku, kıskançlık, nefret, öfke gibi. Duyguları biz karar vererek, isteyerek, seçerek yaratmıyoruz. Duygular bizde aniden ortaya çıkıp, bizi sarmalarlar; kendimizi onların içinde buluveririz. Bizi ele geçirir geçirmez de tüm dünya deneyimimize kendi renklerini verirler. Örneğin, âşık olan birisine dünya diri, canlı, cıvıl cıvıl görünür. Sanki her köşeden, her kapının arkasından bir sürpriz çıkacakmış gi
...
Şans
‘Şans’ sözcüğünü iki biçimde kullanıyoruz: Hem kişinin şanslı olması anlamında hem de kişiden bağımsız olarak dünyada beklenmeyen ve öngörülemeyen bir olayın başa gelmesi anlamında. Türkçe’de bu ayrımı yapmak kolay değil ama, örneğin İngilizce’de ‘luck’ ve ‘chance’ farklı tanımlanabilir. Şans neden sonuç ilişkisi içerisinde düşündüğümüz veya düzenli olarak birbirini takip eden olaylar içerisinde meydana gelmesi pek az olası bir olayı tarif eder.
...
Çarpık bakış
Bu sabah erkenden uyanıp Sâdi’nin Adam Yayınları Şiir Klasikleri dizisi kitaplarından, 2003 yılında yayımlanan, Kenan Sarıalioğlu’nun derlediği Uykusuz Aştık Geceyi’deki şiirleri okudum. İran edebiyatının en büyük şairlerinden sayılan Sâdi, 1213’te Şiraz’da doğmuş ve Anadolu, Suriye, Mısır ve Irak’ı gezdikten sonra doğduğu kente dönerek 1292’de ölene dek içine kapalı, kendi halinde bir hayat sürmüş. Uykusuz Aştık Geceyi’de “Çarpık Bakış” adını
...
Simone de Beauvoir’ın İkinci Cinsiyet’inin Güncelliği
Koç Üniversitesi Yayınları Simone de Beauvoir’ın Le Deuxième Sexe’ini yeniden Türkçe’ye çevirtti. Payel Yayınları’ndan çıkan 3 cilde bölünmüş eski çeviri ne feminizm ne de felsefe bilgisiyle yapılmıştı ve hiç okunaklı değildi. Çevirmen olarak Gülnur Acar Savran hem feminist düşüncenin tarihini hem de varoluşçuluğun dilini çok iyi bilen bir entelektüel olduğu için gerçekten mükemmel bir seçim. Ben de Koç Kam’ın ve Koç Üniversitesi Yayınları’nın da
...
Utanmazlık
Benim çocukluğumun geçtiği yetmişli yılların başında çıkmaya başlayan Gırgır Dergisi’nde Oğuz Aral ‘Utanmaz Adam’ diye bir karakter çizerdi. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın 1934 tarihli romanı Utanmaz Adam’ın verdiği bir ilhamla yaratılmış bir tiplemeydi bu. Romanın konusu çocukluğunda pek de iyi bir ahlaki eğitim alamamış bir gencin yoksulluktan bezip dolandırıcı olması, şantaj, sahtecilik gibi çeşitli ahlaksızlıklar yaparak sonunda mal mülk sahibi ol
...
Hayvan haklarının temeli
4 Ekim Hayvanları Koruma Günü dolayısıyla bu yazıda bu konudan bahsetmek istiyorum. Hayvanların hak öznesi olup olmadığını tartışmaya geçmeden önce hayvanlarla ilişkimizi düşünmeye ihtiyacımız var. Öyle ya onlara haklar atfetmemiz de onların varlığını nasıl algıladığımızla çok ilişkili. Hayvanlarla nasıl ilişki kuruyoruz? Tarihsel veya sosyolojik bir soru olabilir bu. Hayvanlarla ilişkimiz tarihsel bir ilişki ve zamana ve mekana göre değişebiliyo
...
Sessiz Kadınlar
Sessiz kadınlar vardır. Sessizlik de bir kadının hayatında maruz kaldığı şiddetin bir sonucu olabilir. Kız çocukları başka kadınların ataerkil düzen tarafından nasıl baskı altına alındığını gördükçe kendilerini ifade etmekten çekinirler. Utanmak gelenekçi toplumda kadının bir erdemiymiş gibi sunulur; oysa onun kendi benliğini başkalarının bakışı altında deneyimleyerek kendi içinde parçalanmasına, geri çekilmesine, kendi deneyimini anlatamamasına
...
Misafirlik
Suriyeli göçmenler konusu açılır açılmaz, hükümetimizin Suriye’de oynadığı rol, yaptığı yanlışlarla ilgili bir tartışma başlıyor. Söylenmek istenen şey, bir fail olarak Türkiye’nin, bu insani krizden sorumlu olduğu ve doğrudan sebep olduğu insani zararı tazmin etmekle yükümlü olduğu mu? Pratikte böyle işlemese de, etik açıdan, her doğrudan müsebbip meydana getirdiği insani felaketten sorumlu tutulabilir. Fakat sorumluluk bundan ibaret değil, dola
...
Çift olmak
Güncel siyasetin dışında, fakat hayatın içinde bir konu üstüne yazmak istedim bu sefer. Bildiğiniz gibi güncelde çok şey olup bitiyor, hayat çok hızlı akıyor, hepimiz bir değişim beklentisi içerisindeyiz.Umarım akıl ve vicdan akışa yeni bir yön verebilir. Toplumda her daim bir değerler mücadelesi vardır; kurumların yaşananlara verdiği tepki, şimdi hakikati, vicdanları yaralayacak kadar yok etmeye çabalasa da, doğruyu söyleyen sesler kalacak tarih
...
Özgürlüğü savunmak
Özgürlüğün sınırlarını nasıl çizeceğimiz sorusuyla karşılaştığımızda çoğumuzun aklına şu ezber edilmiş cümlegelir: Benim özgürlüğümün sınırları başkasının özgürlüğüdür. Benim özgürlüğüm başkasının özgürlüğüne zarar vermeye başladığı yerde biter. Özgürlüğüm başkasının özgürlüğünü yok eden bir özgürlük olmamalı. Yine de anlaması kolay değil. Başkasının ne yapma ne yapmama özgürlüğü ihlal edilmemeli örneğin? İşkence yapmaktan zevk alan bir sadist, k
...
Deleuze, Kapitalizm ve Arzu
Deleuze ve Guattari Kapitalizm ve Şizofreni’nin ilk cildi Anti-Oedipus’ta arzunun toplumsal olduğunu ileri sürerler. Arzuyu Freud’un yaptığı gibi nevrozlu ego’dan yola çıkarak anlamak yerine şizofrenik id’den yola çıkarak yorumlarlar. Freud, arzunun oluşumunu, bir şekil kazanışını Oedipus ve hadım edilme kompleksleriyle ilişkilendirmişti. Erkek çocukta Oedipus anneye duyulan aşk ve rakip olarak görülen babadan nefret etme ve onu öldürme isteğiyle
...
Makbul vatandaşlık ve cesaret erdemi
Prof. Dr. Füsun Üstel, Galatasaray Üniversitesi’nin çok değerli hocalarından biriydi. Tarihi binamız yandığında Uluslararası İlişkiler Bölümü bizim binaya taşınmıştı. Hoca’yla birkaç yıl yan yana odalarda oturduk. Hava almaya çıktığımız çatıda bir sigara molası boyunca sohbet ederdik. Çok çalışkandı, odasında sürekli bir şeyler okur veya yazarken görürdük onu. Kadın olmaktan ödün vermeyen tarzıyla, kıpkızıl uzun saçları, her zaman bakımlı görünüm
...
Toplumsal Cinsiyet Adaleti mi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği mi?
Eski Yunan’da eşitlik sadece hanenin reisi ve yurttaş olan erkekler arasındaki bir ilişkiydi. Bütün insanlar arasında eşitlik yoktu: köleler, çocuklar, kadınlar bu erkeklerin sahip olduğu toplumsal ve hukuki statüye sahip değillerdi. Kadınlar hane reisine eş olduklarında statüleri kölelerinkinden farklılaşıyor, ‘saygın’ oluyorlardı, ama hala erkeğin ihtiyaçlarına ve mutluluğuna odaklanmaları bekleniyordu. Erkeğin bir hizmetkarı olarak konumlandır
...
Şüphecilik ve nihilizm
Ahlaki belirsizlik, ahlaki kesinliğe ulaşma güçlüğü yaşamamızla ilgilidir. İlkin bu, ahlaki olguların nasıl oldukları hakkında doğrudan, deneyime dayalı bilgiye sahip olamamaktan kaynaklanabilir. Olay bize anlatılmaktadır ve müdahil olan kişiler olayın nasıl olduğu hakkında farklı açıklamalar yapıyor olabilirler. Konu örneğin taciz ise tacize uğrayanın beyanı, duygusal ifadeleri uzmanlar tarafından değerlendirilir. Uzmanların deneyimlerine bağlı
...
Köpekler
Kayseri’de köpeklerin on dört yaşındaki bir lise öğrencisini parçaladıklarını okuduk. Çocuğu köpeklerin öldürdüğü otopsi raporuyla kesinleşmiş. Bu haberin doğruluğuna inanmayanlar, köpeklerden kurtulmak için yalan söylendiğini düşünenler de hala var elbette. Genel geçer bilgilere sığınalım: Köpeklerin bazen saldırganlaşabileceğini hepimiz biliriz. Hayvanların insanları öldürmesine izin verilmeyen bir dünyada yaşadığımız da çok açık. Mehmet’i ö
...
Gergedanlar
Birilerinin en büyük arzusunun diğerleri için büyük bir derde dönüştüğü bir ülkede yaşamak ciddi bir entelektüel çaba gerektiriyor. Sonuçta nasıl yaşayacağımız felsefi bir sorun. Çocukların, kendilerine güvenini yok etmemek, onları kendi kararlarını özgürce alabilen ve seçimlerinin sorumluluğunu taşıyan özerk bireyler olarak yetiştirmek benim amacım. Bu ideale ulaşmak için düşünmeye ve öğrenmeye devam ediyorum. Fakat sistem ne yazık ki bu idealde
...
Müslüm: Çocukluk Travması Üstüne
Müslüm’ü pek fazla bir şey beklemeyerek izlemeye gittiğimi itiraf edeyim. Filmin sanatsal değeri—özellikle oyunculuk, kurgu, ses, müzik çok çok iyiydi. Şaşırtıcı derecede iyi olan başka bir şey de filmin malzemesine yaklaşım tarzı, yani senaryosu. Öyle ya, bir hayat hikayesi çeşitli biçimlerde, çeşitli açılardan anlatılabilir. Müslüm Gürses çok ilginç bir kişilik, özgün, biricik bir tarzı olan bir insan, çok sevilen bir sanatçı. Buna karşın, Müsl
...
Cezalandırmak
“Cezalandırma itkisiyle hareket edenlere güvenmeyin” demiş Nietzsche. Yasaya uygun olan davranışlardan gayrı, dünyamızda bir adalet arasaydık eğer, insan ilişkilerinin karşılıklılığına bakabilirdik. Kişilerarası ilişkide olduğumuz insanlar bize karşı yanlış davrandıklarında bu karşılıklılık ilkesi bozulmuş olur. Karşılıklılığın yeniden tesis edilebilmesi için onların bu hatalarının bedelini ödemelerini isteyebiliriz. Bedel ödemeseler bile en azın
...
Ölümü inşa etmek
‟Yaşamımızın sürekli işi ölümü inşa etmektir diye yazar Montaigne, ölümü inşa etmek.” Simone de Beauvoir 1948 yılında kaleme aldığı Muğlaklık Etiği’nin birinci bölümüne bu cümleyle başlıyor. Bölümün adı Muğlaklık ve Özgürlük. Yaşamı inşa etmek lafına çoktan alışmış kulaklarımız, hele varoluşçuluk okumuşsak azıcık. Bu düşünce akımında insan hem kendini hem de dünyayı inşa eden bir varlık olarak anlaşılır. Elbette insan yaşarken yapıyor bunu. Kendi
...
Krizden ne çıkarabiliriz?
Saint Exupery Küçük Prens’te der ki: ‟En zoru budur: Kendini yargılamak, başkalarını yargılamaktan çok daha zordur. Kendini gerektiği gibi yargılayabilirsen, gerçek bir bilgesin demektir.” Bilgelik bir aleme yapayalnız inmekle, orada başkalarının da kendisi gibi olduğunu görmekle başlar. Dillerin pekala doğruyu söylemek için dönebileceği bu yerde bilge kişi kendini yalanların içinde buluvermiştir. Bu ıssızlık ve yalnızlık hissine felsefe tanık
...
Çöken toplumların yağmalanan çocukları
Neredeyse her gün, toplumumuzdaki erkek şiddetinin çocuklara yansımasıyla ilgili yeni haberlere rastlıyoruz. Hastanelerin kabul ettiği fakat Sağlık Bakanlığı’na bildirilmeyen hamile çocukların sayısı çok yüksek. Yılda yüz yirmi bin çocuğun doğum yaptığı söyleniyor. Bu bilgilere ulaşmak kolay değil, çünkü veriler hakim siyasete ters düşen bir biçimde ifşa olabilir diye açıklanmıyor. Sorun gerçeklerin mahiyeti değil sanki, bilinebilir hale gelmesi.
...
Gelecek
Gelecek henüz yok. Geçmiş de artık yok. Şimdiki zaman iki yokluğun arasına gerilmiş bir salıncak gibi. Varlığın bilinci yoklukların yatağından akıyor gibi. Şimdi dediğim şey de var mı yok mu belli değil, çünkü sürekli bir biçimde elden kaçıp gidiyor. Onu bir türlü yakalayamıyoruz. Şimdiki zamanı tutamayız, dönme dolaba binmiş gibiyizdir sanki, yaşam gitgide hızlanır, bir türlü durduramayız. Hayatımız ne kadar basit, ne kadar küçücük olursa olsun,
...
Demokrasi Kültürü
Bakmayın yazılanlara, konuşulanlara: Demokrasi, seçimlerde oy kullanarak bizi kimin yöneteceğine karar vermekten ibaret değil. Değil, çünkü demokrasi çoğunluk hakimiyeti değil, çoğunlukla hemfikir olmayanların haklarının korunmasını içeriyor. Ülkede siyasi anlamda bir demokrasi olabilmesi için demokrasi kültürüne sahip olunması gerektiği söylenir ve bu konuda herkes hemfikir görünür. İyi de demokrasi kültürüyle ne kast ediliyor? Demokrasi kült
...
Çocuk ve Allah
Çocuklar korkunç Allah’ım Elleri, yüzleri, saçları Uyurlar bütün gece Yok sana ihtiyaçları Çocuklar korkunç Allah'ım, Bebek yaparlar haçları. Aşina değiller hatıramıza Severken aynı ağaçları. Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın bu iki dörtlüğünde çocuğun henüz yeni geldiği dünyaya teklifsizce girmesi, kutsal olanı olmayandan ayırt etmeden tüm nesneleri oyuncaklara dönüştürmesi, algıladığı dünyayla, geleneklerden ve kuşakların
...
Özgürlüğün değeri
Aslında hepimiz özgürüz, dünyada özgür olmayan bir insan yoktur, olamaz da. İşte varoluşçuluğun başlıca iddialarından biri. Fakat dünyada özgür olduğunu söyleyemeyeceğimiz o kadar çok insan vardır ki... Toplumsal veya kişisel şartlar bakarsınız insanları sıkıştırır, hareket edemez hale getirir. Varoluşçular bunu inkar etmezler elbette. Onların anlatmaya çalıştıkları şey, insanın içinde bulunduğu koşulları aşabilme, hayatını değiştirebilme kapasit
...
Keskin Sirke Küpüne Zarar!
Duygularını ifade etmek insana iyi gelen bir şey. Sadece duygularını ifade eden kişi için değil, etrafındakiler ve hayatını onunla paylaşarak ve karşılaşarak geçiren herkes için de iyi. Duygularını ifade eden birisi daha iyi anlaşılır, kendisini daha gerçek, dürüst, sahici, olduğu gibi hisseder. Kendini ortaya koymak da bir özgür olma biçimidir. Fakat duygularımızı hem kendimizi hem de başkalarını iyileştirecek, daha iyi, daha doğru, daha dürüst
...
Yeryüzünden Yıldızlara Kolay Yol Yoktur (Non est ad astra mollis e terris via)
Stoacı filozoflar zor zamanların düşünürleridir: Yaşadıkları dünya hızlı bir değişim içerisindedir; uygarlıklar çökmekte, yeni dinler doğmakta, isyanlar, savaşlar, göçler meydana gelmektedir. Ayakta kalma mücadelesi veren, kendi içinde parçalanmaya her zaman müsait iktidarların çevriminde yaşamaya, düşünmeye çalışırlar. Seneca M.Ö 1 yılında doğmuş, İmparator Caligula’nın kızkardeşiyle zina yapmakla suçlanarak Korsika’ya sürülmüş, Roma’ya döndükte
...
ARŞİV
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
Ocak
Şubat
Mart
Nisan
Mayıs
Haziran
Temmuz
Ağustos
Eylül
Ekim
Kasım
Aralık
2024
2023
2022
2021
2020
2019
2018
2017
2016
2015
2014
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006
Ara