Kadıköy'ün hikayesi

13 Nisan 2018 - 08:31

Türkiye’nin örnek ilçelerinden biri olan Kadıköy Belediyesi’nin 34. Yılını kutluyoruz. Bu 34 yılın dört yılında onlarca projemizin hayata geçmesinde emeği geçen başta çalışma arkadaşlarım olmak üzere tüm Kadıköylülere teşekkür etmek istiyorum. Bu dört yıl içinde hayata geçirdiğimiz projelerde binlerce insanın emeği ve fikri var. 

Bundan dört yıl önce “Aklımdaki Kadıköy” diyerek yola çıkmıştık. Aklımdaki Kadıköy’ün temelinde yatan şey; Kadıköy’ü Kadıköylülerle birlikte yönetmekti. Benim aklımdaki Kadıköy insanların hayata dair beklentilerini paylaştığı, ihtiyaçlarını konuştuğu ve nasıl bir kentte yaşamak istediğini anlattıkları bir Kadıköy’dü.Kadıköy’de sanatçısından edebiyatçısına, bilim insanından akademisyenine kadar Türkiye’nin dört bir tarafına hizmet eden insanlar vardı. Hepsinin fikirlerini önemsedik. Hepsinin yönetimde söz sahibi olduğunun duygusunu onlara vermeye çalıştık. 450 bin Kadıköylünün aklı, hayalleri, gelecek planları, iyimserliği, umudu, beklentileri bizim itici gücümüz oldu.

Biz örgütlü veya örgütsüz yapılanmaları, yurttaşları, mesai arkadaşlarımızı dinledikçe yani attığımız her adıma Kadıköylüler katılınca seslerin çıkardığı gürültü müziğe dönüştü. Orkestra ahenkle çalmaya başladı. Bir gücümüz de örgütlenmenin desteklenmesiydi. Örgütlü, örgütsüz tüm yapılarda toplantılar yapıyor, düşüncelerini alıyorduk. Biliyorduk ki farklı düşünceler bize farklı pencereler, farklı kapılar açacaktı. Ve kapılar birer birer açıldı.

Kadıköy Akademi’nin açılışıyla yerel yönetim anlayışımızı anlatımdan çıkarıp uygulamaya başladık. Akademi, siyasetçi, bürokrat, akademisyenlerin kendi kimlikleriyle biraraya geldikleri, ortak projeler oluşturdukları bir okul oldu. Akademinin bahçesi ise mahallelerimiz tarafından kullanılan bir sosyalleşme alanı oldu. 

Mahallerimizde toplantılar yapıyor, insanlarımızla konuşuyorduk. Yaş almış bir teyzemizin yaşını “sekiz çarpı on artı bir” olarak söylemesi bizi duygulandırıyordu. “Bir yaşındayım yalnızım ve size ihtiyacım var” diyordu. Tüm yaşam boyu insanlarımızın yanında olmalıydık. Yerel yönetimin yaşamın her anında arkadaşımız, yoldaşımız, dostumuz olma düşüncesi herkesi heyecanlandırıyordu.  

Biz insanları dinledikçe yeni ihtiyaçlar ortaya çıkıyordu. Kamu arazileri ortaya çıkıyor, araziler satın alınıyor, kamu arazilerinin niye satılmaması gerektiği sevinçle karşılanıyordu. İktidar kamu mallarını satarken, biz özel mülkleri satın alıp kamu malına çeviriyorduk. Yönetim anlayışımızın temeli olan kamusal düşünce anlayışı toplum tarafından destekleniyordu. 

Projeler birer birer konuşuldu, hayata geçti. Hatta projeler adaylık sürecinde düşündüklerimizin de ötesine geçti. Her yaş için birlikte düşünülen projeler kısa sürede hayata geçti ve Kadıköylülerin kullanımına açıldı.

Yönetim modelimizin temelinde insan yatıyordu. Ve insanın ne kadar güçlü olduğunu geride bıraktığımız dört yıl içinde gördük. 

Biz küçük hikâyenin büyük insanı olmaya çalışmadık. Kadıköy’deki büyük hikâyelerin küçük bireyi olduk. Dört yıl içinde ülkenin yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen Kadıköy’de hayata geçen projeler, insanların biraraya geldikleri zaman ne kadar başarılı olabileceğinin kanıtı. 

Kadıköy’ün zenginliğinin temelinde yatan şey insanları. Kadıköylülerin azimleri, umutları, aşkları, gülümsemeleri, kararlılıkları her zaman Kadıköy’ü aydınlatacak. Bizim hep birlikte Kadıköy’den yazdığımız hikâye de İstanbul’a ve Türkiye’ye umut olacak.

Yazarın Diğer Yazıları

Merhaba Kadıköy

“Bilmem ki nasıl anlatsam; Nasıl, nasıl, size derdimi! Bir dert ki yürekler acısı, Bir dert ki düşman başına. Gönül yarası desem... Değil! Ekmek parası desem... Değil! Bir dert ki... Dayanılır şey değil” Orhan Veli’nin “Değil” şiirini göreve başladığım ilk aylarda okumuş ve çok etkilenmiştim. Bu şiir içimdeki sıkın ...

Mutlu insanlar, mutlu hikâyeler, mutlu yıllar

Geçtiğimiz yaz, tatilde, 9-10 yaşlarında bir çocuk “Başkanla tanışmak istiyorum” diye yanıma geldi. Belediye başkanının nasıl biri olduğunu merak ediyordu. Oturup konuşmaya başladık. Ben belediyenin çocuklar için neler yaptığından haberinin olup olmadığını sordum. Haberi yoktu. Yapılan çalışmaları anlattım, özellikle Karikatür Evi dikkatini çekti. ...

Yaşam gerçektir

Gerçek nedir? İyiyle kötünün, doğruyla yanlışın ayrımı nasıl anlaşılır? Çizgi var mıdır? Bizim bütün bu sorgulamalarda nasıl davranmamız gerektiği konusunda bir düşüncemiz var mıdır veya nasıl karar vermeliyiz? 21.yüzyılın önemli konularından biri, bireyin karar süreçlerine katılırken nelere öncelik verdiği,bireyin toplumla arasındaki ilişkiyi n ...

Hayat, umut varsa uzun

Sene 1978... Üniversiteye yeni girmiştim. O yıl teknik üniversitede tanıştığım 68’li bir abimizle sohbet ediyordum. Ona “hayat kısa” dediğimde bana gülümsedi ve bugün bile hatırladığım ses tonuyla, “hayatın kısalığını ya da uzunluğunu belirleyen zamanın nasıl kullanıldığıdır” dedi. Ona göre topluma fayda sağlayan işler yapmak, hayatı anlamlandır ...

Denizlerin Bereketi

Balığın bol olduğu yıllarda Karaköy İskelesi yani şimdiki ismiyle Beşiktaş iskelesinin önünde tekneler içinde balıklar satılırdı. Balıkçılar kıyıya plastik leğenler içinde canlı balıkları koyar cazip hale getirirlerdi. Öğrencilik yıllarımdı.Balıkçıya yaklaşarak önce fiyatları sordum. Kofananın fiyatı öğrenci harçlığıyla alınacak fiyattaydı. Bir tan ...

Bizim İstanbul’umuz

Yıl 1973 yazı… Kadıköy’den Göztepe’ye gidiyorum. 4G Göztepe Leyland otobüsündeyim ki Leyland bir zamanlar İstanbul’a damgasını vurmuştur. 14 yaşlarındayım, arkada duruyorum. Orta yaşlı iki kadın aralarında sohbet ediyorlar. İster istemez sohbetlerine kulak misafiri oluyorum. “Artık İstanbul’da yaşanmaz, her tarafı işgal ettiler” diye kendi araların ...

Yürümeye Devam

Birlikte aynı yolda sıcaklığını, dayanışmasını hissettiğiniz birileriyle yürümek, umutla, sevgiyle yürümek, içimizdeki iyiliği güzelliği, mutluluğu paylaşarak yürümek, yol arkadaşı olmak ne güzeldir! Adalet yürüyüşünde binlerce kişinin yaşadığı duyguyu ortaklaştıran, geçmişte eksik kalan, yol alırken onarılan, tamamlanan bağlar kuruldu. Yürürken ...

Haydarpaşa Garı Anılarımıza Kapı Aralıyor

Ortaokul yıllarında okuduğum kitaplardan biri Yaşar Kemal’in İnce Memed’iydi. Çukurova’nın yakan sıcağı, sıcaktan kavrulan otları, kuruyup kırılan dallardan çıkan sesler, akrepleri, gecenin karanlığı, sessizliği, böcek sesleri bana farklı duygular yaşatmıştı. Aradan yıllar geçti, zaman akıp geçti; İnce Memed’in tasvirleri hala aklımdadır. Ço ...

Zaman, çevre ve insan…

Üzerinde en çok düşünülen ve yakınılan meselelerden biri zamanın kullanımı. Daha doğrusu insanın zamanla olan ilişkisi. Kentte yaşayan insanlar olarak zamanla olan ilişkimizi sürekli bir yarış ve yetişme telaşı olarak tarif edebiliriz. Böylesi bir hayatın hepimiz için yorucu bir hal aldığı gerçeğini biliyoruz. Bu yetişme telaşı içinde asıl ihtiyaçl ...

Gündem, ihtiyaçlarımız olmalı

Yerel yönetimlerden anayasa değişikliğine bakmak, 2019 seçimlerine giderken toplumumuzda yaratacağı etkileri düşünmek ve sizinle paylaşmak istiyorum. Yeni bir seçimden çıktık. Seçim sonuçlarını, seçimde yaşananları, hukuksuzluğu tartışmadan 2019 seçimleri konuşulmaya başlandı. YSK kararı nedeniyle meşruluğuna gölge düşen referandum seçimleri ...

Demokrasi mücadelesine devam

Değerli Kadıköylüler, 15 Temmuz akşamı bir darbe girişimi engellendi. Halka ateş açılması, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ve kamu binalarının bombalanması ülkemizin nasıl bir felaketin ucundan dönüldüğünün kısa bir özetidir. Darbe girişimi sadece iktidara yönelik bir darbe girişimi değil, ayrım gözetmeksizin tüm siyasi partilere ve bu ülked ...

ARŞİV