Gerçek nedir? İyiyle kötünün, doğruyla yanlışın ayrımı nasıl anlaşılır? Çizgi var mıdır? Bizim bütün bu sorgulamalarda nasıl davranmamız gerektiği konusunda bir düşüncemiz var mıdır veya nasıl karar vermeliyiz?
21.yüzyılın önemli konularından biri, bireyin karar süreçlerine katılırken nelere öncelik verdiği, bireyin toplumla arasındaki ilişkiyi nasıl algıladığı veya tanımladığıdır. Bireyin toplumun önüne geçmesi, kendisini her şeyin önünde görmesi, toplumda yaşayan diğer bireylerin haklarını düşünmeden hatta aklına bile getirmeden davranması incelenmelidir. Neden birey kendisini bu kadar önde görüyor? Neden temsiliyetin sadece kendi üzerinden yapılacağını düşünüyor? İnsanların neden sadece kendi odaklı bir yaşam bakış açısına sahip olduğu… Bu incelenmelidir.
Kapitalizmin en son aşamasında olan bir süreçten geçiyoruz. Sistemin kendini yenileyememesi, alternatif üretememesi devamlılığını zorlamakta, takviyeyle yürütülmesini sağlamaktadır. Dışarıdan suspanse edilerek suni bir şekilde devam ettirilen sistem, kendi iç değişimini de sağlayamamanın sıkıntısını sürekli omuzlarında hissetmektedir.
Tüketici ve üretici arasındaki ilişkide para elden ele dolaşırken sermayenin dev firmalar elinde toplanması bunun en iyi anlatımıdır. Para yoksa hareket yok, hareket yoksa elinde para olanın parasının kıymeti yok. Mesele bunu anlamaktır.
Sistemin tıkanmasıyla, iletişim araçlarıyla bireyin davranışları kontrol altına alınıp kişi toplumdan soyutlanmaya çalışılmaktadır. Sanal olarak yaratılan dünyanın gerçekle, yaşadığımız hayatla alakası yoktur. Tamamen hayali bir dünyadır. Bu dünya bireyi içine çekip yalnızlaştırmaktadır. Bağımlılık derecesine ulaşan istekler öne çıkmakta, tüm ilişkileri yönetmektedir. Artık zaman isteklerin kölesidir, anlamı yoktur. Sadece istekler için çalışmaktadır. Ve bu istekler toplumu ileriye götüren istekler değil bireyi başkalarıyla aynılaştırırken diğer taraftan da yarıştıran isteklerdir. Bu arada birey aslında en kıymetli şeyini, asla geri alamayacağı zamanı farkına bile varmadan kaybetmektedir.
İletişim araçlarının bireyi sanal bir dünyaya itmesi daha büyük yalnızlıklara neden olmaktadır. İnsanlar bu dünyada gerçekle yalan arasındaki ilişkide tehdit altındadır. İnsanların bu şekilde yaşamaya yöneltilmesi toplumlarda gerginlikleri arttırmaktadır. Bu gerginliklerde bireysel çıkışlar çözüm değildir. Bu çözümsüzlükler daha otoriter rejimlerin doğmasının yolunu açmaktadır.
Toplumun gerçeklerinden, ihtiyaç ve önceliklerinden bağımsız bireysel kurtuluş hiç kimse için gerçek bir kurtuluş değildir. Aksine daha büyük yalnızlık, daha büyük sıkıntı, daha büyük çatışma demektir. Günümüz dünyasında birey ve toplum arasındaki ilişkinin yeniden tanımlanıp incelenmesi gerekmektedir.
“Bilmem ki nasıl anlatsam; Nasıl, nasıl, size derdimi! Bir dert ki yürekler acısı, Bir dert ki düşman başına. Gönül yarası desem... Değil! Ekmek parası desem... Değil! Bir dert ki... Dayanılır şey değil” Orhan Veli’nin “Değil” şiirini göreve başladığım ilk aylarda okumuş ve çok etkilenmiştim. Bu şiir içimdeki sıkın ...
Geçtiğimiz yaz, tatilde, 9-10 yaşlarında bir çocuk “Başkanla tanışmak istiyorum” diye yanıma geldi. Belediye başkanının nasıl biri olduğunu merak ediyordu. Oturup konuşmaya başladık. Ben belediyenin çocuklar için neler yaptığından haberinin olup olmadığını sordum. Haberi yoktu. Yapılan çalışmaları anlattım, özellikle Karikatür Evi dikkatini çekti. ...
Sene 1978... Üniversiteye yeni girmiştim. O yıl teknik üniversitede tanıştığım 68’li bir abimizle sohbet ediyordum. Ona “hayat kısa” dediğimde bana gülümsedi ve bugün bile hatırladığım ses tonuyla, “hayatın kısalığını ya da uzunluğunu belirleyen zamanın nasıl kullanıldığıdır” dedi. Ona göre topluma fayda sağlayan işler yapmak, hayatı anlamlandır ...
Balığın bol olduğu yıllarda Karaköy İskelesi yani şimdiki ismiyle Beşiktaş iskelesinin önünde tekneler içinde balıklar satılırdı. Balıkçılar kıyıya plastik leğenler içinde canlı balıkları koyar cazip hale getirirlerdi. Öğrencilik yıllarımdı.Balıkçıya yaklaşarak önce fiyatları sordum. Kofananın fiyatı öğrenci harçlığıyla alınacak fiyattaydı. Bir tan ...
Türkiye’nin örnek ilçelerinden biri olan Kadıköy Belediyesi’nin 34. Yılını kutluyoruz. Bu 34 yılın dört yılında onlarca projemizin hayata geçmesinde emeği geçen başta çalışma arkadaşlarım olmak üzere tüm Kadıköylülere teşekkür etmek istiyorum. Bu dört yıl içinde hayata geçirdiğimiz projelerde binlerce insanın emeği ve fikri var. Bundan dört yıl ...
Yıl 1973 yazı… Kadıköy’den Göztepe’ye gidiyorum. 4G Göztepe Leyland otobüsündeyim ki Leyland bir zamanlar İstanbul’a damgasını vurmuştur. 14 yaşlarındayım, arkada duruyorum. Orta yaşlı iki kadın aralarında sohbet ediyorlar. İster istemez sohbetlerine kulak misafiri oluyorum. “Artık İstanbul’da yaşanmaz, her tarafı işgal ettiler” diye kendi araların ...
Birlikte aynı yolda sıcaklığını, dayanışmasını hissettiğiniz birileriyle yürümek, umutla, sevgiyle yürümek, içimizdeki iyiliği güzelliği, mutluluğu paylaşarak yürümek, yol arkadaşı olmak ne güzeldir! Adalet yürüyüşünde binlerce kişinin yaşadığı duyguyu ortaklaştıran, geçmişte eksik kalan, yol alırken onarılan, tamamlanan bağlar kuruldu. Yürürken ...
Ortaokul yıllarında okuduğum kitaplardan biri Yaşar Kemal’in İnce Memed’iydi. Çukurova’nın yakan sıcağı, sıcaktan kavrulan otları, kuruyup kırılan dallardan çıkan sesler, akrepleri, gecenin karanlığı, sessizliği, böcek sesleri bana farklı duygular yaşatmıştı. Aradan yıllar geçti, zaman akıp geçti; İnce Memed’in tasvirleri hala aklımdadır. Ço ...
Üzerinde en çok düşünülen ve yakınılan meselelerden biri zamanın kullanımı. Daha doğrusu insanın zamanla olan ilişkisi. Kentte yaşayan insanlar olarak zamanla olan ilişkimizi sürekli bir yarış ve yetişme telaşı olarak tarif edebiliriz. Böylesi bir hayatın hepimiz için yorucu bir hal aldığı gerçeğini biliyoruz. Bu yetişme telaşı içinde asıl ihtiyaçl ...
Yerel yönetimlerden anayasa değişikliğine bakmak, 2019 seçimlerine giderken toplumumuzda yaratacağı etkileri düşünmek ve sizinle paylaşmak istiyorum. Yeni bir seçimden çıktık. Seçim sonuçlarını, seçimde yaşananları, hukuksuzluğu tartışmadan 2019 seçimleri konuşulmaya başlandı. YSK kararı nedeniyle meşruluğuna gölge düşen referandum seçimleri ...
Değerli Kadıköylüler, 15 Temmuz akşamı bir darbe girişimi engellendi. Halka ateş açılması, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ve kamu binalarının bombalanması ülkemizin nasıl bir felaketin ucundan dönüldüğünün kısa bir özetidir. Darbe girişimi sadece iktidara yönelik bir darbe girişimi değil, ayrım gözetmeksizin tüm siyasi partilere ve bu ülked ...