Kutup Yıldızı

04 Kasım 2022 - 09:00

Gündemin gereğinden fazla hızlı değiştiği, haftaların güne, ayların haftaya dönüştüğü zamanlarda ayda bir yazmak insana geriye yaslanıp bu aydan bana ne kaldı sağlaması yapmaya yarıyor biraz da… Geçen aydan buraya Garaham Potter kalsın hadi…

Garaham Potter ismi şu anda futbolseverlere hiç yabancı değil ama onu ilk tanıdığımızda baya yabancıydı doğrusu. Galatasaray- Östersunds eşleşmesini hatırlar mısınız bilmem, çok sevdiğimiz benzetmeyle ‘köy takımı’ deyip üzerinde durmadığımız o takımın hocası Graham Potter’dı ve tabii ki teknik direktör olmadan önce futbolcuydu. Mayıs 1975’te Birmingham yakınlarında birkaç yüz bin kişinin yaşadığı küçücük Solihull’da doğdu. Futbola, ‘semt takımı’ Birmingham City’de başladı. Sonra Stoke City’ye, sonra 1996’da Premier League’de Southampton’a transfer oldu. Buraya kadar çıkıştı, sonra iniş başladı. Önce West Bromwich Albion’a sonrası hep daha alt lig takımlarına. 2005’te daha 30 yaşında futbolu bırakırken, “Önceki senelerde olduğu kadar eğlenemiyordum. Oyun beni dışarı atmadan bırakmanın daha iyi olacağını düşündüm” diyecekti. Oyunun eninde sonunda bunu yapacağını bilecek kadar tanıyordu futbolu ve bunu karşı tarafa bırakmayacak kadar da gururluydu besbelli. 

Bir filmde görüp, sonrasında tekrar etmelere doyamadığım bir repliktir. Başroldeki aktrist, en yakın arkadaşına, “İşimi bırakıp tıp okumak istiyorum. Ama bitirdiğimde 34 yaşında olacağım. Çok geç” diye dert yanıyordu, arkadaşının efsane cevabı o günden beri aklımdan çıkmadı: “Öyle ya da böyle o yaşa geleceksin. En azından tıp okumuş olarak gelmek daha mantıklı değil mi?” Hayır, başroldeki kişi Potter değildi ama onun yaptığı da tam da bu oldu. Kariyerinin son yıllarında üniversiteye başladı, jübilesiyle aynı dönemde bitirdi. Sosyal bilimler lisansı sonrası Hull Üniversitesi’nde futbol geliştirme menajeri olarak işe başladı. Bir yandan da İngiltere Üniversiteler Birliği’nin yardımcı antrenörü olarak çalışıyordu. Bununla yetinmedi, liderlik ve duygusal zekâ alanında yüksek lisans yaptı. O arada üniversite takımının da başına geçmişti.

Tam o sıralarda kader ağlarını başka bir köşede örüyordu. 1996’da kurulan Östersunds›un futbol direktörü Daniel Kindberg, iş birliği yapmak için yakın dostu ve dönemin Swansea City menajeri İspanyol Roberto Martinez’i seçmişti. Doğru seçim olduğu Martinez’in şu anda Belçika Milli Takım Teknik Direktörü olmasından belli. Neyse. O zamanlar değildi. İki arkadaş genç oyuncuların gelişimini iki kulüp için birlikte izliyorlardı. Swansea stat açılışında iki takım maç yapmışlardı falan filan. Daniel Kindberg, 2009’da takımın başına teknik direktör ararken haliyle arkadaşı Roberto Martinez’e sordu. Martinez ona Leeds Metropolitan Üniversitesi’nde görev yapan Graham Potter’i önerdi. Potter üniversitedeki hayatından çok memnundu. Bu teklifi reddetti. Sonrasında Östersunds doğru antrenörü bulamamış olacak ki art arda iki lig düştü. Kindberg de çoktan kulübü bırakmıştı. Kulüp en dibe vurduğunda, futbolcular Kindberg’in tekrar başa geçmesini istediler. O da yardım için eski dostu Martinez’i aradı. Aradan geçen yıllar Martinez’in cevabını değiştirmemişti: Graham Potter. Kindberg, “Biz ondan bir kez redd aldık, başka adam yok mu?” demedi, Potter’ın yanına gitti. 

“Hayatta doğru karar yoktur, doğru zaman vardır” lafına çok inanırım. Aynı kulüp, aynı adam, aynı teklif, Potter’ın yüksek lisansını tamamladığı ve üniversitedeki düzenli hayatından sıkıldığı zamana denk geldi. O da artık yeni bir macera arıyordu. İsveç’in kuzeyinde olabilecek en kötü senaryodan daha büyük macera mı olur dedi ve teklifi kabul etti. 

 Başkent Stockholm’den yaklaşık 550 kilometre kuzeyde bulunan Östersund aslında ülkenin en kuzeyi değil, ortası sayılır. Yaklaşık 50 bin kişinin yaşadığı şehrin sıcaklığı ki şehrin sıcaklığı yerine soğukluğu demek daha doğru olacak belki, çünkü yazın en sıcak ayları olan Haziran, Temmuz ve Ağustos’ta bile ısı 16 derecenin üstüne çıkmıyor. Kışın ise -38 derecelere kadar düştüğü sıkça görülüyor. Şehirde futbol en popüler spor bile değildi, buz hokeyi ve kayak yarışları futboldan çok daha popülerdi. Potter’a ülkeye neden geldiğini soranların ortak yorumu “Deli misin sen?”, ortak tavsiyesi ülkesine geri dönmesiydi. 

Eski bir stat, daha da eski tesisler, birkaç futbolcu ve küçücük bir transfer bütçesiyle iyi oyuncular almak söz konusu bile değildi, bu yüzden Potter temeli doğru kurmaya karar verdi. Yüzünü içinde bulunduğu coğrafyaya alışkın, burada oynamak isteyecek oyunculara çevirdi. Bir kimlik yaratmak ve bölgesel desteği arkasına almaya konsantre oldu. O coğrafyadaki çoğu göçmen, Orta Doğu ve Afrika’dan gelen istekli ve yetenekli futbolcuları takıma kattı. Küme düşen takıma, hayatlarında pek başarısı olmayan ve kazanmayı çok isteyen oyuncuları doldurmuştu ve bu mantık tuttu. Takım peş peşe şampiyonluklar yaşadı. 

2015’te ise İsveç 1. Ligi’ne yükseldiler. İlk yılı 8, ikinci yılı ise 5’inci sırada tamamladılar, İsveç Kupası’nı kazandılar. 24 kişilik kadroda 6 İsveçli, 4 İngiliz, 3 Ganalı ve Norveç, Yunanistan, Uganda, Gambiya, Irak, İran, Bosna Hersek, Eritre, Kongo, Nijerya ve Karadağ’dan birer futbolcu vardı. Potter bu kültürel karışımdan oldukça mutluydu. Takıma, belki de futbolda bir ilk olarak, bir ‘kültür antrenörü’ ve ‘kültür akademisi’ kurdu. Okuma-yazma, resim yapma, dans ve tiyatro gibi ‘kültürel antrenmanları’ futbolcuların programına dâhil etti. Futbolcular kitap yazıyor, sergi düzenliyor, yorumlayıcı sanatlarla uğraşıyor ve koreografisini kendi yaptıkları bir kuğu gölü balesi bile sergiliyorlardı artık. Ki bu son söylediğim sosyal medyaya çok yansıdığı için görmüş olabilirsiniz. Mültecilere destek veren kulüpte futbolcular her sene düzenli olarak çeşitli aktivitelerde görev alıyor. Sosyal medyada görmek kolaydı ama futbolcular için 1. Lige yükseldiklerinde toplum önüne çıkma korkusunu yenerek yaptıkları Çaykovski’nin Kuğu Gölü balesinin o kadar da kolay olmadığını tahmin etmek zor değil. Futbolcuları konfor alanlarından çıkarmak acaba buna mı deniyor?

Galatasaray’la eşleştiği sezon ondan sonra PAOK’u da eleyerek Athletic Bilbao, Hertha Berlin ve Zorya Luhansk’ın olduğu gruptan ikinci olarak çıktı. O senenin asıl popüler hikayesi kuşkusuz Arsenal maçıydı. İsveç’teki ilk maçı 3-0 kaybettiler. Kimse Arsenal’i elemelerini beklemiyordu ama kolay teslim olmayacakları da bekleniyordu. 5 bin İsveçli taraftar, 60 bin kişilik Emirates Stadyumu’nda yerini aldığında İngilizler gülüyordu. 23.dakikada Östersunds›u 2-0 öne geçirdiğinde Emirates’i derin bir sessizlik sardı. İkinci yarının başında Sead Kolasinac durumu 2-1 yaptığında umutlar tükenmeye başladı. Sonrasında Arsenal kazandı ama maç başlarken gülen 50 binden fazla Arsenalli çoğunluğu göçmen olan bu genç takımı ve İngiliz hocasını dakikalarca ayakta alkışladı. 

Bundan sonrasını biliyorsunuz. Önce Championship’de Swansea City, daha sonra herkesin dikkatini çektiği ve üç muhteşem yıl geçirdiği Brighton ve şimdi Chelsea. Geçtiğimiz günlerde Brighton’a 4-1 yenilmiş olsa da Potter özel bir adam. Takip etmeye devam.

Yazarın Diğer Yazıları

Jaissle’ın Yolu

Lig bu sezon erken başladığı için sanki hiç ara vermemişiz, kaldığımız yerden devam ediyoruz hissiyatıyla ilerliyor. Şampiyonlar Ligi ise on iki ay oynansa hayır diyen olmaz sanırım. Her takımda, her oyuncuda bir hikaye saklı lige bugün Salzburg’tan bakalım… Şampiyonlar Ligi’nde uzun yıllar sonra ilk defa biz yokuz diye biraz boynumuz bükük olsa ...

Galtier’nin şakası

PSG’nin antrenörü Christophe Galtier’nin şakası devlet meselesine dönüşünce Fransa’da ortalık karıştı. Anlayacağınız futbol, başka diyarlarda da spor sayfaları dışındaki gündemi belirleme gücüne sahip…  Christophe Galtier, bu sezon başında imzaladı Paris’le. Galtier’yi önceki sezon, bizim çocukların da oynadığı Lille’in başında şampiyonluğu PSG’ ...

Futbol evine döndü

Geçen ay, Kadınlar Avrupa Futbol Şampiyonası’nın açılış maçının ertesi günü, turnuvayı ev sahibi İngiltere kazansa ne de güzel olacağını konuşmuştuk bu sütunlarda. Keşke konuşacağımıza birileriyle iddiaya girseymişiz, çünkü tam da öyle oldu. Bu bir milattır arkadaşlar. İngilizler için kutsal bir stat Wembley. 1966’da tarihlerinin ilk (ve tek) dü ...

Futbol asıl kadınlar için asla sadece futbol değil

Kadınların futbolla olan ilişkisi uzun, zengin ve komplike bir hikaye. Kadınlar Avrupa Şampiyonası yeni başlamışken, kadının futboldaki yerinin sahadan çok daha derinlerde olduğunu hatırlatmanın tam zamanı.  6 Temmuz akşamı Old Trafford tribünlerini dolduran 68.871 seyirci, İngiltere-Avusturya arasında oynanan Euro 2022 açılış maçını heyecanla i ...

Hayat fena halde spora benzer

Liverpool’dan çıkıp, Manchester ve Oscar törenlerinden geçip hayata dair dersler çıkarmayı spor dışında neyin aracılığıyla başarabilirdik? 1-1 biten Tottenham maçından sonra rakibin defans anlayışı hakkında ne düşünüldüğü sorulunca Liverpool antrenörü Jürgen Klopp ki bitime üç hafta kala, şampiyonluk yolunda altın değerinde iki puanı biraz önce ...

Kırılma yılı ve yazı

Türkiye’de futbol tam bir kırılma dönemi yaşıyor, bu esnada başka diyarlarda gündemler çok farklı. Bu yaz spor alanında hiç büyük organizasyon yok diyenleri ise Temmuz’da büyük bir sürpriz bekliyor… Federasyon başkanımız yok, Nihat Özdemir istifa etti. Onunla beraber bazı yönetim kurulu üyeleri de… Yeni başkan, 16 Haziran’da yapılacak Olağanüstü ...

Yeni kral öldü, yaşasın eski kral

Fransa futbolunun tartışmasız kralı PSG hayattaki tek hedefi Şampiyonlar Ligi’nden bir kez daha acı bir şekilde elenirken, onu yıkan da yabancısı değil, Fransız Karim Benzema oldu… Meşhur tekerlemeyi, ‘İngiltere kralı, rahmetli Başkan Kennedy, Beckenbauer, kaleci Mayer, Nadia Komanaçi, Brigitte Bardot, Fenerbahçeli Cemil ve taçsız kral PSG’ olarak ...

Sporda mükemmeli aramak

Kamila Valieva buz pateninde ilkleri ve bir kadın için imkansız kabul edilen atlayışları peş peşe gerçekleştirdiği unutulmaz performansıyla ülkesine altın madalya kazandırdıktan birkaç gün sonra doping iddialarıyla gündemde… Ne yaparsam yapayım etkisini silemediğim unutulmaz Whiplash filminin nefret etmeye doyamadığınız hocası Terrence Fletcher, ...

Sporda anda kalmak

Hayır, bu tahmin ettiğiniz gibi hayatta ve sporda anda kalmanın önemi üzerine bir yazı olmayacak. Yoğun gündemde anda kalmaktan yorulduk biraz. Sanırım artık biraz daha planlı programlı yarınlar istiyoruz. Kesin bilgi, yayalım. Son dönemlerde en çok duyduğumuz, en öne çıkan, faydalı olduğunu da düşündüğüm için pompalanan demek istemiyorum ama en ...

2021 kötü bir yıl değildi

Eğer 2021 tek bir spor olayına indirgenseydi, hani Avrupa Futbol Şampiyonası, olimpiyatlar, Kadınlar Voleybol Avrupa Şampiyonası filan hiç olmasaydı da geçen yıl sadece Formula yaşanmış olsaydı, yine de spor açısından unutulmaz bir yıl olurdu. Diğer açılardan berbat olsa da sportif açıdan hiç de kötü bir yıl değildi. Evet biliyorum, Formula 1’i ...

Ne olacak bu play-off’un hali?

Futbolda şöyle rahat rahat, olasılık hesabına girmeden gittiğimiz bir turnuva oldu, onun da sonu felaket oldu. Katar 2022 play-off kuraları öncesi yine öyle olursa böyle olur hesaplamalarıyla baş başayız. Hollanda’ya 4 atıp sonra aynı Hollanda’dan 6 yiyebiliriz. Norveç’e deplasmanda 3 atıp, evimizde berabere kalabiliriz. Fransa’yı yenip İzlanda’ ...

Avrupa tamamen “duygusal” yaklaşıyor

Geçtiğimiz ay Arsenal eski teknik direktörü, yeni FIFA Futbol Geliştirme Direktörü Arsene Wenger’in futbol dünyasında tartışma yaratan önerisinden bahsetmiştik. UEFA iki senede bir yapılacak dünya kupası fikrine sportif ve ekonomik sebeplerden karşı olduğunu açıkladı. FIFA’nın her iki senede bir dünya kupası yapalım önerisi birkaç hafta için ...

Wenger’in Hayali

Arsenal eski teknik direktörü, yeni FIFA Futbol Geliştirme Direktörü Arsene Wenger geçtiğimiz günlerde futbol dünyasında tartışma yaratan bir öneride bulundu. Alışkanlıklarımıza uymuyor diye hemen reddetmek yerine biraz detayına insek mi? 13 Kasım 2019’da FIFA tarafından dünya futbolunu geliştirme direktörü olarak atandı Arsene Wenger. Arsenal’i ...

Daha da hızlı, daha da yüksek, daha da güçlü 

Tokyo 2020’de Londra 1948 olimpiyatlarından bu yana aldığımız en yüksek madalya sayısına ulaştık ve rekor kırdık. Bazıları hala beklentilerinin altında kaldığımızı düşünüyorlarmış. Düşünsünler. Şimdi sırada Paralimpik Oyunlar var. Zaman algısı iyiden iyiye değiştiği için sadece birkaç hafta önce tamamlanmasına rağmen çok eskilerde kalmış hissi v ...

Daha hızlı daha yüksek daha güçlü

Bir yanda Tokyo 2020 tüm hızıyla sürüyor, heyecanlıyız… Bir yandan olimpik karşılaşmalar herhangi bir takımımızın en asparagas transfer haberi kadar ses getiriyor mu çok emin değilim. 18 spor dalında katıldık Tokyo 2020’ye. Kota alma süreci iki yıldan fazla sürdü. Süreç temmuz başında tamamlandı ve milli sporcularımız 108 kişilik kota kazanmayı ...

Kaybetmek değil, nasıl kaybettiğin önemli

Önceki gece turnuvanın ölüm grubundan çıkıp son 16’da İngiltere’nin rakibi olacak takımın kim olduğu 90 dakika boyunca tam 7 kez değişti. 24 takımlı format, Avrupa Şampiyonası grup aşamalarını futbolseverler için çok bilinmeyenli matematik denklemine çevirdi. Önceki gece turnuvanın ölüm grubu olarak adlandırılan F grubunda, son 16’ya hangi üç ta ...

Avrupa Şampiyonası’nı neden izleyelim?

Avrupa Şampiyonası’na çok az zaman kaldı. Uzun zaman sonra bizim çocuklar da orada olacak. Peki şampiyonada neye bakalım, neyi izleyelim. Çok tarihi bir Avrupa Şampiyonası olacak bu. Bir kere adı 2020, kendisi 2021. 60.yıldönümü olduğu için adını değiştirmek istemediler, anlayışla karşıladık ama ilk kez bir şampiyona, üzerinde yazan tarihte yapı ...

Yeni normale yeni futbol

Hafta başında Avrupa futbolunda tam tabiriyle büyük bir deprem oldu. Uzun zamandır görülmeyen şiddette bir sarsıntıydı bu. Etkilerini ortalık biraz durulduktan sonra daha net göreceğiz ama şurası belli; bu tartışma daha yeni başlıyor… Geçtiğimiz Pazar, Avrupa’nın üç farklı liginden 12 üst düzey takım bir araya gelerek ‘Super League’i kurdukların ...

Türk futbolunun 'Yılmaz'karakteri

Kelimelerin büyüsü vardır, insanların isimleri çok önemlidir, karakterlerini belirler diyenler haklılıklarını kanıtlamak için örnek arıyorlarsa, Burak Yılmaz’ın soyadı ellerini güçlendiren en büyük örnek olabilir. Maçtan sonra kendisine uzatılan kameralara, “Hollanda'ya 3 gol atmak gurur verici. Öncelikle hocama, sonra da takım arkadaşlarıma teş ...

Yaşasın 8 Mart

Covid geçtiğimiz yıl bu zamanlardan itibaren hepimizin hayatını tepetaklak etti. Pandemi şartlarında bir yılı tamamlarken, kadınlar günü şerefine olaya bir kez daha bizim açımızdan bakmaya ne dersiniz? Bugün ofise gitmem lazım. Aslında dün de gitmem gerekiyordu ama eşimin de işi olduğu için evde kaldım. Sabahın 8’inde oturduğum ve özellikle taht ...

Futbola bakıp hayatı görmek

“Ahlaka dair ne biliyorsam bunu futbola borçluyum. Çünkü top hiçbir zaman beklediğim köşeden gelmedi.”demişti eski kaleci, ünlü yazarAlbert Camus.Futboldan yeni hayat dersleri çıkarmaya hazır mısınız? İnsanlar hayatta birçok konuda birçok gruba ayrılabilir. Ama son dönemde onları, var olana konsantre olanlar ve potansiyele konsantre olanlar olar ...

Soluk mavi nokta

Yeni yılı kutlamaya hazırlanırken olan bitene farklı bakış açısından bakmak için futbolun, hayatın ve uzayın sınırlarını yollayalım mı? Bize hiç öyle gelmese de futbol kuralları olan ve kazananı net bir spor. Süre belli, oyuncular belli, takımlar ve antrenörlerin hangi kurallar çerçevesinde, neler yapabileceği belli. Sürenin bitiminde kimin kaza ...

Futbol öldü

Sanki her şey normal seyrinde devam ediyormuş gibi, sanki bu sene bize yeteri kadar darbe indirmemiş gibi, sanki bir sürü sevdiğimiz hastalanmamış, ölmemiş gibi… Maradona da bizi terk etti, gitti. Oğlum doğduğunda duvarına beş tane futbolcunun posterini asmıştım. Tam anlamıyla poster denemezdi, daha ziyade o zamanlar yeni moda olmaya başlayan ar ...

Covid-19 ve kadınlar

Hayır efendim, Covid-19 en çok 65 yaş üstü insanları etkilemedi. Pandemiden en mustarip kesim tüm dünyada kadınlar. “Çocuk da yaparım kariyer de” cümlemiz salgının ilk ayı içindeyken çöktü. Yerle yeksan oldu. Evlerinde çalışma odası olan şanslı azınlık o odayı tabii ki erkeklere kaptırdı. Onların toplantıları hiç bölünmedi. Kapıları pek çalınmad ...

Yaşlı, daha yaşlı?

Kadın ve spor denince rakamların vahim olduğunu biliyorsunuzdur ama bu kadarını bence siz de tahmin etmiyorsunuz. Yaşlı… Daha yaşlı… Hamile… “Kadın sporcularla ilgili medyada en çok kullanılan kelimeler sizce nedir?” diye sorsam, kadın ve spor konusuna en uzak, en t’lere vurgu yaparak ‘hayattttta-kadın-futbolu-izleyemem’ diyenimizin bile aklına ...

Neden spor izliyoruz?

Geçen yazıda aktif dinlemeden bahsetmiştim, bu defa da aktif izlemeye bakalım mı? Nigün Toker, Socrates dergisinin Eylül sayısına verdiği röportajda Aristoteles’in tragedyalar üzerine yazdıklarından çok etkilendiğini söyleyerek, seyrettiğiniz şeyin yaptığınız şey olmamasının değerinden bahsediyor. “Hayatımda elime raket almadım ama tenise bayılı ...

Dinlemek ve Anlamak

Herkesin bir ağızdan konuştuğu, kimsenin kimseyi anlamadığı bir dönemde, en ihtiyacımız olan şey dinlemek olabilir. Geçen gün uzun zamandır görüşemediğim birkaç arkadaşımla, tabii ki açık havada ve tabii ki sosyal mesafeli, bir araya geldim. Herkes heyecanla sohbet ediyordu. Bir noktada şunu fark ettim ki aslında yaptığımız şey sohbet etmek deği ...

Başka ülkede yaşayamam?

Gündemimiz sürekli yoğun. Kendi meselelerimizi düşünmek ve konuşmaktan başka şeye pek de zaman kalmıyor. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın da dediği gibi “Türkiye, evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak imkânını vermiyor.” “Aaa sen Türk müsün? Hiç Türk’e benzemiyorsun!” cümlesini övgü olarak kabul ettiğim yıllar çok geride kaldı. Bu cüml ...

Kadın beyni

Louann Brizendine’in The New York Times çok satanlar listesindeki kitabı Kadın Beyni’nde erkek ile kadın arasındaki gen farkının yüzde 1 olduğunu, yüzde 99 olarak tamamen aynı olduğumuzu söylüyor. Yüzde 1’in bu kadar önemli olduğunu kim bilebilirdi ki? Bu yazıyı gazete baskıya gitmeden birkaç dakika önce yetiştirdim. Muhtemelen editörüm Semra be ...

Normal

Corona’dan sonra ne olacak senaryolarının neresindesiniz? Normale döneceğiniz günü mü bekliyorsunuz heyecanla. Yoksa spor da dâhil hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağına inananlardan mısınız? Bu hastalığın geldiği gibi bir anda yok olacağına, bir sabah uyanıp eskiye döneceğimize inanan hatırı sayılır bir grup var aramızda. Şu anda sabrediyorlar a ...

Kim olmak istiyorsunuz?

Korona günlerinde her şeye zaman var. Peki siz bu süreçten kim olarak çıkmak istiyorsunuz? Mesafeni koru. Seyahat etme. Sağlığına çok dikkat et. Evde pişir. Bağışıklığını yükselt. Vitamin al. Vitamin alma. Metabolizmanı bozma. Sağlıklı kal. Sokağa çık. Yürüyüş yap. Sokağa çıkma. Evde spor yap. Öksürme. Hapşırma. Sert yüzeylerden bulaşmaz. Bulaşı ...

Spor medyasında kadın olmak

Hayatta en çok çalıştığım gün yaklaşıyor: 8 Mart. Spor yazarlığı ve yorumculuğuna başladığımdan bu yana, ki artık baya zaman oldu, senenin en çok arandığım, panele davet edildiğim, röportaj verdiğim günü hiç değişmedi: Dünya Kadınlar Günü. Aslında uzunca zaman, oldukça sıkıcıydı benim röportajlar. Aynı sorulara, aynı cevapları verdim durdum sene ...

Ne yapmalı, ne yapmamalı?

Gitmek mi zor, kalmak mı zamanlarında hangisi doğru… Cevap yine sporda saklı…Çığ dünyanın her yerinde düşebiliyor. Çığ altında kalanları kurtarmaya giden insanların çığ altında kalması bize özgü. Uçak kazası, dünyanın her yerinde olabiliyor. Uçak kazası geçirenleri kurtarmaya giden ambulansın trafiğe takılması ya da uçak kazası geçirenleri kurtarma ...

Hayat fena halde futbola benzer

Futbolda ve hayatta, top ayağına geldiğinde yapabileceğinüç şey var… Bundan birkaç yıl önce, birkaç derken en az 10 filan, sporun farklı alanlarından bir avuç insan bir araya gelmiştik. Ben spor yazarıydım, hakem vardı, antrenör vardı, bilgisayar mühendisi vardı, bir şirket sahibi, bir de spor alanında deneyimli bir yöneticimiz vardı. Bir kişi h ...

ARŞİV