Behçet Necatigil’in “Evler” şiiri şöyle başlar : İnsanlar yüzyıllar yılı evler yaptılar. / İrili ufaklı, birbirinden farklı, / Ahşap evler, kâgir evler yaptılar. / Doğup ölenleri oldu, gelip gidenleri oldu, / Evlerin içi devir devir değişti / Evlerin dışı pencere, duvar.
İnsanlar Kadıköy’de farklı dönemlerde irili ufaklı birbirinden farklı, bahçesinde çiçekleri ve ağaçlarıyla ahşap köşk ve konaklar; denize, adalara uzanan manzarasıyla az katlı kâgir evler yaptılar. Devir değişti, Kadıköy değişti. Bu evlerde yaşayanlar değişti. Evlerin içi değişti sonra tamamıyla evler değişti.
Şirketi Hayriye’nin kurulup vapur seferlerinin başlaması, daha sonra Haydarpaşa-Gebze demiryolunun faaliyete geçmesiyle Kadıköy’de Kızıltoprak-Bostancı hattı gözde sayfiye yerlerinden biri olmuş, II. Abdülhamit dönemi paşaları ve ileri gelen devlet adamlarınca rağbet görmeye başlayarak yüzlerce köşkle dolmuştu. Bağlar, bahçeler içine çoğu zaman çok katlı inşa edilen bu ahşap köşkler, çevresinin doğal güzelliğiyle de bir bütünlük oluşturuyorlardı. Elektrik ve şebeke suyunun tüm bölgeye ulaşması, asfalt yolların açılması ve İstanbul’a ulaşımın daha sık ve düzenli vapur seferleriyle yapılmaya başlanmasıyla, Kadıköy’ün semtleri ve dolayısıyla köşkler sayfiye olmaktan çıkıp kalıcı bir yerleşim alanına dönüşmeye başlamışlardı. Bu köşklerden günümüze ulaşabilenlerin sayısı çok çok az ve hiç birinin içinde o yılların köşk hayatı yaşanmadığı gibi ne bahçe düzenlemeleri eskisi gibi olabiliyor ne de çevrelerinde uyum sağlayabilecekleri, iç içe olabilecekleri bir doğa yok.
Günümüze ulaşamayan köşklerin mimari yapılarını, bahçe düzenlemelerini ve köşk hayatının nasıl olduğunu, hikayeleri Kadıköy’de, Kadıköy’ün sayfiyelerinde geçen edebiyatımızın güzel eserlerinde görmek mümkün. Bir kısmı yanan, bir kısmı Cumhuriyet sonrası mali sıkıntılara düşen Saray eşrafının borçlarına karşılık elinden çıkarmak zorunda kaldığı, bir kısmı varislerinin bakım masraflarını karşılamakta zorlandığı ve yıktırıp yerine apartman yapılmasına izin vermek zorunda kaldığı köşkler bu eserlerde bize o yılların Kadıköy’ü ve köşk hayatı hakkında birçok fikir verir.
YOK OLAN KÖŞKLER EDEBİYATTA
Kızıltoprak – Bostancı hattının henüz sadece sayfiye olarak kullanıldığı yıllarda sonbaharın gelişi hem yaza hem Kadıköy’e vedadır. Güzide Sabri, 1905 yılında yazdığı romanı “Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi”nde şöyle der: “Artık sonbahar gelmişti. Her tarafta yaza hazin bir veda havası esiyordu...Erenköy’ün bütün köşklerinde şehre taşınma hazırlıkları var.”
Füruzan’ın “Sevda Dolu Bir Yaz” romanındaki hüzünlü cümleyse şudur: “Köşkün satılacağını, kendisinin de oğlunun yanına gideceğini açıkladı bize. Ben yine ağlamaya başlamaz mıyım? Utanılacak şey... O gün Güllü Köşk’ten çıkınca, Kozyatağı’nı, Erenköy’ü yaşlı gözlerle yürüdüm tren istasyonuna kadar.”
ERENKÖY VE KÖŞK
Erenköy ve köşkün bize anlatıldığı cümleyse şöyledir: “Adalar yönünden mimoza kokuları eserdi. Köşkün orta kat balkonunun kapıları yavaşça çekilince, ben de oturmaktan yorulmuş bacaklarımla fırlar, koşmaya başlardım. Ne çok severdim dört yatak odasının çevrelediği sofayı, kapıları açıldığında bahçeyle birleştiriveren, enine uzayan o balkonu. Çamlara, göğe, sıcaktan uçup gitmiş göğe karışmış denize, oradan bir yürüsem varabilirdim sanırdım.”
Falih Rıfkı Atay’ın 1932 yılında basılan “Roman” adlı eserinde de bir tellalin ağzından o yılların Erenköy’ü ve bir köşkü hakkında fikir ediniyoruz: “Buyurunuz, dedi; vezirlerden Hüseyin Paşa’nın köşkü. Daha yeni boyattılar. Yirmi üç odalı köşk. İki selamlık. Ayrı ayrı kiraya verebilirsiniz. Bir koca bostan. Yanınızdaki komşu daha geçen sene beş yüz liralık meyve ve zerzevat sattı. Beş dönüm bağ, bir kütük üç okka kadar üzüm verebilir. Bilmem ama en iyi şarap da bu üzümden olurmuş. Bütün bahçeye su borusu döşenmiştir. İsterseniz kendi kuyunuzun suyu, isterseniz terkos..”
Fatma Aliye, 1898 yılında yazdığı Refet romanında bize bir Göztepe köşkünün bahçe düzenlemesi hakkında fikir verir: “Nihayet araba köşkün bahçesi kapısından içeri girdi. İki tarafı akasya ve salkım, türlü türlü gül ağaçları, sarı ve beyaz güllerin çardakları arasından geçen bir geniş şoseden köşke varmak için hayli gitmek gerekiyordu. Yan taraftaki çimenliklerde suni göller, adacıklar ve o adacıklar üzerindeki güzel çiçekler, bodur çiçek ağaçları kendi adalarına pek yakışıyorlardı.”
GÖZTEPE’DE KÖŞK MANZARASI
XX. yüzyıl başındaki Göztepe ve bir köşkün manzarası hakkında Halide Nusret Zorlutuna’nın “Aydınlık Kapı” romanından bilgi alabiliriz: “Bahçesi büyüktü ve her türlü meyve ağaçlarıyla doluydu. Çardağın üstündeki odanın pencerelerinden, kendi bahçelerinin ötesindeki buğday tarlası; bu tarlanın tükendiği yerde ezeli Bağdat Caddesi, onun arkasında Muhacir Mahallesi denilen fakir mallecik ve daha ötede, ta adalara kadar, masmavi, pırıl pırıl Marmara Denizi görünürdü.”
Mehmet Rauf’un 1926 yılında Cumhuriyet Gazetesi’nde tefrika edilmeye başlanan “Harabeler” romanı, Çiftehavuzlar’da kiralık ilanı verilen bir köşkün tasviriyle başlar: “İki tarafı muntazam ve müşekkel (biçimli) budanmış ağaçlarla muhat (çevrili) bir yol, az ileride menekşe gülleri, salkımlar ve Japon sarmaşıklarıyla sıkı bir derağuş (kucaklaşma) içinde altına koyu bir gölge serpen bir çardakla karşılanıyor ve iki taraf-ı bahçe muntazam ve müzehher (çiçekli) tarhlar (çiçeklik), öbek öbek ve cins cins çamlarla müzeyyen görünüyor, imtidât ediyordu... Köşk, Beylerbeyi Sarayı’nın küçük modelde aynı, iki katlı, mutena bir mimari eseriydi. Ortada terasın sevkettiği iki tarafı geniş camlı, yüksek pencerelerle muhat, büyük kapıdan vasi bir orta salona, bir antre hole giriyordunuz... Bu hole sağdan soldan dört kapı açılmıştı... Beni aldıkları salon muazzam aynasıyla, zarif masasıyla koltukları, kanepeleri ve bütün levazımıyla XVI. Lui üslubunda mefruşatla döşenmiş ve yerde insanın topuklarını derağuş eden zengin bir halı ile pencereleriyse ipekli mükellef perdelerle tezyin edilmişti..”
Melih Cevdet Anday’ın “Aylaklar” romanı, II. Abdülhamit’in eczacıbaşılarından Şükrü Paşa’nın Erenköy’de yaptırdığı konakta geçer ve konağın yok oluşuna şahitlik ederiz: “İçinden insanları ve eşyaları alınmış ev canı çıkmış bir insana benziyor. Gerçekten de köşkün pencere boşlukları, açık kalmış ölü gözleri gibi bilinmiyen bir yöne bakıyorlardı. Yıkıcılardan biri bana gülerek: “Al beyim, hiç düşünme” dedi. “Kışlık tahta. Çatır çatır yanar.”
Peyami Safa’nın 1925 yılında basılan romanı “Canan”da, sahiplerinin mali sıkıntıya düşüp bakımını yapamadıkları ve birgün yıkılacak olan evleri vardır: “Araba güzel yollardan geçiyor. Bedia buralarını çok sever, buraları Kadıköyü’nün sımsıkı şehir hayatından uzak, tenha ama yine medeni yerleridir. Güneşli, az insanlı, tozlu bir yol. Küçük büyük bahçeler içinde zarif binalar. Bazılarında belli ki saltanat sürülmüş: Bahçede uşaklar için ayrı daireler, araba ahırları, şimdi harabolmuş tarhlar (çiçeklikler), emekle yetiştirilmiş ağaçlar...”
Eski İstanbul ve evleri hakkında bize çokça bilgi veren Ahmet Semih Mümtaz, 1947 yılında Akşam gazetesindeki bir yazısında XX. yüzyıl başı Suadiyesi ve semtin bir köşkünden söz eder: “Bir aile dostumuzdan (X) beyin Suadiye taraflarında bir köşkü vardı. Kara tarafından bahçesine girer girmez iki sıralı yemiş ağaçları, ilerilerinde çam ağaçları, gerilerinde çilek tarlaları ve bostanlar; biraz sahile ve selamlık köşküne ilerledikçe mükemmel ve asırlık çam ağaçları, üzerinde adamakıllı bir kameriye; selamlık dairesinin misafir odalarından sonra (...) köşkü ismi verilen kabul dairesi ve önündeki çınar ağacının altında geniş bir set, kanepeler, masalar, büyük şemsiyeler vardı. Önünde rıhtım ve deniz hamamları gözükürdü. Bu kocaman bahçede iki de artezyen kuyusu yaptırılmıştı. Misafir odaları müteadditti...”
1930’LARDA SATIŞLAR BAŞLADI
1930’lardan itibaren büyük bahçeleri ayrı, evlerin kendileri ayrı bakım isteyen ahşap köşkler ekonomik zorluklar nedeniyle aileler ya da köşk sahiplerinin varisleri tarafından idare edilemez hale gelince satış ilanları artmaya başlamıştır. O dönemlerin satış ilanı örneklerinden bazıları şöyledir:
“Erenköyünde, Ethem Efendi Caddesi üzerinde fevkalade muazzam çam ve envai ağaçlar bulunan, bir çok küçük parçalara ayrılabilecek şekilde içinde güzel bir köşkü olan yirmi yedi dönüm arazi satılıktır.”
“Suadiye’de asfaltın deniz cihetinde iki dönüm çamlıklı bahçesi olan on iki odalı ve su, elektrik ve havagazını muhtevi köşk satılıktır.”
“Feneryolu İstasyonu’na iki dakika mesafede Yaverağa Sokağı’nda otuz yedi numaralı Cemal Molla’nın çam ağaçlı ve konforlu ve dairelere taksime elverişli on bir odalı köşkü satılıktır.”
“Kalamış’ta bir cephesi Bağdat Caddesi’nde diğeri Kalamış Caddesi’nde üç buçuk dönüm bahçe içinde her türlü konforu haiz ve bütün nakil vasıtalarının ortasında on iki odalı köşk satılıktır.”
“Esbak Ziraat Bankası umumi müdürü Şevket Bey’in Caddebostanı’nda kain köşkü satılıktır. Üç tarafı duvarla ve bir tarafı denizle çevrilmiş olan mezkur köşkün her bir parçası sekiz dönüm miktarında olmak üzere sokaktan denize kadar üç parçaya ifraz edilmiştir. Mezkur köşk ve arazisi İstanbul’un en güzel mevkiinde ve vapur iskelesine pek yakın bir mahaldedir.”
Aynı dönemlerde Emekli Sandığı’na borcu nedeniyle icradan satışı yapılan bir çok köşk ve açık artırmayla satılan ev eşyaları da vardır. Bu açık artırmalardan biri 1937 yılında Erenköy’de Çiçekçi Bay Hasan Köşkü olarak bilinen köşkten çıkan eşyalardır ve bize dönemin köşklerinde kullanılan zengin eşyalar hakkında bir fikir verir: Viyana mamulatı akaju ve etrafları bronzlu bir divan kanape, dört koltuk, altı sandalye, bir vitrin, bir jardinyer, iki orta masası, iki sigara sehpası ve iki kolondan mürekkep fevkalade temiz halde on dokuz parça salon takımı ve ayrıca aynı kumaştan üç pencere perde ve tülleri, masif İngiliz usulü büfe, dresuvar, masa ve on iki sandalyeden mürekkep yemek oda takımı, gardrop, tuvalet ve komodinden ibaret yedi parça kübik yatak oda takımı, hakiki İngiliz mamulatı ve emsalsiz vaşet üç parça deri takımı, bir yazıhanei bir koltuk ve orta boyda kütüphaneli yazıhane oda takımı. XV. Lui kristal raflı ve aynalı ceviz vitrin, ayrıca gayet zarif lake vitrin, oymalı masif maundan çok kıymetli orta masası. Masif pelesenk Hindistan mamulatı orta masası. Maun kaplama Viyana çay masası. Kübik portmanto. Tonet paravan, Altı parçadan ibaret oda takımı, somyeli iki kişilik bronz karyola. Yüz parçadan ibaret Viyana yapısı tabak takımı ve on beş parça çay takımı. Tanınmış Türk ve birkaç ecnebi ressamın imzalı tabloları. Hakiki kristal ve Bohem iki sürahi ve on iki bardaktan ibaret su takımı, elliden fazla ve bazı parçaları aşağıda yazılı Beykoz, Bohem, kristal ve kübik çok kıymetli biblolar, şekerlik, gülabdan, vazolar, yemişlikler, şampanya, rakı ve kakao takımları. Hint işi ve nakışlı tütün kutusu. İstanbul işi iki takım leğen ibrik. Anadolu ve İran halı ve seccadeleri.
Müfid Ekdal’ın aktardığına göre sadece Feneryolu mahallesinde kendisinin tespit ettiği XX. yüzyıl başlarından yirmi adet köşk vardır. Tüm Kadıköy’de parsellenip satılan ve yerlerine apartman yapılan köşkler ve onların bahçeleriyle birlikte, envai çeşit meyve ağaçları ve ıhlamur kokuları da Kadıköy’e veda etmiş oldu.
Bir dönem çayırı, gazino ve kahvehaneleriyle, tiyatrosu ve sinemasıyla, 1898 yılında eğitim hayatına başlayan Kuşdili Rüşdiyesiyle, Kadıköy sosyal hayatının merkezlerinden biri olan Kuşdili olarak adlandırılan bölge günümüzde unutulan ve neredeyse kullanılmayan ismiyle tarih sayfalarındaki yerini almıştır. Hasanpaşa’daki yeni yerinden önce Salı Paz ...
Mimar Alexandre Vallaury ve Raimondo d'Aronco'nun oryantalist üslupta inşa ettiği Haydarpaşa Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şahane binası 6 Kasım 1903 yılında törenle açılmıştı. 80 bin metrekarelik arsa üzerinde inşa edilen binanın dört kenarı koridorlarla çevrili dikdörtgen bir iç avlusu ile 54 bin metrekarelik bir inşaat alanı vardır. 26 Eylül ...
II. Abdülhamid’in Maliye Nazırı Ahmet Reşat Paşa ve damadı Düyun-u Umumiye komiseri Said Bey tarafından Reşat Paşa’nın genç yaşta ölen kızı Suad Hanım adına, demir yolunun hemen kenarına 1907 yılında yaptırılan cami, bu tarihten itibaren semtin ismini belirler. Böylece TCDD 1. Bölge Müdürlüğü kayıtlarına göre 1910 yılında yapılan ve 2004 yılında, y ...
1 Ekim 1934’te Üsküdar-Kadıköy Halk Tramvayları Şirketi’nin Bostancı hattı işletmeye açılmıştı. Kadıköy-Bostancı hattında, şirketin Avrupa’dan getirttiği yeni arabalar sefere konulmuştu. Bu hatta hizmet veren otobüsler seferden alınarak, arabalı vapurla İstanbul tarafına gönderilmişti. Kadıköy’den Bostancı’ya her yedi dakikada bir tramvay hareket e ...
Türkiye’nin ikinci, İstanbul’un en büyük yat limanına sahip Kalamış uzunca bir süredir ne yazık ki şiirlere, şarkılara, resimlere konu olan güzellikleriyle değil yeni yat limanı projesiyle birlikte değiştirilen imar planıyla gündemde yer alıyor. Kadıköy ve Kadıköylü’nün yararına olmayacak, Kadıköy’ün tarihi ve doğal güzelliklerini bir kat daha öldü ...
Tarihte Kadıköy için dönüm noktası olacak önemde iki yenilik eylül ayında gerçekleşmişti: 10 Eylül 1930'da 63000 nüfuslu Kadıköy, Kayışdağı suyuna kavuşmuştu. Süreyya (İlmen) Paşa'nın başlattığı çalışmalar sonuçlanmış, yapımları biten su depoları ve dört çeşmenin (Altıyol, Yeldeğirmeni, Hasanpaşa, İkbaliye) açılışı vali Muhittin Üstündağ tarafından ...
Moda Vapur İskelesi Mimar Vedat Tek tarafından tasarlanan Moda İskelesi, güney cephesinde bulunan kitabesindeki 1335 tarihinden ötürü 1916 ve 1919 yılları arasına tarihlenir. Dört cephesi birbirinden farklı süslemelere sahip dikdörtgen yapının üst katı ilk yapıldığında açık bir teras olup günümüzden farklıydı. 1937 yılında şiddetli bir lodos ...
Sadece Kadıköy’ün değil tüm İstanbul’un en görkemli ve özel yapılarından biri olan Haydarpaşa Gar binasının inşası çalışmalarına iki Alman mühendis tarafından 1899 yılında başlanmıştı. İtalyan ve Türk taş ustalarının çalıştığı binanın yapımı için, önce denize bin yedi yüz adet kazık çakılarak bir dolgu alanı oluşturulmuştu. Kadıköy tarihinde ve sos ...
CADDEBOSTAN PLAJI Tenha, tekinsiz, hırsız ve eşkiyanın gezdiği bir yer olarak Cadıbostanı ismiyle anılan bölge, sayfiye geleneğiyle birlikte paşaların köşklerinin görülmeye başlamasıyla Caddebostanı’na dönüşmüştü. Sonraki yıllarda plajı, bahçeleri ve gazinolaraıyla Kadıköy’ün önemli eğlence merkezlerinden biri olan Caddebostan, bu eğlence v ...
1936 yılında İstanbul Eğitim Müdürlüğü tarafından öğrenciler ve öğretmenler için yaz tatil kampı uygulaması başlatılmıştı. Temmuz ayında başlayan kamplar ağustos sonuna kadar devam ediyordu. İlk yıllarda bu kamplardan ikisi, Kızıltoprak ve Erenköy olmak üzere Kadıköy’deydi. 1936 yılında 1 Temmuz’da başlatılan kamp, sonraki yıllarda da temmuz ay ...
YOĞURTÇU PARKI “Garip” akımının kurucularından şair ve yazar Melih Cevdet Anday, Yoğurtçu Parkı’nı şöyle anlatır bize : Yoğurtçu Parkı, ben ilkokuldayken yapıldı. Orası dere kenarı, bataklık bir yerdi. Sonra ağaçlar dikildi. Şimdi birer dev gibi olmuş ağaçlar. O ağaçlar ki, boyları benden büyük ama, yaşları benden küçüktür. Kardeşim sayılır onl ...
Erenköy Sanatoryumu, İstanbul Verem Mücadelesi Cemiyeti ve Kızılay tarafından Feshane Nazırı Muhittin Paşa’nın köşkü ve çevresindeki arazi satın alınarak kurulmuş, 3 Haziran 1932'de yapılan törenle açılmıştı. Sanatoryum, 1976 yılında, tüm arazisi ve yapılarıyla birlikte Sosyal Sigortalar Kurumu’na devredilmiş ve SSK Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıklar ...
Sermet Muhtar Alus 1939 yılında Akşam Gazetesi’nde şöyle yazar : “Otuz beş yıl evvel Kadıköyü’nün kumluğu daha doldurulmamış ve ortada yok. Deniz şimdiki Belediye Dairesi’nin çok gerisinde, kısa duvarlı evlerin önünde şıpır şıpır... O vakit ki iskele, İskele Camisi’nin hizasında, üstünde salaş bir gazinosu bulunan uzun ahşap bir alametti...” Kadıkö ...
1892 yılında tamamlandığında Eskişehir ve Ankara'ya kadar uzanarak Anadolu Demiryolları adını alacak olan Haydarpaşa-İzmit Demiryolu hattı 3 Mayıs 1873'te törenle açılmıştı. Kadıköy’de yerleşik nüfusun artması üzerine 20 Mayıs 1936'da Söğütlüçeşme tren istasyonu açılmış ve trenler Haydarpaşa - Kızıltoprak arasında Söğütlüçeşme İstasyonu'nda ...
İstanbul Verem Mücadelesi Derneği tarafından kurulan Erenköy Sanatoryumu 3 Haziran 1932’de resmi açılışını yapmıştı. Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin yardımlarıyla Feshane Nazırı Muhittin Paşanın Erenköy’deki köşkü ve çevresindeki çamlık araziler satın alınarak sanatoryum yerleşkesi oluşturulmuştu. Arazide bulunan iki ahşap köşk hastalara yataklı olarak ...
Kadıköy Halkevi, Kadıköylülerin bağışladığı 6 bin lirayla Bahariye Gül sokakta kiralanan bir konakta 1935’te kurulmuştu. Halkevi'nin ilk reisliğini 1937 yılına kadar, ebedi istirahatgahı Sahrayıcedit Mezarlığı olan ressam, yazar, sanat tarihçi Celal Esad Arseven yapmıştı. İstanbul’un en faal halkevlerinden biri olan Kadıköy Halkevi’ne bu konak yete ...
Padişah III.Mustafa 1761 yılında, günümüzde İskele Cami adıyla anılan Kadıköy sahilindeki camiyi yaptırmıştır. Padişahın sadrazamlarından Moldovancı Ali Paşa’nın mührünü taşıyan Mühürdar Ahmet Efendi de yine Kadıköy’de camiye uzak olmayan bir bölgeyi seçmiş ve burayı bağlarla donatıp kendine de bir köşk yaptırmıştır. Burası önceleri Mühürdar’ı ...
Kadıköy’e ilk vapur seferi Fevaid-i Osmaniye idaresi tarafından 1846’da yapılmış, düzenli seferler 1857'de başlamıştı. Vapurlar ve vapur iskeleleri zamanla Kadıköylüler için, dostlarla tanıdıklarla vakit geçirilip sohbet imkanı bulunan bir ev salonuna, yazar çizer takımından insanları görebilme imkanı sağlayan bir mekana, sabahları ve gün sonu ...
Tanrıça Hera’ya adanmış bir tapınağın bulunduğu burundaki kayalıklarda Bizans döneminde bir fener olup buraya Fanaraki ismini verdiği düşünülmektedir. 1562 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın fermanıyla yaptırılan deniz feneri, Fener Bahçesi olarak anılan semte de adını vermiştir. 1857 yılında Fenerler İdaresi tarafından yaptırılan 20 metre yüksekliğ ...
Kadıköy’e yaptığı önemli hizmetleriyle anılan, ismi adeta Kadıköy’le bütünleşen Süreyya Paşa 1955 yılının 6 Şubat günü hayata veda etmişti. Osmanlı’nın son seraskeri Rıza Paşa’nın üç oğlundan biri olan ve Cumhuriyet sonrası İlmen soyadını alan Süreyya Paşa’nın cenazesi 8 Şubat sabahı Moda’daki evinden alınmış, omuzlar üzerinde ve merasimle Süreyya ...
Kadıköy’de denizden doldurularak elde edilen büyük meydana inşa edilen ilk yapılardan biri günümüzde Eski İskele ya da Beşiktaş İskelesi adıyla anılan iskele binasıdır. Kadıköy’den İstanbul’a ulaşımın sadece deniz yoluyla sağlandığı o yıllarda modern bir iskele binası adeta Kadıköy’ün çehresini değiştirmişti. İki katlı yapının kitabesinden 1926 yıl ...
1940 yılının Ocak ayı tüm yurtta olduğu gibi Kadıköy’de de büyük bir seferberlik ve dayanışma içinde geçiyordu. Tarihimizin en büyük depremlerinden olan 27 Aralık 1939 Erzincan depremi sonrası başlatılan yardım seferberliğine, Kadıköy tüm imkanlarıyla dahil olmuştu. İstanbul’a trenlerle gelen depremzedelerin ilk durağı Haydarpaşa Garı oluyor ve ...
Eskilerin Rumî takvime göre Kara Kış olarak adlandırdığı otuz günlük döneme 14 Aralık’ta girmiştik. Bugün itibarıyla kırk gün sürecek Erbain’e de girmiş bulunuyoruz. Çok daha şiddetli soğukların yaşandığı ve aşırı kar yağışı yüzünden Kadıköylülerin gıda ve yakacak tedariğinde sıkıntılar yaşadığı günlerde, bugün aklımıza dahi gelmeyecek bir diğer so ...
Kadıköy, edebiyatımızda önemli yere sahip ilçelerimizin başında geliyor. Kadıköy ve mahalleleri, gerek Kadıköylü veya Kadıköy’de yaşamayı tercih eden yazar ve şairleriyle gerekse Kadıköy’de geçen ya da içinde Kadıköy’e de yer verilen roman ve hikayeleriyle Osmanlı’nın son dönemlerinden itibaren çok önemli bir mekan olmuştur. Tüm isimleri anmaya, Ka ...
1. Grup Korunması Gerekli Kültür Varlığı” olarak tescili bulunan ve hizmet vermeye başladığı 1908 yılından bu yana birçok badireler atlatıp onarımlar geçiren Haydarpaşa Garı, sadece Kadıköy’ün değil, tüm İstanbul’un en önemli mimari yapılarından biri. Son olarak 2010 yılının Kasım ayında çatısından başlayan yangınla büyük zarar gören gar binasında, ...
Beşir Ayvazoğlu, Altın Kapı isimli kitabında şöyle der: Aslında ‘Altın Kapı’ sözü Yahya Kemal’e aittir. Büyük şair, bir gün Kadıköy’de bir dost evinde Tanburi Cemil Bey’i dinlemiş; o günki izlenimlerini Cemil Bey’in oğlu Mesut Cemil’e anlattıktan sonra söylediği şu cümle, eski musikimizin kültürümüz açısından ne kadar önemli olduğunu çok iyi anlatı ...
Kadıköy’ün tarihie eski fotoğraflar üzerinden yaptığımız yolculuğa karikatürlerle devam… Basın tarihimizde karikatürler hep önemli bir yer tutmuş ve çoğu zaman hiciv yoluyla bize dönemin güncel konuları ve sorunları hakkında bilgiler vermişti. Kadıköy tramvaylarının sayıca yetersiz olması, 1936 yılında yenisi yapılıp değiştirilene kadar Kö ...
“Ahmed Rasim, her iki kelimenin en kuvvetli manası ile büyük bir artist, büyük bir muharrirdir. Renkli tasvirleri, en küçük ve uçucu bir hareketi tesbit eden enstantane klişeleri, orijinal üslubu; ve tipik bir İstanbul çocuğunun kıvrak zekası, ince zevkleri ve pürüzsüz, şakrak dili ile, yaşadığı devri unutulmaktan kurtaran ölmez adamlardan biridir. ...
880 yılında Üsküdar’da doğan Doktor Mahmut Ata Bayata, 28 Eylül 1967’de Kadıköy’de vefat eder ve cenazesi 29 Eylül Cuma günü öne eski köşkünün önüne getirilerek bir tören yapılır sonra Osmanağa Camiin’den kaldırılır. Askeri Tıp Mektebi’nden birincilik derecesiyle mezun olan Kadıköy’ün ünlü kadın doğum uzmanı, uzun süre Bahariye’de değişik a ...
"Artık Eylül girdi. Güneşin ışığı turunculaşmaya, yaprakların çöpleri, usâreleri azalarak kuruyup inceleşmeye, hatta tek tük düşmeye başladı. Bahçede narların, incirlerin kabukları çatlıyor. Meltemler de sustu artık, o aksi meltemler. Bütün yaz Moda koyunu, Fener açıklarını karıştırıp deşen azgın rüzgar... Şimdi tam denize girilecek zamandır. Sular ...
Sultan Abdülaziz’in Beylerbeyi Sarayı’nın bahçesini süslemek için sipariş ettiği yirmi dört hayvan heykelinden biri olan “Dövüşen (Tokuşan) Boğa” Fransız heykeltıraş Pierre Louis Rouillard’ın atölyesinde yapılmıştır. Heykelin kaidesinde Rouillard’ın atölyesinde çalışan heykeltıraş Isidore Jules Bonheur’ün imzası ve 1864 tarihi bulunur. “Dövüşen ...
Kadıköy’de doğmuş Kadıköy’de büyümüş biri olarak ailemin, akrabalarımın, yakınlarımın bana anlattığı 30’lu, 40’lı, 50’li, 60’lı yılların Kadıköy’ünü yazdım, iyi okumalar… “Akşamları bahçedeki masamızda yenilen yemekten hemen sonra, yaz mevsimine özel cam kenarında bir zigonun üstüne yerleştirilmiş radyomuz açılırdı. Akşam sekiz ajansında gen ...
1930 yılında İş Bankası ve Ziraat Bankası’nın uygulamaya başladığı Tasarruf Teşvik İkramiyesi sistemiyle insanlara tasarruflarını bankada değerlendirme alışkanlığı kazandırılmaya başlanmıştı. 1944 yılında kurulan Yapı Kredi Bankası ikramiye sistemine bir yenilik getirmiş, müşterilerin hesaplarındaki her 100 liraya, faizin yanı sıra yıl sonunda bir ...
21 Temmuz gazetemizin bu sayısının yayımlandığı gün. Geçmiş yıllarda, yine bu sene olduğu gibi sıcaklarla boğuşulan 21 Temmuzlarda Kadıköy’de neler yaşanıyor, neler haber oluyormuş, Kadıköylüler neleri konuşuyor ve nelerden şikayet ediyormuş bir bakalım istedim. Kadıköyü’nü Moda’ya bağlayan dönemeçli yollarda, günün bu saatinde kimseler yoktu. B ...
Yandan çarklılar sonrası Kadıköy’e çalışan ilk pervaneli vapurlardan birinin ismi de Kadıköy’dü. Kadıköy Vapuru, Moda ve Burgaz isimleri verilen diğer iki vapurla birlikte Marsilya’da yaptırılmış ve 1912 yılında hizmete girmişti. 1 Mart 1966’da iki Sovyet bandıralı geminin Dolmabahçe önlerinde çarpışması sonucu denize akan petrolün alev almasıyla h ...
Haziran ayının, dolayısıyla yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte şehirde yaşanan hareketlilikten payını en fazla alan yerleşim yerlerinden biri, uzun yıllar boyunca Kadıköy olmuştu. Önceleri mesire alanları, yazlık bahçeler, deniz hamamları ve sayfiye köşkleri Kadıköy’deki yaz hareketliliğinin baş aktörleri olurken, sonraki dönemde plajlar, plaj gazi ...
Pascal Sébah 1823 yılında Istanbul’da doğmuştur. Kardeşi Cosmi Sébah ile 18 Mayıs 1857 tarihinde Beyoğlu’nda “P.Sébah Photographe” isimli ilk fotoğraf stüdyosunu açar. Bunu ilerleyen yıllarda yine Beyoğlu’nda farklı şube ve adresler takip eder. Pascal Sébah 1883’te beyin kanaması geçirip felç olması sonrası 1885’te yakın aile dostları Joaillier ile ...
Fikirtepe sadece Kadıköy’ün değil, tüm İstanbul’un en eski yerleşim yerlerinden biri olarak her şeyden önce tarihi öneme sahip bir mahalledir. Profesör Arif Erzen 1964 yılındaki bir makalesinde şöyle der: “Birinci Dünya Harbi sırasında ve daha sonraları yapılan araştırmalarda Kadıköy ve Pendik prehistorik iskan yerleri tesbit edilmiştir. Özellikle ...
Dimitris Nikolaidis'in çıkardığı Servet gazetesinin ilavesi olarak 27 Mart 1891’den itibaren Ahmed İhsan (Tokgöz) tarafından yayımlanmaya başlanan, daha sonraki tarihlerde başta Edebiyat-ı Cedide topluluğu olmak üzere Fecr-i Atî ve Milli Edebiyat grupları ile Yedi Meşaleciler’in yayın organı olarak 25 Mayıs 1944’e kadar yayın faaliyetini sürd ...
SUADİYE Ünlü Alman film yıldızı Evelin Hold bir dizi konser vermek için İstanbul’a gelir. Kadıköy Hale Sineması’ndaki programına Necip Celal Andel de katılır ve Evelin Hold Türkçe sözlerle Mazi tangosunu okur: “Mazi kalbimde bir yaradır / Bahtım saçlarımdan karadır / Beni zaman zaman ağlatan / İşte bu hazin hatıradır” Ertesi akşam S ...
Fenerbahçe Burnu’nun aksine poyraz rüzgarlarına karşı korunaklı olması sebebiyle henüz Roma devrinde Kalamış Koyu’na bir liman inşa edilmiştir. Evliya Çelebi Seyahatname’sinde Kalamış’ın beyaz kumsalından söz eder. Bu kumsalı oluşturan Kalamış Koyu’nun sığ suları nedeniyle hem eski liman hem Osmanlı döneminde inşa edilen vapur iskelesi sahilden epe ...
Gazetemizin bu haftaki sayısının yayımlandığı tarih olan 31 Mart, aynı zamanda Ahmet İzzet (Furgaç) Paşa’nın 1937 yılında vefat ettiği tarihtir. 1864 yılında Manastır vilayeti Görice sancağına bağlı Nasliç kasabasında doğan müşir (mareşal) Ahmet İzzet Paşa, Kadıköy Moda’da Şair Nefi sokaktaki evinde hayata veda etmişti. 1884 yılında Harp Okulu’ ...
Reşat Ekrem Koçu’nun İstanbul Ansiklopedisi’nde, Fenerbahçe Mahallesi’nin isminin tarih kaynaklarımızda Fener Bağçesi ya da Fenerli Bağçe diye geçtiği ve bu ismin kadimden beri mevcut bir deniz fenerinden geldiği söylenir. Bizans döneminde içinde ateş yakılarak İstanbul’la haberleşmek için kayalıklar üzerine inşa edilen kule, Kanuni Sultan Süle ...
Kadıköy sakinleri hem eski zamanlarda hem günümüzde, yanlış yapılan ya da yapılmayan işleri eleştirme, ilçelerindeki olumsuzlukları yetkili kurumlara şikayet etme konusunda en başta gelen ülke vatandaşlardan olmuştur. Haldun Taner’in 1983 yılındaki bir makalesinde “Kadıköy’ün kuşaklar boyu edebiyatçılar, sanatçılarla yüklü bir birikimi var... B ...
Tıpkı bu kış olduğu gibi 83 yıl önce bu günlerde, Türkiye yine kenetlenmiş, acıları biraz olsun dindirebilmek, yaraları sarabilmek için büyük bir felaketin ardından başladığı yardım seferberliğine devam ediyordu. Büyük Erzincan Depremi’nden yaralı kurtulan yüzlerce ve evsiz kalan binlerce vatandaşın İstanbul’a trenlerle geldikleri yer Haydarpaşa Ga ...
A.Ragıp Akyavaş; aynı zamanda kendi köyü olduğunu söylediği Kadıköy’le ilgili yazılarından birinde, “Vapur iskelesinden çıkınca büyük caddeyi takip ederseniz Altıyolağzı’na varırsınız” der ve “Eski Kadıköylüler buraya Hisarönü derlerdi” diye ilave ederek Altıyol’un eski isimlerinden birini öğrenmemizi sağlar. Başka bir yazısında, farklı bir dönemin ...
En son halini 2006 yılı Nisan ayında alan ve 50 bin 530 oturma kapasitesine sahip Fenerbahçe Stadı, ülkenin en eski spor merkezlerinden biridir. Farklı dönemlerde futbol, kriket, çim hokeyi, atletizm, güreş gibi spor karşılaşmalarının ve milli bayram kutlamalarının merkezi olan stat, Kadıköy tarihinde önemli yer tutar. II. Abdülhamit yıllığı 30 alt ...
Gazeteci ve araştırmacı yazar merhum Ragıp Akyavaş “Köyüme Tahassür (Özlem)” başlığıyla Kadıköy’den bahsettiği yazısında Kadıköy Üsküdar gibi değildi der. “Ahiretten ziyade dünyaya yakındır. Biricik evliyamız Mahmud Baba bile Kuşdili’nin kenarında yatar. Ölülerimiz dahi zevk ü safâdan nasîb alırlar.” Kadıköy’ün Üsküdar gibi olmadığı diğer bir konu ...
IV. yüzyıl sonunda imparatorlar Theodosius ve Arcadius’ın valilik ve danışmanlık görevlerini yapan dönemin güçlü devlet adamı Rafinus’un kendisine bir villa inşa ettirdiği, ayrıca bir liman, manastır ve kilisenin de yapıldığı Caddebostan sahili yüzyıllar sonra tenha, tekinsiz ve hırsız, eşkiyanın gezdiği bir yer olarak Cadıbostanı olarak adlandırıl ...
İsmi Moda’da bir sokağa verilen Osmanlı Devleti son seraskeri Rıza Paşa’nın üç oğlundan biri olan Süreyya Paşa’nın, mimar Kavafyan’a yaptırdığı Süreyya Opera ve Tiyatro binası, 6 Mart 1927’de törenle açılmıştı. Cephesi ve giriş holü Paris Champs Elysées tiyatrosuyla benzerlikler taşıyan ve Kadıköy’ün en güzel yapılarından biri olan doksan beş yıllı ...
Kadıköy’ün bir yerleşim yeri olarak gelişip genişlemesi, Tanzimat Dönemi’nde Saray’a yakın üst düzey yetkililerin ve paşaların buraya ilgi göstermeye başlaması, arsalar alıp köşkler ve konaklar yaptırmasıyla olmuştur. Üç mahallesi, birçok cadde ve sokağı Osmanlı dönemi paşalarının isimlerini taşıyan Kadıköy’e düzenli vapur seferleri 1857 yılında ba ...
Kadıköy Şehremaneti Binası, deniz doldurularak oluşturulan meydana inşa edilen ilk yapılardan biridir. 1912-14 yılları arasında yapılan neo klasik tarzdaki binanın mimarı Yervant Terziyan’dır. 22 Mayıs 1919'da Kadıköy'ün bu meydanında şiddetli yağmur altında toplanan 20 bin kişi, İzmir’in işgalini protesto eden bir miting yapmış, Halide Edip Adıvar ...
1975 yılında Göztepe'deki evinde vefat eden tarihçi yazar Reşat Ekrem Koçu’nun, ilk fasikülü 1944 yılında çıkan ve tamamlanamayan eseri İstanbul Ansiklopedisi’nin 10. cildinde Fenerbahçe maddesi, Fenerbağçe, Fenerbağçesi olarak geçer ve ilk paragrafta şu bilgi verilir: Adını batı ucunda kadimden beri mevcut olan bir deniz fenerine nisbet almışt ...
Kurbağalıdere Kayışdağı’ndan doğup Kalamış koyuna dökülen Kadıköy’ün en uzun ve en eski deresi Kurbağalıdere. Bir dönem gazino, sinema ve çay bahçeleriyle Kadıköy sosyal hayatının vazgeçilmezi olan Yoğurtçu ve Kuşdili gibi çayırlarının kıyılarında dizildiği, Sultan V. Murad’ın köşkünün ve Şehzade Selahattin Efendi’nin hümayun çiftliğinin yanı ba ...
Refik Halit Karay, İstanbul’da sonbaharları yazdığı bir makalesine gazetemizin bu sayısının yayımlandığı tarihle başlar: “Bugün 23 Eylül. Sonbahar başlıyor. İstanbul ancak sonbaharda kendine gelir, kendi rengini, kendi sesini bulur; renkler ve sesler bakımından da duru ve ahenkli olur. Hele meltemlerin yeni kesildiği, lodosların henüz esmediği bir ...
Kadıköy tramvayla 1 Eylül 1934’te tanışmıştı. Üsküdar’dan gelen tramvay, İbrahimağa çayırını takip edip, şimendifer köprüsünün altından geçiyor, Yeldeğirmeni’ne sapıp, Karakolhane Caddesi ve şimdi Kadıköy-Maltepe minibüslerinin güzergahında olan Yavuztürk sokağından Söğütlüçeşme Caddesi’ne iniyor, Altıyol’dan sonra Kadıköy İskelesi’ne ulaşı ...
Padişah III.Mustafa 1761 yılında, günümüzde daha çok İskele Cami adıyla anılan Kadıköy sahilindeki camiyi yaptırmıştır. Padişahın sadrazamlarından Moldovancı Ali Paşa’nın mührünü taşıyan Mühürdar Ahmet Efendi de yine Kadıköy’de camiye uzak olmayan bir bölgeyi seçmiş ve burayı bağlarla donatıp kendine de bir köşk yaptırmıştır. Burası önceleri Mühürd ...
Kadıköy Hal Binası 1986 yılında İstanbul Üniversitesi’ne bağlı Devlet Konservatuarı olarak kullanılmaya başlanan ve 1989 yılından itibaren Şehir Tiyatroları’nın Haldun Taner’in adını verdiği bir sahnesine ev sahipliği yapan bina, 1927 yılında İtalyan mimar Ferrari’ye yaptırılan Türkiye’nin ilk modern hal binasıydı. Binanın, İBB tarafından ...
Kadıköy’de yazlık bahçe ve gazinoların, yazlık sinema ve tiyatroların açılması yaz mevsiminin gelişini müjdelerdi. Sayfiyelere taşınma telaşı ve hareketliliğinin bitmesini takiben yazın tam anlamıyla geldiğini gösterense plajların ve plaj gazinolarının sezonu açmaları olurdu. Bostancı ve Fenerbahçe’ye İstanbul’un ilk ve tek yazlık tramvayları çalış ...
Altıyol Kadıköy’ün Altıyol ağzı günümüzde daha çok Boğa heykeliyle anılır ve bilinir. Oysa yakın zamanda İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı tarafından restorasyonu yapılan bronz heykelin bu meydana gelişi 1987 yılıdır. Nesiller boyu Boğa’nın adıyla anılmayıp sadece Altıyol ağzı olarak adland ...
Bir Kadıköy sakini olan Nazım Hikmet’in Erenköy yılları 1932’de başlar. Piraye’yle evlenme kararı almalarından sonra Piraye ve Nazım’ın aileleri birleşip Erenköy’de Mehmet Ali Paşa köşkünün karşısındaki Mithat Paşa köşkünü tutarlar. Büyük bahçesi, çamlıkları, yemişliği, bağı, sebzeliği, kümesi, ahırı, ayrı bir otlağı bulunan ama yıllar yılı bakımsı ...
SUADİYE PLAJI Haziran ayıyla birlikte İstanbul’da sayfiye ve plaj mevsimi de açılmış olurdu. Kadıköy hem sayfiye hareketliliği hem plajlarıyla yaz mevsiminin en canlı yerlerinden biriydi. Özellikle tatil günlerinde gündüz plajlara, akşam plaj gazinolarındaki eğlencelere gelenler için ek vapur seferleri konur, plaj işletmeleri otobüs seferleri d ...
Bostancı, yüz yıllar boyunca İstanbul şehrine giriş çıkışların kontrol edildiği, hem Roma hem Osmanlı dönemlerinde imparatorluk metropolünün sınırı kabul edilen bir yerleşim yeri olmuştu. Kayışdağı’ndan gelip, Çamaşırcıbaşı Kuloğlu Mustafa Bey’in mülkü olan araziden akıp denize döküldüğü için Çamaşırcı Deresi de denilen Bostancı Deresi İstanbul’un ...
SUADİYE VAPUR İSKELESİ 1910 yılında kurulan Seyri Sefain İşletmesi’nin Köprü İskelesi’nden kalkıp Haydarpaşa, Kadıköy, Moda, Kalamış ve Fenerbahçe’ye giden vapur seferleri vardı. Daha sonraki yıllar Caddebostan, Suadiye, Bostancı ve Maltepe’ye de vapur seferleri başlamıştı. 1929 yılında açılan Suadiye Plajı ve Gazinosu, Kadıköy yakası dış ...
1869 yılından itibaren Üsküdar Sancağı’na bağlı olan Kadıköy, XIX. yüzyılın sonlarında, İstanbul’dan vapur seferlerinin başlaması, farklı mahalle ve sayfiyelerine de demir yoluyla ulaşımın oluşmasıyla, gözde yerleşim yerlerinden biri olmaya başlamıştı. Özellikle Cumhuriyet sonrası altyapı hizmetlerinin gelmesiyle yerleşik nüfus da artmaya başlamışt ...
KADIKÖY HALKEVİ Kadıköy Halkevi, Kadıköylülerin bağışladığı 6 bin lirayla Bahariye Gül sokakta kiralanan konakta 22 Şubat 1935 tarihinde kurulmuş ve törenle açılışı yapılmıştı. Açılış günü Halkevi Orkestrası tarafından bir konser verilmiş ve altmış kişilik koro heyeti de konsere eşlik etmişti. Halkevinin ilk başkanı Celal Esat Arseven bu görevi ...
AYRILIK ÇEŞMESİ Günümüzde Ayrılık Çeşmesi dendiğinde genellikle akıllara ilk gelen, raylı sistemlerimizden Marmaray ve Metro’nun Kadıköy’deki önemli bir aktarma durağı oluyor. Ayrılık Çeşmesi, hem bu durağa yakın mesafede oturan Kadıköylülerin, hem bir araçtan diğerine aktarma yapmak isteyenlerin, hem de aynı yerde bulunan büyük alış veriş merke ...
Haydarpaşa sahilinin doldurulup gar binasının yapılması gibi, günümüzde Kadıköy Meydanı olarak adlandırılan bir dönemin kumluğu da XX. yüzyıl başında doldurulmaya başlanmıştı. Kadıköy Şehremaneti (belediye) binası ve hemen arkasındaki maliye binası, vapur iskelesi ve hal binası denizden doldurulan alana yapılan yapılardı. Meydana bir park düzenleme ...
Fenerbahçe Mahallesi ve Kalamış semti geçtiğimiz ay, iptal edilen yat limanı ihalesiyle ülke gündemine gelmişti. Hem ihale öncesi hem sonuçlanmış ihalenin iptal kararı sonrası duyarlı Kadıköylüler ve Belediye Başkanlığı sürecin takipçisi olmuşlardı. Kadıköy hem kurumları hem sivil insiyatifiyle, Kalamış Yat Limanıyla ilgili soru ve taleplerine hale ...
Köprü'ye bitişik Kadıköy İskelesi çok eskimiş olduğundan 1936 yılında Akay İdaresi’nce dört demirli bir şamandıraya bağlı, terası gazinolu, salonu kaloriferli, tuvaletli, memurlar ve emanet odası olan 290 bin liraya mal olan yeni iskele yaptırılır. Belediye Yollar ve Köprüler Şube Müdürlüğü mühendislerinin inşa ettiği iskele binası 1960 yılında yen ...
Kış mevsimi zahmetlidir. Geleceği gün yaklaştıkça bir eksiğimiz var mı diye düşündürtüp, telaşlanmamıza neden olan ağırlaması zor bir misafir gibidir. Eski zamanlarda yaz mevsimine hazırlıksız yakalanmak diye bir şey yoktu. Herkes boş zamanınca ve bütçesi elverdiğince bu mevsimin nimetlerinden yararlanırdı. Yazlık gazinolar, bahçeler, sinemalar ve ...
Kadıköy’ün Primadonnası Suzan Lütfullah Sururi İçinde bulunduğumuz hafta sanat dünyamızın ilklerinden biri olan, ülkemizin en güzel kültür sanat binalarından biri olan Süreyya Sineması fuayesinde büstü bulunan, cumhuriyet dönemi öncü kadınlarından Suzan Lütfullah’ın anıldığı haftaydı. İlk Müslüman profesyonel primadonnamız Suzan Hanım, 11 Oc ...
Bahariye, yüz yıl boyunca hem Kadıköy’ün eğlence hayatının merkezlerinden biri hem de birçok hekimin ve sanatçının orada mesken tutmasıyla, bedene ve ruha şifa veren bir semt olmuştu. Altıyol ağzına açılan altı yoldan biri olan Bahariye Caddesi, tramvayların Kadıköy’e gelmesiyle birlikte Moda’ya ulaşımın ana güzergâhı haline gelmişti. Tramvay önces ...
İstanbul tarihinde sosyal hayat ve eğlence denildiğinde, kamusal alan olarak bir döneme damgasını vurmuş çayırlar ve mesireler şüphesiz en başta gelir. Belli mevsim ve tatil günlerinde günümüz diliylekent hayatından kaçışmekanları olan çayırlar çok daha önceleri basit ama bir o kadar da hayati bir ihtiyacı karşılayan alanlardı. Devlet hazinesine ai ...
Evliya Çelebi seyahatnamesinde şöyle der:“Sultan, Bağdat’ı yedi bin mühendisiyle öyle sağlam ve müstahkem etti ki Bağdat, Bağdat olalı bu imaret ve abadanlığı ilk defa görmüştür.”Bağdat bir dönemler Osmanlı Devleti’nin en önemli vilayetlerinden biri olup, Dicle nehri kenarında, ticaret yolları üzerinde, stratejik konumu çok önemli bir bölgede kurul ...
Mithat Cemal Kuntay şöyle der: İstanbul iki şeyin oyuncağıdır. Marmaranın ve Karadenizin. Bu ikisinden hangisinin keyfi hakimse o gün ilk veya sonbahardır, kış veya yazdır. Her ne kadar iklimi ve hava durumu İstanbul’dan farklı düşünülmese de, Kadıköy’ün Karadeniz’den gelen Kuzey rüzgarlarına daha kapalı olması ve Batı yönü de deniz olup batışına k ...
Kadıköylüler 1934 yılının bahar ve yaz aylarında, sonu güzel bitecek bir çile çekiyorlardı. Üç nahiyeli, on yedi mahalleli ilçenin genel manzarası sökülmüş kaldırımlar, kazılan caddeler, iskele meydanına yığılmış raylar ve traverslerdi. Projesi 1930 yılından itibaren konuşulan Kadıköy tramvay yolları artık hayata geçmek üzereydi. 2 Temmuz 1928 tari ...
Herkesin “görülmemiş sıcaklar” diye söylendiği bir yaz mevsimi geçiriyordu Kadıköy. Esnafın süpürgesi dışında bir temizlik görmeyen kaldırım taşlarının arasından çıkan otlar sararmış ve kurumuştu. Belediye görevlilerinin haftada bir veya iki, esnafın her gün iki, üç kez ıslattığı çarşı sokaklarında toz bir süreliğine yatışıyor sonrasında yeniden ha ...
Vapurlarla Kadıköy’e ulaşımın başlaması ve demiryoluyla Kadıköy nahiyelerine, sayfiyelerine ulaşımın kolaylaşması Kadıköy’de hem nüfus hareketlerini hem sosyal hayatı etkilemişti. Vapurlar, Kadıköy’e İstanbul’dan kolay erişimi sağlayan bir köprü olmuştu. Bu köprü Abdülhamit döneminde Saray erkanından ve paşalardan yoğun bir göçü başlatmış, Cumhuriy ...
Üç cemrenin sırasıyla düşmesi, ağaçların tomurcuklanması ve sonrasında Kasım günlerinin bitip Hızır günlerinin başlaması yaz mevsiminin gelişini anlatırdı bir zamanlar. Sırasıyla yazlık bahçeler, gazinolar ve sinemalar açılır, tatil günleri çayır ve mesireler dolup taşmaya başlar, son olarak da Cumhuriyet öncesi dönemden söz ediyorsak deniz hamamla ...
On yıllar öncesinin Ramazan ve bayram gelenekleri hep anlatılmış ve yazılmıştır. Genelde özlemle anılan o günler, bir şehrin ya da semtin farklı dönemlerinde, kültürel ve sosyal hayata dair bilgiler de verir bize. Ramazan ve bayram boyunca düzenlenen etkinlikler ve bunlara katılım, alış verişler ve hazırlanan özel yemekler farklı dönemlerdeki kültü ...
Bir yarımada üzerine kurulu ilk Kadıköy’ün sınırlarını kuzeyde, Haydarpaşa’dan denize dökülen Ayrılıkçeşmesi (Himeros) deresi ve doğuda, Kayışdağı’ndan gelen, yaklaşık yedi kilometrelik uzunluğuyla Kadıköy civarının en uzun deresi olan Kurbağalıdere (Kalkedon) belirlerdi. Kurbağalıdere’nin ilk ismi Kalkedon’dur ve kurulan ilk şehre de ismini ver ...
Tüm deniz kentleri gibi İstanbul ve Kadıköy’de de tarih boyunca ulaşım ve taşımacılıkta kayıkların önemli bir yer tuttuğunu biliyoruz. Ulaşımı sağlamak ve zaruri ihtiyaçlara erişmekte bir aracı olmak dışında, Moda, Kalamış, Fenerbahçe, Caddebostan, Suadiye sahillerinde ve Kurbağalıdere’de sosyal hayatın değişmez bir parçası olan kayıklar ayrıca kür ...
Paşaların (Rasim Paşa, Zühtü Paşa) isimlerini alan mahallelerin, Ağaların isimlerini (Cafer Ağa, Osman Ağa) alan mahallelerle komşu olduğu Kadıköy’de ayrıca bir semte (İbrahim Ağa), bir caddeye (Halit Ağa) ve bir sokağa (Nadir Ağa) isimleri verilmiş ağalar vardır. Osmanlı Sarayı’nda üst düzey önemli görevlerde hizmet vermiş olan bu ağalarla, isimle ...
Kadıköy'ün bağları Antik dönem Kadıköy’ünde yani Kalkhedon’da en önemli tanrı Zeus, en önemli tanrıçaysa, insanoğluna ekip biçmeyi öğreten, tarım ve bereketin tanrıçası Demeter’di. Önem atfedilen tanrılardan bir diğeri, Zeus’n oğlu, şarap tanrısı Dionysos’tur. Kalkhedon adına bastırılan farklı sikkelerde hem Demeter’in sembolü buğday başağı hem ...