Aşağı yukarı Kadıköy 3 - Sokaklardan evlere

24 Mart 2017 - 13:09

Bir yeri, o yer, bir semt, bir bölge haline getiren şeyler neler olabilir? Sevdiğimiz yerlerin neyini seviyoruz? Anılar nasıl oluşuyor, gibi şeyler düşünüyorum.

Benim aidiyetle ilgili anladığım şey şu. Aslında basit kuralları var. Bir yeri özel yapan şey ya da şeyler esasında çok basit. Bunu yapabilmek zor kısmı. Çünkü hayatta aklınıza gelemeyecek şeyler de olabilir.

Mesela bir yer, bir bölge, uzun süredir değişmiyorsa. Yani bölgenin terzisi, çiçekcisi, bilinen birkaç elektrikçisi (bazısı dandik, bazısı daha teknik), kayıntılık bir yeri, belki bir esnaf lokantası, bir sahnesi, bir alanı olması gerekiyor en azından. Bunların bir de orada uzun süredir olmaları gerekiyor. Aslında şimdi yapılan her şey gelecekteki semti etkiliyor.

Yıllardır aynı yerde açık olan barlar, tuhaf tuhaf mekanlar görüyorum yurt dışında. Dünyanın adı sanı bilinen grupları Avrupa turnelerinde bu salaş, dökülen mekanlarda çalıyor. Mekan sahipleri gelip “Burada tuvalet önünde çaldığınız için kendinizi kötü hissetmeyin. Biz 26 yıllık bir mekanız, burasının hakkını verin” diye şekil bile yapabiliyor. Ama işte o 26 yıllık ısrar uzun vadede o noktanın Avrupa’nın en hürmet gören konser ortamlarından biri haline geliyor. İki nesildir terzilik yapan bir ailenin dükkanı, o semti o semt haline getiriyor bence. Mahalle duygusu aslında insanların birbirini tanıması ya da tipine aşina olmasından öte bir şey. O insanların birbirine selam vermesi, birbirlerinin yardımına koşması, bir arada birbirleriyle anlaşmasalar bile birbirlerine destek olabilmesi en önce. Sonrasında oradaki parklar, bahçeler, muhitin geleni gideni oraları başka başka hallere sokuyor.

Kadıköy bu açıdan bakıldığında bu özelliklerin çoğunu taşıyor ama artık güç bela taşıyor maalesef. Bunu bu sene ben söylüyorum, seneye de başkaları bu yılları özleyecek. Zamandan kaçış yok. Herkes daha eskisini özlüyor. Ama bir de nedeni var tabii ki bu davranışın.

Kadıköy’deki müzik kültürünü ele alalım. Kadıköy’den çıkan birçok grup, semtin kentine özgür üretimleri yıllardır var. Peki neden? Galiba birinci sebep Kadıköy’de yaşayan öğrenciler. Bulunan liseler. Sonrasında ise Kadıköy’deki müzik ve prova stüdyolarının sayısı ve tabii ki bir de sahilde yanından geçerken içerisinden gelen seslere hayran kaldığınız konservatuar… Bence müzikle hiçbir ilgisi olmayan bir insan bile binanın yanından geçerken duyduğu sesleri bir durup dinlemeye çalışır. Böyle bir şeyi denemediyseniz hemen konservatuarın önüne gidin. Geçen gün insanlar camın önüne yaklaşmış, içeride çello çalışan bir genç kızı izliyordu mesela.

Müzik demek gençlik ve asilik demek ister istemez. Kimse çocuğunun müzisyen olmasını istemez. Öncelikle evde gıygıygıy kafa şişirir. Hele benim gibi davul filan çalıyorsa hiç sormayın. Her gün kapıda polis, komşu, mahalleli isyanda… Olmaz yani. İşte o müzisyen olmak isteyen gençler 80’lerden itibaren Kadıköy’de çok şey değiştirdi. Sokaklarda birbirlerinin gitarlarına, zillerine bakıp tanışan gençler, aynı stüdyoyu paylaşan iki ayrı ekip. Hepsi bir zaman içinde kendi mahallesini, kendi arkadaşlıklarını getirdi. Bütün müzisyenler birbirini tanır, birbirini sever oldu. Metalcisi, pankçısı, hardcorecusu, rakçısı hepsi büyük ve aklı başında olmayan bir aile gibiydi. Müzik üretimi mi müzik tüketimini getirdi, yoksa müzik tüketimi mi yeni müzikleri doğurdu, o konuyu da Zihni’ye filan sormak lazım. Akmar’da kendisi. Gidip, selamımı verip sorabilirsiniz.

Tabii bu sadece yelpazenin bir dalı. Bir yandan da o çocuklardan önce de Barış Manço’nun dolaştığı sokaklar buralar ne de olsa. Barış Manço’dan önce de başkaları dolaşmış. Havasından mı suyundan mı bilinmez ama buralara müziği ilk getirenler çok hayırlı bir iş yapmışlar. Barış Manço da bu konuda benimle aynı fikirdedir umarım. 

Yazarın Diğer Yazıları

Avrupa 2018

Hep kendimize baktık, peki yeni yılda Avrupa’da neler olacak? …ülkemizdeki çevre ve şehircilik politikalarından özellikle de artan ileri demokrasisinden hasetlerinden çatlayan Avrupalılar, o hırsla 2018 yılında Türkiye’yi taklit etmeye başlarlar. Okuyacağınız satırlar 2018 yılında Avrupa’nın ibretlik hikayesidir. İspanya’nın “Çılgın Proje ...

İnsan ne ister?

Moda’dan çıktım yola. Önce Moda sahilinde dolaştım, sonra Kurbağalıdere taraflarından Kalamış’a geçtim. Oradan Fenerbahçe Parkı, Orduevi yokuşu filan derken sahil yoluna geldim. Caddebostan’dan, Bostancı’ya kadar sokakta gördüğüm gençlere neler istediklerini sordum. Gençler rahat olmak istiyor. Gençler sorumluluk sahibi olmak istemiyor. Gençler ...

Çekirdek çevre

Çekirdek çevre Eskişehir’de Prosuk kenarına konulan “Çekirdek çitleyen eşek” eseri birçok insandan farklı tepkiler aldı. Kimileri bu heykeli onaylamadı, kimileri ise çok beğendi, bazıları ise “Hayvanlara ayıp olmuş, hayvanlar çevreyi böyle kirletmiyor” gibi bir yaklaşımda bulundu. Eskişehir de parkları, bahçeleri ve genç nüfusu bol bir şehir. ...

Kadıköy’ün en güzel yeri

Herkesin Kadıköy’ü farklı. Herkesin semtte sevdiği yerler farklı. Kadıköy de zaten yıllar içinde herkese farklı bir tarafını göstere göstere bugünlere geldi. Kimi sakinliğini seviyor, kimi gençliğini, kimi rahatlığını, kimi ise sadece sokaklarını. Bir semti güzel bir semt yapan, yaşatan şeyler birbirinden ne kadar farklılaşırsa o semt o derec ...

Kediler, köpekler ve uzaktan nokta gibi görünenler

Kedi filmini belki izlemişsinizdir. İstanbul’daki binlerce kedinin hayatından ufak bir kesitte şehirli halimizle, hayata yakınlığımızın bir sentezi olan sokak hayvanlarını anlatır. Türkiye’de yaşayan hiç kimse sokakta kedi ya da köpek gördüğü zaman şaşırmaz. Gece bazen eve giderken bir arabanın üzerinde, bir apartmanın girişinde uyuyan tüylü ark ...

Sahilde buluşanlar

Kadıköy’de yaşam diğer semtlere göre biraz daha sakin ve yaşanabilir gibi nedense. Son yıllar içinde, özellikle büyük İstanbul depreminden sonra, Kadıköy her yıl kendini daha da topladı. Son yıllarda Taksim’in ve İstiklal Caddesi’nin betona ve kimsesizliğe gömülmesinden sonra, gece hayatı ve genç nüfusun da Taksim’den göçmesiyle birlikte, herkes iç ...

Komşular komşularımız

Aynı adreste 10 yıldan fazla süredir oturmaktayım. Kadıköy’deki evimize ilk geldiğimizde yıllar 2006 ya da 2007 idi. Deprem sonrası fiyatlar ve kiralar rahatlamıştı, şimdiki gibi füzeleşen anlamsız kiralar yoktu. Neyse derdim kirası filan değil zaten. Kadıköy’de oturmanın güzel yanı hala bir şekilde hayatta kalabilmiş olan mahalle hissiydi. Kadıköy ...

Saygıya saygı duymak

Bu satırları alt katta 3 haftadır bitmeyen tadilatın tam üzerinde yazıyorum. Şu anda balkonu plastik doğrama ile kapatıyorlar. Moda’da 10 yıldır aynı binada oturunca ister istemez apartmandaki komşularımız da aramızdan ayrılıyor. Moda’da yaşayanlar genelde eskiden beri burada oturduğu için, şu binada kaldığım 10 yıl boyunca 3 tane çok sevdiğim komş ...

Sahillerde buluşalım

İşsizlikten midir yoksa iş sahibi olmak istememekten midir bilmiyorum, yıllardır aylak aylak dolaşıyorum sokaklarda. Reklam ajanslarında çalıştığım senelerde paramı biriktirmiş, kendime güzel iki tane bisiklet almıştım. Güzel dediysem şimdi caddelerde gördüklerimizin yanında ikisi de külüstür sayılır ama olsun. Biri bana, birisi hanıma. Ailecek mob ...

Aşağı yukarı Kadıköy 2

Bir önceki yazıda davul çalma sevdası uğruna lisenin müdür yardımcısının odasına o yaşta hırsız gibi girip, davulların bulunduğu tiyatro odasının anahtarını almış, sonra okuldan da gizlice kaçıp bir anahtarcıda anahtarı kopyalatmış, sonrasında ise tekrar kimselere görünmeden müdürün odasına girip orijinalini yerine bıraktığımı söylemiştim, çünkü ko ...

Aşağı yukarı Kadıköy…

40 yaşındayım, az birkaç ay sonra da umarım 41. O zamana kadar matematik de değişmezse inancım 41 olacağım yönünde… 16 yaşına kadar Heybeliada’da yaşadığım için, “şehir” kavramı kafamda hep karışıklıkla aynı olmuştu. Adada araba yok, gürültü yok, okulun yanından koş denize gir, sıkıntı yok. Kışın kar tuttu mu her yer kar pisti olur adaların yoku ...

ARŞİV