Kediler, köpekler ve uzaktan nokta gibi görünenler

18 Ağustos 2017 - 11:01

Kedi filmini belki izlemişsinizdir. İstanbul’daki binlerce kedinin hayatından ufak bir kesitte şehirli halimizle, hayata yakınlığımızın bir sentezi olan sokak hayvanlarını anlatır.

Türkiye’de yaşayan hiç kimse sokakta kedi ya da köpek gördüğü zaman şaşırmaz. Gece bazen eve giderken bir arabanın üzerinde, bir apartmanın girişinde uyuyan tüylü arkadaşlarımızı severiz. Bazı geceler karanlıklar içinden bize havlarlar bazıları ama hiçbir zaman buna şaşırmayız. Bir şekilde hayatı benimsemişiz bir zamanlar. Şimdilerde giderek artan toplumsal nefretin bir yansıması da hayvanlara karşı davranışlarımızda kendini resmediyor bence. Araçların arkasında sürüklenenler mi dersiniz, binbir türlü kötü muameleye maruz kalanlar mı dersiniz... Canlıya, hayata ve yaşama karşı olan bu kötü örnekler de arttıkça artıyor. Ama yine de toplumca kedileri ve köpekleri genelde seviyoruz.

İstanbul’a gelen yabancıların da haliyle aklı gidiyor. Sokaklarında tasmasız yüzbinlerce hayvanı barındıran, her köşesi yaşayan bir şehir oluyor İstanbul. Tabii gün geçtikçe hayat bu pati sahibi arkadaşlarımız için daha da zorlaşıyor. Mahallemizin sevimli köpeği Tarçın bir araç altında ezilerek can veriyor. Köşedeki Lima Emlak’ın şişman kedisi de aynı şekilde... İnsan üzülüyor, arkadaşı dostunu yitirince üzülür haliyle. İnsanlık, yaşamı sevmek böyle bir şey çünkü.

Kadıköy’de ne güzeldir ki kediye, köpeğe sevgi bitmiyor. İnsanlar sıcak günlerde kapılarına bir kap su bırakır, yemeklerinin fazlalarını onlarla paylaşır, bu samimiyet sürsün gitsin diye. Belki de yalnız şehir hayatından bizi evrensel yaşama çeken bir kapıdır bu hayvanlar. Aynı ağaç gibi, bulut gibi ama daha tüylü, daha hareketli, daha sevimli. Bana hep yaşadığımı hatırlatır gördüğüm her hayvan, her ağaç ve her bulut.

Tabii bir de köpek görünce 10 metreden aniden koşarak yolunu değiştirenler var. Alışkanlık mıdır, travma mıdır, yabanilik midir bilemem ama zamanla en tedirgin insan bile bir hayvanı, bir bitkiyi sevebilir.  Bir canı sevmekle başlar hayatı anlamak. Hepimizin ortak olduğu karbon kökenli yaşamlarımızın aslında hiçbir farkı yoktur. Kimine göre insan daha ‘yüce’ ya da ‘anlamlı’ bir canlı gibi görünebilir. Oysaki elimizdeki en yüce şey yok edebilme yetisidir. Biz sadece yok edebiliriz nedense. Kolay olanı bu çünkü. Bencilliğimiz ve hırsımızla gerekirse bir hayvanı, bir ağacı, bir vadiyi, bir denizi, bir ırkı bile yok edebiliriz. Oysaki kolay işte adı üstünde. Zor olan ise sevmek ve yaşatmaktır. Evde bir bitkiyle başlar belki de bir balıkla, belki bir semenderle göz göze geliriz. Evin içine kaçan kelebeği incitmeden dışarı salmakla başlar belki de. Belki de sokaktan başlar. Size bakan hayat ve sevgiyle bakan bir çift göz, bir yeşil yaprak, bir ince gaga belki de hayatta olmanın anlamı oluverir. İnsan dışında hiçbir canlı çevresine ‘kötü gözle’ bakmaz. Hepsinin bir dili, sizinle benimle iletişim kurabildiği çok çok çok basit bir dili vardır. O dili, o lehçeyi görmek, duymak bazen zaman alır, bazen ise bacağınıza değen bir çift kulak ve tüylü bir kafa ile kendini belli eder.

Kadıköy iyi ki var, Kadıköylüler iyi ki varlar. Bir semtin ruhu o semtin kendini ifade ettiği sessiz bir müzik parçası gibidir. Saat 4-5 gibi mamacı teyze geliyor Kemal’in Yeri’nin önüne. Semtte tüm kediler toplanmış. Kimse birbirine saldırmıyor. İnsan ve doğa uyum içinde yine. Kısa süreliğine hayat kazanıyor Kadıköy’de. Şişmanı, etlisi, boduru, korkağı hepsi bir arada. Güneş yine ısıtmaya devam edecek şu dünyayı bilmeyiz belki kaç yıl. Neden bir arada ısınmayalım?

Yazarın Diğer Yazıları

Avrupa 2018

Hep kendimize baktık, peki yeni yılda Avrupa’da neler olacak? …ülkemizdeki çevre ve şehircilik politikalarından özellikle de artan ileri demokrasisinden hasetlerinden çatlayan Avrupalılar, o hırsla 2018 yılında Türkiye’yi taklit etmeye başlarlar. Okuyacağınız satırlar 2018 yılında Avrupa’nın ibretlik hikayesidir. İspanya’nın “Çılgın Proje ...

İnsan ne ister?

Moda’dan çıktım yola. Önce Moda sahilinde dolaştım, sonra Kurbağalıdere taraflarından Kalamış’a geçtim. Oradan Fenerbahçe Parkı, Orduevi yokuşu filan derken sahil yoluna geldim. Caddebostan’dan, Bostancı’ya kadar sokakta gördüğüm gençlere neler istediklerini sordum. Gençler rahat olmak istiyor. Gençler sorumluluk sahibi olmak istemiyor. Gençler ...

Çekirdek çevre

Çekirdek çevre Eskişehir’de Prosuk kenarına konulan “Çekirdek çitleyen eşek” eseri birçok insandan farklı tepkiler aldı. Kimileri bu heykeli onaylamadı, kimileri ise çok beğendi, bazıları ise “Hayvanlara ayıp olmuş, hayvanlar çevreyi böyle kirletmiyor” gibi bir yaklaşımda bulundu. Eskişehir de parkları, bahçeleri ve genç nüfusu bol bir şehir. ...

Kadıköy’ün en güzel yeri

Herkesin Kadıköy’ü farklı. Herkesin semtte sevdiği yerler farklı. Kadıköy de zaten yıllar içinde herkese farklı bir tarafını göstere göstere bugünlere geldi. Kimi sakinliğini seviyor, kimi gençliğini, kimi rahatlığını, kimi ise sadece sokaklarını. Bir semti güzel bir semt yapan, yaşatan şeyler birbirinden ne kadar farklılaşırsa o semt o derec ...

Sahilde buluşanlar

Kadıköy’de yaşam diğer semtlere göre biraz daha sakin ve yaşanabilir gibi nedense. Son yıllar içinde, özellikle büyük İstanbul depreminden sonra, Kadıköy her yıl kendini daha da topladı. Son yıllarda Taksim’in ve İstiklal Caddesi’nin betona ve kimsesizliğe gömülmesinden sonra, gece hayatı ve genç nüfusun da Taksim’den göçmesiyle birlikte, herkes iç ...

Komşular komşularımız

Aynı adreste 10 yıldan fazla süredir oturmaktayım. Kadıköy’deki evimize ilk geldiğimizde yıllar 2006 ya da 2007 idi. Deprem sonrası fiyatlar ve kiralar rahatlamıştı, şimdiki gibi füzeleşen anlamsız kiralar yoktu. Neyse derdim kirası filan değil zaten. Kadıköy’de oturmanın güzel yanı hala bir şekilde hayatta kalabilmiş olan mahalle hissiydi. Kadıköy ...

Saygıya saygı duymak

Bu satırları alt katta 3 haftadır bitmeyen tadilatın tam üzerinde yazıyorum. Şu anda balkonu plastik doğrama ile kapatıyorlar. Moda’da 10 yıldır aynı binada oturunca ister istemez apartmandaki komşularımız da aramızdan ayrılıyor. Moda’da yaşayanlar genelde eskiden beri burada oturduğu için, şu binada kaldığım 10 yıl boyunca 3 tane çok sevdiğim komş ...

Sahillerde buluşalım

İşsizlikten midir yoksa iş sahibi olmak istememekten midir bilmiyorum, yıllardır aylak aylak dolaşıyorum sokaklarda. Reklam ajanslarında çalıştığım senelerde paramı biriktirmiş, kendime güzel iki tane bisiklet almıştım. Güzel dediysem şimdi caddelerde gördüklerimizin yanında ikisi de külüstür sayılır ama olsun. Biri bana, birisi hanıma. Ailecek mob ...

Aşağı yukarı Kadıköy 3 - Sokaklardan evlere

Bir yeri, o yer, bir semt, bir bölge haline getiren şeyler neler olabilir? Sevdiğimiz yerlerin neyini seviyoruz? Anılar nasıl oluşuyor, gibi şeyler düşünüyorum. Benim aidiyetle ilgili anladığım şey şu. Aslında basit kuralları var. Bir yeri özel yapan şey ya da şeyler esasında çok basit. Bunu yapabilmek zor kısmı. Çünkü hayatta aklınıza gelem ...

Aşağı yukarı Kadıköy 2

Bir önceki yazıda davul çalma sevdası uğruna lisenin müdür yardımcısının odasına o yaşta hırsız gibi girip, davulların bulunduğu tiyatro odasının anahtarını almış, sonra okuldan da gizlice kaçıp bir anahtarcıda anahtarı kopyalatmış, sonrasında ise tekrar kimselere görünmeden müdürün odasına girip orijinalini yerine bıraktığımı söylemiştim, çünkü ko ...

Aşağı yukarı Kadıköy…

40 yaşındayım, az birkaç ay sonra da umarım 41. O zamana kadar matematik de değişmezse inancım 41 olacağım yönünde… 16 yaşına kadar Heybeliada’da yaşadığım için, “şehir” kavramı kafamda hep karışıklıkla aynı olmuştu. Adada araba yok, gürültü yok, okulun yanından koş denize gir, sıkıntı yok. Kışın kar tuttu mu her yer kar pisti olur adaların yoku ...

ARŞİV