Moda’dan çıktım yola. Önce Moda sahilinde dolaştım, sonra Kurbağalıdere taraflarından Kalamış’a geçtim. Oradan Fenerbahçe Parkı, Orduevi yokuşu filan derken sahil yoluna geldim. Caddebostan’dan, Bostancı’ya kadar sokakta gördüğüm gençlere neler istediklerini sordum.
Gençler rahat olmak istiyor. Gençler sorumluluk sahibi olmak istemiyor. Gençler güneş altında aylaklık yapmayı seviyor. Keyfine göre bir yere uzanıp kitabını okumayı seviyor. Arkadaşıyla çimlerde oturup iki lafın belini kırmak istiyor.
Bazısı yalnız kalmak için kalabalıkların içine çıkıyor. Bazısı çok üzgündü cevap veremedi, ağlamak istiyordu. Bazıları her gün köpeklerini gezdirdiğinden artık sahile ya da sokağa çıkmasa olmaz noktasına gelmiş. Bir nevi alışmışlar sokaklara çıkmaya.
Arkadaşlarıyla sahilde toplananlar var. Her hafta geliyorlarmış, belli yerleri var. Aynı yerde oturmayı seviyorlar. “Sahilin burası bizim” diyorlar.
Gençler politikayla ilgilenmiyor, çoğu bu konularda ya hiç konuşmuyor ya da çok karamsar. Ama sürekli bir umut var. Politikacılara laflar söylenirken herkes içten içe “kıhkıhkıh” diye gülüyor. Yasak, baskı, sansür zaten gençlere gelmiyor. Bunu kim yaparsa ondan uzaklaşıyorlar.
Gençler dünyayı internetten de olsa gördüklerinden ellerindekinin ya da onlara sunulanın kalitesinin ya da kalitesizliğinin gayet farkındalar. Kötü bir şey görmek istemiyorlar. Çoğu da aynı şeyden bahsediyor. “Bizim evin orada böyle bir yer yok, ondan geliyoruz”…
Gençlerin sevgiye, arkadaşlığa bir arada olmaya ihtiyacı var. Birbirlerini tanımasalar da sahilin her noktasını bir festivale çevirmeye hazırlar. Haftasonları, hele de hava iyiyse yer bulmak büyük sıkıntı. Yazın da gölgelere koşuluyor ilk olarak.
Sahilde içen de var, içmeyen de. Bazısı her gün sezlonguyla gelip, kitabını okuyor. Bazısı manzaraya karşı içkisini açıyor. Bazısı daha çok genç, ailesi getirmiş onu sahile. Anne babalar da “AVM’den de daha iyi” olduğu için geliyorlar sahile. Genç anneler, genç babalar, kendi gençliklerindekinden daha iyi bir hayat sunmak istiyor evlatlarına.
Sahil herkesi birleştiriyor. Sürekli bisikletinde tekno müzik çalan çocuk, üstsüz bir biçimde yanımdan geçiyor. Zaten az güneş açsa üstünü çıkartıp dolaşan ekipler var. Kapkara, bıp bronz. Zamanla her şeye alışıyor insan. Kenarda kendi kendine dans eden amcaya da, kuyu suyuyla çay yapan abiye de, kendi kendine şarkı söyleyerek bisiklete binen kıza da, her sabah 8 gibi koşuya gelen ama hala kilo veremeyen abiye de…
Bir de sporcu tayfa var. Onlar zaten “Sağlıklı olmak için en iyi fırsat” diyorlar sahile. “Barfiksler yenilendi, güzel oldu” diyor karın kası yerine baklava taşıyan bir abi. “Ama nedense gece sarhoşlar gelip bu aletleri de kırmaya, bozmaya çalışıyorlar” diye de ekliyor.
Sahil kendi faunasını, kendi eko sistemini yaratmış gibi. Bir yanda yeşilliklere yayılan ve gençliklerini değerlendiren gençler, bir yandan sağlıklarına kavuşma ya da kilo verme derdindekiler, bir yandan sırf benim gibi bisiklete binmek için gelenler, bir yanda sadece bisiklete binmek için üst baş ne kıyafet gerekiyorsa giyip, yanınızdan uçarak geçenler, bir yanda ilk kez sahil görenler, ilk kez bisiklet kiralayıp bisiklete binenler, gün batımına bakanlar, deniz kıyısında mangalını yakıp kavununu kesenler. Hepsi bir arada. Akıllısı, delisi, genci yaşlısı. Hepsi de sahilde olmak, hayattan keyif almak istiyor.
Siz de bir ara sahile çıkın, hayatınızda bir şeyler değişir belki. Belki de her şey o kadar da kötü, o kadar da umutsuz değildir.
Hep kendimize baktık, peki yeni yılda Avrupa’da neler olacak? …ülkemizdeki çevre ve şehircilik politikalarından özellikle de artan ileri demokrasisinden hasetlerinden çatlayan Avrupalılar, o hırsla 2018 yılında Türkiye’yi taklit etmeye başlarlar. Okuyacağınız satırlar 2018 yılında Avrupa’nın ibretlik hikayesidir. İspanya’nın “Çılgın Proje ...
Çekirdek çevre Eskişehir’de Prosuk kenarına konulan “Çekirdek çitleyen eşek” eseri birçok insandan farklı tepkiler aldı. Kimileri bu heykeli onaylamadı, kimileri ise çok beğendi, bazıları ise “Hayvanlara ayıp olmuş, hayvanlar çevreyi böyle kirletmiyor” gibi bir yaklaşımda bulundu. Eskişehir de parkları, bahçeleri ve genç nüfusu bol bir şehir. ...
Herkesin Kadıköy’ü farklı. Herkesin semtte sevdiği yerler farklı. Kadıköy de zaten yıllar içinde herkese farklı bir tarafını göstere göstere bugünlere geldi. Kimi sakinliğini seviyor, kimi gençliğini, kimi rahatlığını, kimi ise sadece sokaklarını. Bir semti güzel bir semt yapan, yaşatan şeyler birbirinden ne kadar farklılaşırsa o semt o derec ...
Kedi filmini belki izlemişsinizdir. İstanbul’daki binlerce kedinin hayatından ufak bir kesitte şehirli halimizle, hayata yakınlığımızın bir sentezi olan sokak hayvanlarını anlatır. Türkiye’de yaşayan hiç kimse sokakta kedi ya da köpek gördüğü zaman şaşırmaz. Gece bazen eve giderken bir arabanın üzerinde, bir apartmanın girişinde uyuyan tüylü ark ...
Kadıköy’de yaşam diğer semtlere göre biraz daha sakin ve yaşanabilir gibi nedense. Son yıllar içinde, özellikle büyük İstanbul depreminden sonra, Kadıköy her yıl kendini daha da topladı. Son yıllarda Taksim’in ve İstiklal Caddesi’nin betona ve kimsesizliğe gömülmesinden sonra, gece hayatı ve genç nüfusun da Taksim’den göçmesiyle birlikte, herkes iç ...
Aynı adreste 10 yıldan fazla süredir oturmaktayım. Kadıköy’deki evimize ilk geldiğimizde yıllar 2006 ya da 2007 idi. Deprem sonrası fiyatlar ve kiralar rahatlamıştı, şimdiki gibi füzeleşen anlamsız kiralar yoktu. Neyse derdim kirası filan değil zaten. Kadıköy’de oturmanın güzel yanı hala bir şekilde hayatta kalabilmiş olan mahalle hissiydi. Kadıköy ...
Bu satırları alt katta 3 haftadır bitmeyen tadilatın tam üzerinde yazıyorum. Şu anda balkonu plastik doğrama ile kapatıyorlar. Moda’da 10 yıldır aynı binada oturunca ister istemez apartmandaki komşularımız da aramızdan ayrılıyor. Moda’da yaşayanlar genelde eskiden beri burada oturduğu için, şu binada kaldığım 10 yıl boyunca 3 tane çok sevdiğim komş ...
İşsizlikten midir yoksa iş sahibi olmak istememekten midir bilmiyorum, yıllardır aylak aylak dolaşıyorum sokaklarda. Reklam ajanslarında çalıştığım senelerde paramı biriktirmiş, kendime güzel iki tane bisiklet almıştım. Güzel dediysem şimdi caddelerde gördüklerimizin yanında ikisi de külüstür sayılır ama olsun. Biri bana, birisi hanıma. Ailecek mob ...
Bir yeri, o yer, bir semt, bir bölge haline getiren şeyler neler olabilir? Sevdiğimiz yerlerin neyini seviyoruz? Anılar nasıl oluşuyor, gibi şeyler düşünüyorum. Benim aidiyetle ilgili anladığım şey şu. Aslında basit kuralları var. Bir yeri özel yapan şey ya da şeyler esasında çok basit. Bunu yapabilmek zor kısmı. Çünkü hayatta aklınıza gelem ...
Bir önceki yazıda davul çalma sevdası uğruna lisenin müdür yardımcısının odasına o yaşta hırsız gibi girip, davulların bulunduğu tiyatro odasının anahtarını almış, sonra okuldan da gizlice kaçıp bir anahtarcıda anahtarı kopyalatmış, sonrasında ise tekrar kimselere görünmeden müdürün odasına girip orijinalini yerine bıraktığımı söylemiştim, çünkü ko ...
40 yaşındayım, az birkaç ay sonra da umarım 41. O zamana kadar matematik de değişmezse inancım 41 olacağım yönünde… 16 yaşına kadar Heybeliada’da yaşadığım için, “şehir” kavramı kafamda hep karışıklıkla aynı olmuştu. Adada araba yok, gürültü yok, okulun yanından koş denize gir, sıkıntı yok. Kışın kar tuttu mu her yer kar pisti olur adaların yoku ...