“Bostancı dolmuş kuyruğunda
Sen başta, ben en sonda
Öylece beklemişizdir
Sabah 7.30 vapuruna
Sen koşa koşa yetişirken
Ben yürüdüğümden kaçırmışımdır
Aynı anda başka insanlara
"Seni seviyorum", demişizdir
Mutlak güven duygusuyla
Başımızı başka omuzlara dayamışızdır
Olamaz mı? Olabilir
Onca yıl sen burada
Onca yıl ben burada
Yollarımız hiç kesişmemiş
Şu eylül akşamı dışında”
Eylül Akşamı/ Bülent Ortaçgil
Sanki bir mucize olacakmış gibi bütün sene yazı bekledin, yazın yaparım diye, yazın giderim diye, yazın alırım diye erteledin de erteledin, ne oldu bak işte, göz açıp kapayıncaya kadar geçti üç ay… Geldi yine ayların en sahtekârı. Eylül… Sahtekâr, çünkü yazmış gibi yapıyor, yazdan rol çalıyor, oysa geçti yaz, bak hava serinlemeye başladı, günler kısaldı bile. Yapacağım dediklerinin hiçbirini yapamadın, gideceğim dediğin yerlerin hiçbirine gidemedin, olmak istediğin kişi de olamadın. Ne kaldı elinde şimdi, koca bir muhasebe defteri. Yıllardır her Eylül tekrar ve tekrar açtığın ve her defasında hesabını bir türlü tutturamadığın eski bir defter…
Eylül… Aslında yılbaşı…Bir yılın, bir yaşın, geçen yıla dair umutların bitişinin ayı… Bir seneye Allah Kerim, bir önümüzdeki maçlara bakacağız avuntusu, bir buruk veda…
Şimdi ömrünün bilmem kaçıncı Eylül’ünde artık biliyorsun ki hayat dediğin bir ihtimaller silsilesi aslında. Zaten kötü olan da bu, bilmen ve bilmene rağmen aynı yanlışı ısrarla yapmaya devam etmen. Oysa ihtimal dediğin aynen ilham gibi, sadece kısa bir anlık. Bulduğun anda yakalayacaksın, yoksa kaçırırsın. Sen kendini böyle bir mevsimden diğerine erteleye erteleye kim bilir kaç ihtimali kaçırdın, kaçını fark dahi etmedin. Sahi sen kaç Eylül’ü boşa geçirdin?
Oysa var o, biliyorsun, aynen şu deniz kıyısında karpuz gibi batan ay kadar gerçek! Dünyanın bir yerinde, umarım sana yakın bir yerinde, o da senin gibi sessiz geceye doğru “içim sıkılıyor” diye haykırıyor. O da belki seninle aynı düşü görüyor, kim bilir belki de şu cebindeki kağıt para onun eline de değdi bir vakit, onun cüzdanından çıktı da döne dolaşa sana geldi. Belki bu sabah bindiğin vapurda o da vardı, sen telefonuna baktığından görmedin. Hatta dün gece Bostancı dolmuş kuyruğunda beklerken önündeydi de, varacağın yerdekine odaklandığından beraber beklediğini fark etmedin. Belki o da Bülent Ortaçgil’i çok seviyor. Onca yıl sen orada, o burada. Bunca zaman yollarınız hiç kesişmedi de belki bu Eylül akşamı kesişecek.
Hem belki, beklediğin aslında sensin!
Olamaz mı? Olabilir!
Öyle işte. Hayat bir ihtimaller silsilesi. Silsile dediğin şey de sadece bir çokluk hilesi. Şu köşesine oturduğun köhnede düşün bakalım kaç Eylül’ün kaldı geriye? Daha kaç Eylül geçip giden yazı düşünüp iç geçireceksin, yapamadıklarına ah edip kendini avutmak için hep sonraya erteleyeceksin? Daha kaç Eylül yaşamak için önümüzdeki yazı bekleyeceksin?
Bak, kuşlar uçuyor! O meşhur “Hayat kısa, kuşlar uçuyor” dizeleri var ya, işte oradaki gibi, kafanı kaldır Eylül göğüne bak, kuşlar gerçekten uçuyor! Sonrası Ekim, sonrası kış…Gerçekten yaşamak için bir sonraki yazı mı bekleyeceksin?
İhtimaller silsilesi dedim ya, hep de iyi değil ihtimaller. Belki de bu son Eylül’ün, nereden bileceksin!
Olamaz mı, olabilir!
“Hikâyeyi tekrar edeyim sana Gayret gayret hatırlasana İlk görüştük senle biz Moda'da Moda, Moda, Moda yolunda” Ajda Pekkan Sene 1972, Moda’dayım, Deniz Kulübü’nde değil tabii, nerede bende o para, o zaman da çulsuzdum, burundaki çay bahçelerinden birinde oturuyorum. Önümde bir bardak çay, garsonun gözü sürekli bende, bardağ ...
“Ah, Istanbul'u sevmezse gönül aşkı ne anlar, aşkı ne anlar Düşsün suya yer yer erisin eski zemanlar, eski zemanlar Sarsın bizi akşamda şarap rengi dumanlar, şarap rengi dumanlar Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamış'tan, Kalamış'tan” Münir Nurettin Selçuk İstanbul’u sevmeyeni sevmiyorum, İstanbul nasıl sevilmez anlamıyorum. Ne hayallerle ...
Adın her gün Adın her gün aklımda Çöpçüm tembelmiş Almamış aklımdakileri benim Sorulur mu? Sorulur mu sokağına? Bastığın yerler neresi? Delirdim derdinden senin Kadıköy’den vapurla Bursa’ya Ordan da Ege kıyılarına Giderken deniz namına Bir tek sen vardın aklımda Kadıköy’den / Salman Tin Bir insana yakışan en g ...
Kadıköy İskelesi “Kim derdi ki Kadıköy İskelesi Bu kadar içimi yakar Kim derdi ki vapurda insanlar Hüzünlerimi anlar Sen gittiğinden beri Yürüyorum yürüdüğümüz yerleri Düşününce yaşadığımız günleri Gözüm doluyor ama ağlayamıyorum Düşününce geçip giden günleri Gözyaşlarıma bunu anlatamıyorum Seni sevdiğimi Çok sevdiğimi Deliler gi ...
Buradan Uzaklara “Ne testler çözdük biz Ne yanlışlar bulduk Ne özetler okuduk da Ne çoktan seçildik Bu yalnızlar liginde Her sene üst üste Şampiyon olmuşuz da Kupalara doymuşuz da Üstelik tanışmışız da Bir Kadıköy akşamında Gidebilir miyiz dersin Buradan uzaklara” Cenk Taner/ Buradan Uzaklara “Çalışan kazanır, elması kızarır” derdi ...
Kadıköy'den İstanbul'a İlk avare akşamlar Alnımda ergenlikler İlk aşkı müjdelermiş Annem babam beni çok severmiş Bir sinemanın önündeyim Siyah beyaz bir film varmış Annem babam beni çok severmiş Ankara'dan abim gelmiş Evde bir bayram havası Annem babam beni çok severmiş Ankara’dan abim geldi/ Grup Gündoğarken Ankara’dan ağabeyimin ...
“Ben en çok senin gülüşünü sevdim En güzel zamanlarımı sana verdim Şimdi Fatoş’un Meyhanesi’ne Sen mi gidersin yoksa ben mi? Fotoğraflarını hala silmedim Sokağa çıkıp birkaç adım bile yürümedim Bundan sonra Moda Sahili’ne Sen mi gidersin yoksa ben mi?” Kadıköy’den Ayrılırken/Açık Seçik Aşk Bandosu Emindi ayrıldıklarına, ...
“Zaman nasıl da geçmiş Küçük kızım büyümüş Geçmişe biraz kırılmış da O her şeyi unutmuş Havasına suyuna aldırmadan Yaşadığım şehre taşınmış Ev iş aynen devammış ama Şimdi biraz daha rahatmış Bakkala diye çıkıp sana gelesim var Hemen bugün olmasa da seni Acilen göresim var Biraz kalabalıkmış otobüs Cam kenarına oturmuş Aklına gelm ...
Geçmem bir daha Kadıköy’den “Bir akşam masası, iki kişiyiz, sen ve ben Gidiyorsun hiçbir şey söylemeden, birden Kadıköy'de bir yağmurlu bahçeden Yıllar külleniyor, izi kalıyor aşkın Yüreğim kurtulsa da yangından, alevden Yana yana kül olayım, unutup yine sevdalanayım Geçmem bir daha Kadıköy'den Sen uzaklarda ülkem, ben gurbette bir göçm ...