Pandemi dönemi, evimizden hiç çıkmadan çevrimiçi olarak katılabildiğimiz film festivalleriyle sürüyor. İstanbul Film Festivali’yle başlayan çevrimiçi gösterimlerin sinemaseverler arasında gördüğü ilgi, benzer etkinliklerin uzun süre daha devam edeceğinin bir göstergesi…
Kuşkusuz, hiçbir şey karanlık sinema salonunda birlikte film seyretmenin yerini tutamaz. Özellikle film festivalleri, dolu salonlarda gerçekleşen ilk gösterimlerle sinema kültürünün ayrılmaz bir parçası değil midir? Sözgelimi, Cannes ve Berlin’de gerçekleşen dünya prömiyerleri… Aslında o kadar uzağa gitmeye bile gerek yok. Sinemaseverler, Antalya, Adana ve İstanbul festivallerinde ilk kez seyirciyle buluşacak yerli filmlerin gösterildiği salonlarda yer bulmanın hiç kolay olmadığını bilirler.
Pandemi döneminde gerçekleşen festivallerde de açık hava sinemalarının sosyal mesafe kurallarına göre dolduğunu gördük; birlikte film seyretmenin keyfini çıkardık. Ama Covid 19’a yakalanan hasta sayısı arttıkça festivallerin çevrimiçine yönelmesini olağan karşılamak gerek…
Bu yıl onuncu kez düzenlenecek Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali de 20 – 26 Kasım tarihleri arasına çevrimiçi olarak gerçekleşecek. Adalet temalı yapımların yer aldığı festival, sinemaseverlere hitap eden nitelikli bir programa sahip.
· Festivalin Onur Ödülü’nün verileceği yönetmen Agnieszka Holland’ın Berlin Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan ‘Charlatan’ adlı 2020 yapımı filmi, Türkiye’de ilk kez Suç ve Ceza Film Festivali kapsamında gösterilecek. Film, Nazi işgali ve komünizm dönemlerinde ülkenin önde gelen kişilerini idrar teşhisiyle tedavi ederek ün ve servet kazanan Çek şifacı Jan Mikolasek’in hikâyesini konu alıyor.
· Festivalin 19 Kasım Perşembe günü çevrimiçi olarak gerçekleştirilecek açılışında İranlı Massoud Bakhshi’nin yönettiği ‘En Uzun Gece’ filmi gösterilecek. Sundance’de Jüri Büyük Ödül’ünü kazanan film, Sofya’dan senaryo, Antalya’dan ise yönetmen ödülleriyle döndü. İran’da kadının konumunu sorgulayan film, 65 yaşındaki eşi Nasser’i kazayla öldürme suçundan idama mahkûm edilen 22 yaşındaki Meryem’in Nasser’in kızı tarafından canlı yayınlanan popüler bir televizyon programına çıkmasını anlatıyor. Meryem’in tek şansı bu programda affedilmesidir.
· Türkiye prömiyerini festival kapsamında gerçekleştirecek bir başka film de ‘Barış Gelini: Pippa Bacca’ olacak. Simone Manetti’nin filmi, Pippa Bacca’nın Türkiye’de sonlanan trajik hikâyesini hatırlatacak bize. Pippa Bacca, 34 yaşında İtalyan bir sanatçıydı. Silvia Moro ile birlikte gelinliklerini giyerek, otostopla ülke ülke dolaşıyorlardı. Yolculuklarının barış ve güven için bir mesaj olmasını istiyorlardı. İki sanatçı birçok ülkeyi otostop yaparak geçti ve sonra İstanbul’a geldi…
· Srdan Golubovic’in yönettiği ‘Baba’, eşinin hastaneye yatırılması üzerine iki çocuğunu sosyal hizmetlere bırakmak zorunda kalan yoksul baba Nikola’nın bürokrasiye karşı verdiği mücadeleye odaklanıyor. Yetkililer, Nikola gerekli maddi ve manevi koşulları sağlayana kadar çocuklarını koruyucu aileye veriyor. Nikola çabalarına rağmen çocuklarını yanına alamayınca, Sırbistan’ı boydan boya yürüyerek davasını Belgrad’daki hükümet yetkililerine götürme kararı alıyor. Nikola, tüm yoksulluğuna karşın çocuklarını büyütmek hakkından vazgeçmek istemiyor.
· Güney Koreli Sun-ae Lim’in yazıp yönettiği ‘Yaşlı Kadın’, Busan Film Festivali’nde Yeni Akımlar Ödülü’ne aday gösterilen bir ilk film… Sadece adaletsizliğe değil önyargılara karşı mücadele eden bir kadının öyküsünü anlatıyor. 69 yaşında Hyo-jeong, erkek bakıcısı tarafından tecavüze uğrar. Ama polisleri olayın gerçekten yaşandığına ikna edemez. Çoğu kişi yakışıklı genç adamın 69 yaşındaki bir kadına tecavüz etmeyeceğini düşünür. Mahkemede de aradığını bulamaz. Hyo-jeong ile onun isteğiyle cinsel ilişki kurduğunu öne süren bakıcı hakkındaki tutuklama kararı reddedilir. Sadece onu çok seven hayat arkadaşı Dong-in yanındadır ama onun bile kuşkuları vardır. Hyo-jeong’un ise teslim olmaya niyeti yoktur…
Sinema salonlarının kapalı olduğu şu günlerde, dijital platformlar ve çevrimiçi servisler dışında sinemaseverlerin önünde çok fazla seçenek yok. BeinConnect, Prime Video, Film Box ve Netflix, geniş film arşivleriyle dikkat çekiyorlar. Kuşkusuz, içeriklerinde ödüllü iyi yapımlara, festivallerden gelen filmlere yer veriyorlar ama geniş kitleyi ve ort ...
Bu yıl Oscar ödüllerinin bile çevrimiçi olarak gösterime giren filmlerin katılımıyla gerçekleşeceğini düşünürsek festivallerin işlevi, pandemi döneminde daha da önem kazandı. İstanbul, Ankara ve Adana’daki ulusal yarışmalardan sonra 12 filmin Türkiye prömiyerinin gerçekleştirildiği Antalya’nın da iptal edilmeden düzenlenmesi, özellikle sinemacılar ...
Geçtiğimiz haftalarda ‘Tenet’, ‘Mulan’ ve ‘Antebellum’ filmlerinin sinema salonlarında gerçekleştirilen basın gösterimlerine katıldım. Covid-19 salgını sırasında, insanların sosyal hayatın birçok alanında ne kadar sorumsuz davrandığını gören biri olarak, katıldığım üç gösteride, kendimi toplu taşıma ya da çarşı pazar alışverişine oranla daha güvend ...
Pandemi nedeniyle beş ayı aşkın bir süredir sinemaya gitmiyorum. Hayatımın hiçbir döneminde sinemalardan bu kadar uzak kaldığımı hatırlamıyorum Sinema kendimi bildim bileli hayatımın vazgeçilmez bir parçası... Annem ve babam, ablamla beni 3-4 yaşlarından itibaren yazlık sinemalara götürdüğü için ilk gördüğüm filmi bile hatırlamıyorum. Öte yan ...
Türkiye’de, pandemi nedeniyle kapanan sinema salonları 10 Temmuz Cuma günü açıldı ve 70’i aşkın salonda 15 film gösterime girdi. ‘Kızım Gibi Kokuyorsun’ adlı yerli yapım dışında, filmlerin tümü seyircilerle pandemi öncesinde buluşmuştu. Türkiye’deki sinema işletmecileri adına küçük bir ‘deneme uçuşu’ydu bu… Yaz aylarında sinema seyircisinin düşt ...
Sinema salonlarının pandemiye karşı alınan önlemler ve yeni düzenlemelerle birlikte açılmasına az kaldı ama seyircilerin salonlara dönüp dönmeyeceğini tahmin etmek zor. Bazı sinemaseverlerin uzun süre evde film seyretmeye devam edeceği kesin… Salonlar açılana veya pandemi tehlikesi tümüyle geçene kadar evde film izleyecek sinemaseverler için 6 belg ...
Sinema salonlarının hâlâ açılmadığı, yeni filmlerin gösterime girmediği bir ortamda sinemaseverlerin önündeki en iyi seçeneklerden birininsinema tarihinin unutulmaz klasiklerini keşfetmek olduğunu düşünüyorum. Geçen ayki yazımda da belirttiğim gibi yasa dışı film sitelerine uğramadan ve dijital platformlara abone olmadan evimizi kişisel bir sinemat ...
Pandemi nedeniyle sinema salonları hâlâ kapalı… Hayatın ne zaman olağan akışına döneceğini, sinema salonlarının ne zaman açılacağını kimse bilmiyor… Sinemaseverler bu dönemi televizyonlarda ve internet üzerinden hizmet veren dijital platformlarda film izleyerek geçiriyor. Kuşkusuz, hiçbir şey sinema salonunda film seyretmenin yerini tutamaz ama ...
Covid-19 salgını nedeniyle çoğumuz evden çalışıyoruz. Ofislerine gidenler de mesai bitimi hemen eve dönüyor. Sinema salonları, salgın sona erene kadar kapalı ve yeni filmlerin vizyonu süresiz olarak erteleniyor. Böylesi bir dönemde sinemaseverler için en iyi seçenek, televizyon kanalları ve internet üzerinden hizmet veren dijital platformlar… Göste ...
Bazı filmler boğazda düğüm gibi kalır... Öfke ve umutsuzluk arasında gidip gelirsiniz... Ama öte yandan, o filmin çekilmiş olması güçlü bir tesellidir. Geçen hafta gösterime giren “Annelerimiz” (Nuestras Madres) tam da böyle bir film benim için... Cesar Diaz’ın yazıp yönettiği film, İç Savaş’ın bitmesinden 22 yıl sonra Guatemala’da, toplu mez ...
Çoğumuz sinemaya gündelik hayatın rutininden, dertlerinden kaçmak için gideriz... Kaçış bazen gerçekten de güzeldir. Çocukluğumda sinema, başka dünyalara açılan bir kapıydı… Bugün de öyle… Çocuğumuzla gittiğimiz fantastik macera türünde bir aile filmi, eşimizle seyrettiğimiz hafif bir romantik komedi bazen çok dinlendirici olabilir… Öte yandan, ...