#susamam diyeni susturmanın peşinde

12 Eylül 2019 - 16:43

Memleketten uzaktayım. 20 gün oldu. Saat farkı da sekiz olunca, Türkiye’yle sabah-akşam senkronu hepten şaştı. Orada olan birçok şeyi sonradan öğreniyor, bazı şeyleri ise hiç yakalayamıyorum. Dinamikleri bizimkinden tamamen farklı, başka kuralların ve önceliklerin olduğu bir hayatın içinde her şeyi olabildiğince gözlemlemekle meşgulüm. İnsanların sokakta kendi başlarına yürürken ince ince gülümseyecek kadar huzurlu oldukları, birbirlerine selam verip hal hatır sordukları, garsonun sipariş alırken her aşamadan sonra “Perfect!” dediği, dört yol ağızlarında arabaların hep birden durup kaldırım kenarına henüz ulaşmamış yayaları bile bekleyerek yol verdikleri, insanların kuyruklarda bir öncekiyle arasına en az bir metre mesafe koyduğu, çocuk parkında yanımıza gelen bir yaşındaki kız çocuğunu yeğenimin eline koluna dokunuyor diye uyarıp, “Henüz ‘kişisel alan’ kavramını öğrenemedi, özür dilerim” diyen annelerin olduğu, asap bozacak kadar medeni bir yerdeyim: Chicago’da.

Bir yandan burada işlerim var, bir yandan da vakit/imkân oldukça planladığım konserlere gitme, ünü şehre yayılmış müzik dükkânlarına uğrama, sokaklarda müzik yapanları dinleme, 80’lerde ve 90’larda açılmış canlı müzik mekânlarında vakit geçirme arzum… Fakat kafamın gerisinde, ortasında ve önünde bir kara bulut var. Bir bilgisayar ekranında akan dijital rakamlar gibi önümde her gün, her gün akan haberler. Daha geldiğimin üçüncü günü feryatların sel olduğu Emine Bulut cinayeti, arkasından gelen ve daha öncesinde zaten korkunç bir leke olarak yüzlercesi kayıtlara geçmiş ya da geçmemiş kadın cinayetleri, doğa katliamları, klavye başında öfke nöbetleri geçirenler, birbirini suçlayanlar, aşağılayanlar, ittirenler, tehdit edenler, dinlemeyen, dinlemeyen ve asla dinlemeyenler, anlamayan ve anlamak için asla gayret göstermeyenler, iyiliğin kökünü kazımak için varını yoğunu ortaya koymuş olanlar, saf kötülüğü gerçekten içinde yeşertmiş, onu emekletmiş, yürütmüş, koşturmuş insanlar… Doğa, adalet, kadın hakları, eğitim, hayvan hakları üzerine düşündükleri, istedikleri ve rahatsız oldukları şeyleri son zamanlarda gördüğüm en cesur ve çarpıcı üslupla dile getirmiş, insanda harekete geçme isteği uyandıran, umut veren, ayakta alkışlanacak bir şarkıya imza atmış 20 müzisyenin #susamam demesini bir bataklığın içine çekmeye çalışan, o müzisyenlerin daha adil bir yaşam için çıkarttığı sese bile tahammül edemeyip konuyu başka yerlere çeken, bir de onları “Herhangi bir siyasi görüşe hizmet etmiyoruz, toplumsal sorunları dile getirmek için bir araya geldik” açıklaması yapmak durumunda bırakan insanlar… 

“Biz ne zaman bu kadar kötü olduk?” sorusunu bu saatten sonra naif ve anlamsız buluyorum. Kötülük hep vardı, görünen o ki bu kadar ortalıkta değildi. Kötülük evindeydi, sosyal değildi. Kötülük şimdi oradan oraya zıplayan, her yere bulaşan, paçalarımıza dolanan ve maalesef “Benden değilsen buralarda sana yer yok” diyen, ancak ona ayak uydurursan hayatta ve oyunda kalabileceğini sana aşılayan biri. Bir fanatik taraftar ruhu egemen oldu gidiyor ülkeye çoktandır. “Benden ve benim istediğim gibi değilsen yok olabilirsin, yok edilebilirsin, hiçbir sakıncası yok” diyenler çığ gibi arttı. İnsan bir yaşam alanından, bir dönemden, bazen bir aşktan ya da yaşananlardan uzaklaşıp tüm resmi uzaktan görme imkanına sahip olduğunda (ki bu resim bazen yetenekli bir sanatçının elinden çıkmış gibi de durmuyor), uzayda süzülen astronotlara benziyor. O sonsuz sessizliğin içinde her şey inanılmaz berrak ama bir o kadar da küçük/basit görünüyor olmalı. Klasik ‘toz zerresiyiz’ hissi. Son yıllarda yurt dışına çıktığım her sefer Twitter’ı açıp da birbirini klavye aracılığıyla boğazlayan insanları gördükçe bana böyle bir his geliyor. “Aman Allah’ım kendinize n’apıyorsunuzz?!?” diye haykırmama beş kala, zaten daha dün o kaosun içinden çıkmış olduğum ve birkaç güne/haftaya da geri döneceğim için fazla havaya girmemeye ve kafamı susturup telefonu kenara koymaya çalışıyorum. 

Aklıma çok eskilerden bir anı geliyor. Ortaokuldaydım, belki hafta sonu gezmesinden dönüyorduk bilmiyorum. Eve çok az kalmıştı, ışıklarda duruyorduk. Bir anneyle küçücük çocuğu hemen yanımızdaki parkın girişinde yere çömelmişti. Hava soğuktu, çocuk mini mini montunun kapüşonu kapalı halde bir şeye uzanmıştı. “Niye yerdeler?” diye merakla bakarken çocuğun bir çiçeğe dokunduğunu gördüm. Önce anlamadım. Sonra annesine baktım. ‘Cici cici’ der gibi çiçeğin yapraklarını okşayarak çocuğuna o çiçeği sevmeyi öğretiyordu. Buz gibi soğukta. Şimdi o çocuk ne yapıyor çok merak ediyorum. Kime inanıyor, kime kızıyor, birilerinin kalbini kırıyor mu, hiç kimseye zarar veriyor mu? Yoksa çiçeği sevmeyi öğrendiği günden beri, kötülüğü de yenmeyi öğrendi mi?

Yazarın Diğer Yazıları

Cem Adrian’ın mücevherleri

“Türkiye’nin her şehrine gidip konser veren sanatçı kim?” diye sorsam, çoğu kişinin aklına eminim en göz önündeki isimler ya da gruplar gelecektir ama öyle değil. O sanatçı Cem Adrian. (Grup ise Pinhani.) Yıllardır il il gezen ve ülkede en çok konser veren isimlerden biri kendisi. Performans takvimine sadece bakarken bile başınız dönüyor, öyle bir ...

Sinan’ın dünyasından dökülen türküler

Tanıdığım en üretken müzisyenlerden biri Sinan Kaynakcı. Kurucusu olduğu Pinhani ile birlikte 2000’lerin ilk yarısından beri müzik sahnesinde. Türkiye’yi karış karış geziyorlar, samimi müzikleri ve tavırlarıyla tanınıyorlar, sadık dinleyicileri var. Birlikte çok seferler sahne aldığımız, yollara düştüğümüz ve hatta Kadıköy mekanlarında çay içip soh ...

Müzik haberleri arasında yolculuk

Yine kara haberlerin, gündemlerin ortasında yazı yazmaya çabaladığımız bir hafta… Bilgisayarın daha doğrusu telefonun başındayım. Uçaktayım. Telefonumu yan çevirip önümdeki açılır kapanır masaya koydum, mini bir bilgisayarın başındaymışım gibi küçük dijital harflere basıp bu yazıyı tamamlamaya çalışıyorum. Sabiha Gökçen’e giden metrodan havaalanınd ...

Hiçbir şey erken ölüm kadar rahatsız etmiyor

Bazen gecenin bir vakti, ruhum sıkkın olduğunda ve uykuyla sonu gelmeyen bir kovalamaca oynadığımızda aklıma bir cümle gelir: “Hiçbir şey gece kadar rahatsız etmiyor.” Havanın karanlığı içiminkine eşdeğerdir ve bir an önce sabah olsun da aydınlık gökyüzü içimi ferahlatsın diye beklerim. “Hiçbir şey gece kadar rahatsız etmiyor.” Türk rock müzik sahn ...

Sahnedeki sanatçıya neden şişe fırlatılır?

Son vaka 6 Temmuz akşamı yaşandı. Cem Adrian, Van Atatürk Kültür Parkı’nda binlerce kişinin önünde şarkısını söylerken yüzüne dolu bir su şişesi fırlatıldı. Yanağına isabet eden şişeye rağmen şarkısına devam eden Cem, saldırının ardından “Elimdeki gülü az önce pet şişe atan dostuma armağan ediyorum. Siz iletirsiniz ona, bayağı çalışmış olmalı çünkü ...

Müzik yaşta mı başta mı?

Geçen cumartesi Kadıköy Barlar Sokağı’ndaki Bina’da genç bir kadın yanıma yaklaşıp “Melis Hanım merhaba, sizi lise yıllarımda çok dinledim” dedi tatlı bir şekilde. Teşekkür edip “E dinlemeye devam edin, konserlerime gelin” dedim. “Tamam” dedi, “geleceğim.” Bu karşılaşma bana kısa bir süre önce başka bir dinleyiciden gelen bir mesajı hatırlattı: “Ya ...

İkinci İnönü dönemi başlıyor!

Bu başlık size tarih kitaplarını hatırlatmış olabilir ama konumuz tarih değil. Beşiktaş’ın 1947’de inşa edilen yuvasından bahsediyorum ama konumuz futbol da olmayacak. Bu yazıda stad konserlerinden ve başlıkta da belirttiğim gibi bir tür geri dönüşten söz edeceğim. Ama neden ikinci? Bunu hatırlamak ya da yaş olarak o dönemlere yetişmediyseniz öğren ...

Bir ilk konser, bir ilk albüm ve plakların bayramı

Bugün 19 Nisan. Ben size bu yazıda 17, 18 ve 20 Nisan’dan bahsedeceğim. Kronolojik olsun, önce 17 Nisan’a gidelim. Görkem Karabudak, şubat ayında yayınladığı ilk EP’si Kontra’nın ilk konserini Babylon’da o akşam verdi. Multi-enstrümanistliğini ve vokalini ayrı, sohbetini muhabbetini ayrı sevdiğim bir isim Görkem. Onu uzun yıllar Çilekeş’in vokali o ...

Evimiz oldun ve bizi büyüttün, hoşçakal Babbo…

Bağdat Caddesi’nde, ona paralel devam eden ve dik inen sokaklarda cafe, restoran ve barlar mantar gibi çoğalmadan önce, yani 12 sene evvel, Çiftehavuzlar’da bir pizzacı-bar açıldı. Masal anlatır gibi başladım söze ama düşününce, o günler artık gerçekten bir masal gibi geliyor. Ülke, şehir, ilçe, semt, iklim, bizler… Sadece 12 yılda bile o kadar çok ...

Deniz Tekin’den cesur veda

Geçen salı akşamı telefona uzandım, Instagram’ı açtım ve karşıma inanamadığım bir paylaşım çıktı. Şarkılarıyla milyonlarca kişiye ulaşan genç müzisyen Deniz Tekin, müziği daha doğrusu müzik sektörünü bıraktığını açıklıyordu. “Sevgili dinleyici” diye başlıyordu sözlerine, “2015-2024 arası süren yolculuğun jübilesi Dorock XL konserimiz oldu. Bu süreç ...

Kesin bilgi: Her şey Spotify dinlenme sayısı değil!

3000 kişi! Beş yıldır hiç konser vermeyen, yeni bir şarkı yayınlamayan Gevende’yi geçen haftaki Zorlu PSM konserinde izleyen dinleyici sayısı bu. Küsuratı da var. Müthiş bir katılım. Dijital dünyadaki rakamların gerçek hayatla bağının ne kadar yanıltıcı olabileceğini gösteren çok da iyi bir örnek aynı zamanda. Gevende’nin adını ilk kez 2005 yılı ...

Yeni yıl dileğim: Şebnem Ferah ve Özlem Tekin müziğe geri dönsün

Geçen hafta Aleyna Tilki’nin bir videosu müzik sektörünün ortasına bomba gibi düştü. Sözlerime Uçan Kuş magazin ağzıyla başlamak istemezdim ama Tilki’nin sözleri gerçekten benzerine daha önce rastlanmamış derecede açık, isyan dolu ve hatta küfürlüydü. 2000 doğumlu genç şarkıcı Instagram videosunda, sahneye çıkmasını engelleyen, konserlerini ipta ...

Teşekkürler Matthew Perry, kıymetli bir dosttun

Bugün, biraz önce Instagram’da Jennifer Aniston’ın Matthew Perry ile ilgili paylaşımını okudum ve içimde büyük bir heyelan oluştu. Konuya hakim olmayanlar için kısaca açıklamam gerekirse… 1994-2004 yılları arasında yayınlanan, tüm dünyada izlenme rekorları kıran, televizyon tarihine sadece oyuncuları, senaryosu, replikleri, sunduğu New York atmosfe ...

Bir hafta sonunu kasıp kavuran grup: ENGIN

Sonbahar sezonunun kültür-sanat açısından son derece hareketli başladığından söz etmek üzere yazıya başlamıştım ki, Türkiye’de üç günlük ulusal yas ilan edildi. Gazze’de yaşananlar öyle vahim boyutlarda ki, yazılıp çizilen her şey eksik kalıyor. Olan her zamanki gibi masum çocuklara, insanlara oluyor ve yıllara yayılan, maalesef hiçbir zaman da tam ...

Güle güle Erekli-Tunç, görüşmek üzere Vintage Records

Moda’nın müzikle bağlantılı en önemli simgelerinden biri kapılarını sessizce kapadı, diğeri ise gelecek ay -yeni yer bulunduğunda tekrar açılmak üzere- kapanmaya hazırlanıyor. Aslında kurucularının karakterini düşününce bu sessiz gidişler çok da anlaşılır bir zemine oturuyor ve şaşırtmıyor ama ben yine de sessizliği kırıp Kadıköy’ün bu önemli simge ...

Evimizde bir anı: Toto Cutugno

Babam, 20’li yaşlarının başında iki senesini İtalya’da geçirirken, ileride doğacak çocuklarının müzik kültürünü temelden etkileyeceğini elbette bilmiyordu. O 1963-1965 yılları arasında izlerini hiçbir zaman unutmayacağı bir kültürle tanışırken, aynı dönemde İtalya’da ve dünyada ileride “duayen müzisyen” olarak anılacak yeni cevherler ortaya çıkıyor ...

Yabancı konserler bir bir iptal, sektör tedirgin 

Normal şartlarda bugün yani 28 Temmuz Cuma günü, dünyanın en benzersiz gruplarından biri KüçükÇiftlik Park’ta büyülü bir performansa imza atacaktı. “Büyülü” detayından eminim çünkü grubu 2008 yılında Belçika Rock Werchter’de, akşam olmasına rağmen hala kararmaya niyeti olmayan mavi-pembe bir gökyüzünün altında binlerce kişiyle beraber izlemiştim. S ...

Artık seçimin s’sini duymak istemeyenler toplansın!

Bir seçim daha bitti. “Bir sonraki seçime kadar biraz olsun soluklanabiliriz” diye hayal kuranlara yanıt 31 Mart 2024’ten geliyor çünkü o gün de yerel seçimler var. 10 ay sonrasından bahsediyoruz ama zaman göz açıp kapayıncaya kadar geçtiğine ve hazırlıklar da birkaç ay öncesinden başladığına göre, nasıl olduğunu bile anlamadan bir seçim maratonuna ...

Başımıza şarkı yağıyor, şemsiyeleri kapatın

Bu yazıyı hayatlarımızın artık “kader anı” olarak kabul edilen o tarihe yani 14 Mayıs’a bir hafta kala yazıyorum. Sohbetlerimize ve WhatsApp gruplarımıza yarı şaka-yarı karamsar tonlarda sıklıkla düşen, “Olmadı yüzerek Yunanistan’a…” “İlk uçakla Avrupa’ya…” cümlelerine karşı “Her şey çok güzel olacak” ve “Birleşe birleşe kazanacağız” cümlelerinin s ...

Nisan sadece baharı getirmiyor

Zor bir hafta oldu. Olmaya da devam ediyor. Beklenmedik haberlerin en kötülerinden biriyle, ani bir kayıpla hayatlarımız, sektörümüz alt üst oldu. 1987’den beri dergilerde, gazetelerde yazan, çok çeşitli mecralarda yöneticilik ve danışmanlık yapan, konserler düzenleyen, projeler üreten müzik insanı, gazeteci, yazar, psikolog Tolga Akyıldız’ın pat d ...

Müzikle sonsuz dayanışma

6 Şubat depreminin ardından Türkiye’nin her köşesine hakim olan dayanışma ruhu müzik sektöründe de dalga dalga yayılıyor. Felaketin ardından göz yaşartıcı bir azimle seferber olan halkın ve duyarlı kuruluşların yardımları bölgeye ulaşırken müzisyenler, organizatörler, mekanlar ve müzik emekçileri de düzenledikleri konserlerle destek toplamaya devam ...

“Bugün canım yazı yazmak istemiyor”

Çetin Altan’ın 28 Nisan 1960’ta ülke kaynarken kaleme aldığı köşe yazısı şu cümleden ibaretti: “Bugün canım yazı yazmak istemiyor.” Başka hiçbir şey yoktu köşesinde. Öyle bir yılgınlık, öyle bir tükenmişlik, memlekette olanların ruha kazınmış yarası… 63 yıl sonra aynı duygudayım. Ne yazacağımı bilemeyerek bilgisayarın başına oturdum. Nereye gideceğ ...

Hayko & Jekyll & Hyde

Bundan birkaç hafta önce, salondaki kanepede bilgisayarıma gömülmüşken birden komşunun televizyonundan Fatih Altaylı’nın sesinin geldiğini duydum. Bu durum, ya kulaklarımın çok iyi duyduğunun ya da evin duvarlarının ince olduğunun bir göstergesi olabilir bilmiyorum ama o an bilgisayarda her ne yapıyor isem bırakıp hemen BloombergHT’yi açtım. Bu ace ...

Garip bir yeni yıl yazısı

“İyiyim. Hayır değilim. Her şey çok güzel olacak. Yok olmayacak. Her inişin bir çıkışı var. Bu inişin sonu yok.”  Bunlar Türkiye’de yaşayan sıradan bir vatandaşın bir gün ya da bir hafta içerisinde aklından geçirdiği cümlelerden bazıları. Ve hatta sokağı dinleyen ve izleyen, sosyal medyayı takip eden herhangi biri, yukarıdaki gelgitlerin insanla ...

Gülmeye ihtiyacınız var mı?

“Gülmeye çok ihtiyacım var.” Bu cümleyi kuran en az üç kişiyle birlikte aynı mekânda, Kadıköy Barlar Sokağı’ndaki BKM Mutfak’ın üst katında, İstanbul Komedi Festivali kapsamında sahneye çıkan Yaprak Ünver ve Selin Dilmaç’ın gösterisindeyim. Sahneye çıkar çıkmaz yönelttikleri, “Kimlerdensiniz? Buraya niye geldiniz?” sorularına alçak ya da yüksek ses ...

Nasıl geçti haberli, habersiz, çabuk ve eşsiz

Bundan yaklaşık üç ay önce Babylon’dan 28 Ekim için konser teklifi geldiğinde kısa süre içerisinde bir şey fark ettim. Ekim 2022 sahneye çıkışımın 20. yılıydı. Aslında baştan alayım… Matematiğim ve zamanın ilerleyen bir şey olduğunu kabul etme duygum o kadar kötü ki, ilk hesapladığımda 10 yıl geçtiğini sanıyordum. Bunun müthiş bir kutlama vesilesi ...

Büyüleyici bir eski koku: Kemancı

Tam güvenebilir miyim bilmiyorum ama ölürken hayatımın gözlerimin önünden geçeceğine dair bir ihtimal var. Gerçekleşecek mi? Henüz bilmiyorum. Ama eğer mümkünse, yani gözümden anlar geçecekse, o karelerden biri kesinlikle benim için 90’ların ortasında Beyoğlu’nda, Sıraselviler Caddesi’nde ilk kez Kemancı’ya girdiğim gece olacak.  Reşit olmadan ç ...

Tamirciiii muslukçuuuu!

Gülşen’in gündemi darmaduman eden tutuklanma haberiyle ilgili bir şeyler yazmak üzere bilgisayarın başına oturdum. Artık ev hapsi olarak devam eden bu cezanın ne kadar hukuk dışı, karanlık ve keyfi olduğunu yazacak, konunun sahnede müzisyen arkadaşına sarf ettiği cümleden daha derin olduğunu söyleyecek, o cümleyi ayıplamak, eleştirmek yahut ciddiye ...

Aylin Aslım’la ormanda ve Orman’la bir gün…

Üç sene aranın ardından vereceği ilk festival konserinin hemen öncesinde, Maslak’ta ormanın tam orta yerine yayılan bir kuliste Aylin Aslım’la sohbet ediyoruz. Onunla en son 2017 yazında Kaş’ta yüz yüze görüşmüştüm. Büyük şehri terk edip güneye yerleşen müzisyenlerle ilgili hazırladığım röportaj serisinin konuklarından biriydi. Kaş’ı yeni evi olara ...

Yaz geliyor, bağıra çağıra…

Gerçek anlamıyla yıllar süren kuraklıktan sonra müzik sektöründe tomurcuğun, yeşilin belirebildiği bir yaz başladı. Tüm ekonomik zorluklara ve pandeminin etkisini hala tam olarak yitirmemesine rağmen… 2020 yazında bir akşam sektörün önde gelen bazı isimleriyle sohbet ediyorduk. Bu işin 2022’de biteceğini söylediklerinde “Yok artık!” demiştim. Varmı ...

İnönü Stadı’ndan mor ve ötesi geçti

İnönü Stadı’nda en son 12 yıl önce bir konser izledim. Haziran 2010’du ve sahneye arka arkaya Alice in Chains, Rammstein, Megadeth, Manowar, Slayer, Metallica ve daha fazlası çıkıyordu. Evet bu efsane bir kadroydu ama ben 29 yıl önce, 1993 yazında aynı yerde bir dizi başka efsane ismi çok küçük yaşta izlemiştim. Türk müzik tarihinde stadyum konserl ...

30 yıllık Bodrum efsanesi: Körfez Bar

  Bodrum + gece hayatı + rock müzik. Bu üçü bir araya geldiğinde “eşittir” kısmı size ilk üçte mutlaka Körfez’i verecektir. Barlar Sokağı’nın en eski ve özel barlarından birini… Bir mekânın değil yıllarca, aylarca yaşayamadığı bir dönemde nesilden nesile devam eden bir aile işletmesinin istikrarını çok etkileyici buluyorum. O yüzden 2022 itibari ...

Güle güle muhteşem davulcu!

Çocuk gibi sevinmek… Çocukluğa has, yaş ilerledikçe unutulan ya da kaybedilen bir neşe türü. Zıp zıp zıplamak, ağız dolusu gülmek, gözlerinden yıldızlar çıkması… Tanımlamaya çalışmak manasız olsa da, buna benzer bir şeyler. 28 yıllık rock grubu Foo Fighters’ı izlediğim iki sefer de bu neşe türünü hücrelerime kadar hissettiğim anlardı.  26 Mart C ...

Bu şarkılar bir başka

Moda Burnu’nda, her bir köşesinde sanat işlerinin olduğu retro bir apartmanda pazar kahvaltısındayız. Kahvaltı dediğim aslında öğle kahvaltısı yani yabancı arkadaşlarımızın tabiriyle bir tür ‘brunch’. Masada dostlar ve birbirini sevenler var. Ve hiç tükenmeyen bir sohbet. Müzik, konserler, Kadıköy’de akıl durduran kiralar baş konular. Bir konudan d ...

Sirenler 10 yıl sonra tekrar çalıyor

mor ve ötesi’nin sekizinci stüdyo albümü Sirenler’i (Rakun Müzik) yayınlandıktan iki gün sonra yağmurlu bir günde, Datça-Bodrum yolunda dinledim. Datça’dan Marmaris’e inen kıvrımlı yollarda kâh gri denizi, kâh bulutları, kâh geçen yazki yangında maalesef kül olmuş ormanları arşınlarken uzun zamandır hissetmediğim bir şeyi hatırladım: Sevdiğim bir g ...

“Cem Yılmaz artık güldürmüyor!”

İnsan mutsuz olmak için çaba harcar mı? Dünden beri bunu düşünüyorum. Düşünmeme sebep olan şeyi düşündüğümde durum komik mi trajik mi emin olamıyorum. Çünkü sebep, Cem Yılmaz. Ve gösterisi Diamond Elite Platinum Plus. Niye olduğuna geleceğim ama önce şunu söyleyeyim… İnsanların klavye aracılığıyla birbirini doğramasına sebep olan bir takım kısa ...

John Lennon ve İbrahim Tatlıses’in ortak noktası: Kadına şiddet

Geçenlerde radyo programım Tematik için çalacağım şarkıların listesini oluştururken -tema, gripten mustaripler için ‘geçmiş olsun’ şarkılarıydı- The Beatles’ın Getting Better adlı şarkısına denk geldim. Önce “Hah!” dedim, “bunu da ekleyeyim. ‘İyileşme’ şarkısı tam da bu listeye göre.” Fakat sözleri baştan sona okumak üzere internete girdiğimde çok ...

Bir ABBA’nın 40 yıl hatırı vardır!

Yıllardan 2005, günlerden 3 Eylül’dü. Artık tarih olmuş bir festivalin, Rock’n Coke’un düzenlendiği Hezarfen Havaalanı’nda The Cure konserinin başlama saatini heyecanla bekleyen bir festivalci olarak alanda dolaşıyor ve bir yandan da ismini kesinlikle hatırlayamadığım bir kanal için dinleyicilerle kısa röportajlar yapıp hangi grubu heyecanla bekled ...

Zor günlerimde hep sen yanımda vardın

Geçen gün, İstanbul’da artık nesli tükenmiş birer canlı olarak nitelendirilebilecek ‘taksi’lerden birinde, Moda’nın neresi olduğunu bilmeyen bir şoförle yolculuk ediyorum. Bağdat Caddesi’ne inen sokaklardan birinin köşesinden binip de “Moda’ya lütfen” dediğimde, Cadde’ye çıkma arifesinde olan genç şoför, “Sağa mı sola mı?” diye soruyor. Şaka mı yap ...

Yazılar bitti, müziklere yolculuk…

Yazıma reklamlarla başlamış olacağım ama ilk kitabımın son sayfasını geçen pazartesi bitirdim ve Can Yayınları bünyesindeki Mundi Kitap’ın ellerine teslim ettim. Kafamda uzun zamandır kesilmeyi bekleyen en uzun kurdeleyi kesmiş olmanın verdiği hafiflik ve sevinç bana bir tür ‘tatil ruhu’ yaşatırken, yaz başından beri aynı anda birkaç iş yaptığımdan ...

Bir yıl sonra Duman’la konser siftahı

14 Ağustos Cumartesi akşamı, Duman’ı izlemek üzere Bodrum Antik Tiyatro’ya doğru yol alıyorum. Bu, bir yıl aradan sonra gideceğim ilk konser. Ve işin garip tarafı, bu gerçeği fark edişim konser gününe rastlıyor. Birkaç dakika boyunca, “Bir dakika ben en son hangi konsere gitmiştim?” diye düşünüp cevabı bulamayınca artık fotoğraflı günlük görevi gör ...

10’lu yaşların başında renkli oyuncaklar, K-Pop’lar…

Artık sezon itibariyle kuru bir tost ve demli çaya bile çılgın fiyatlar ödenen Bodrum’da, deniz kenarında yazı yazıyorum. Karşımda oturan arkadaşım, “Bak şu arkada bir çocuğun elinde gökkuşağı renginde bir oyuncak var” diyerek ileriyi işaret ediyor. Kafamı çeviriyorum, şezlonga yatmış bir kızın elinde ‘baloncuklu renkli oyuncak’ diye tanımlayabilec ...

Çalışkan arı: Artemis Günebakanlı

Hayatımızın çok garip bir dönemindeyiz. Normal şartlar altında olsak, belki çalışmaktan helak olduğumuz bir haftanın yorgunluğunu atacağımız, önceki gece feneri kim bilir kaçta hangi barda ya da konser mekânında söndürdüğümüz için yaralarımızı saracağımız, Garfield gibi koltuktan koltuğa devrilerek geçireceğimiz bir günü, yani pazar gününü, SP vide ...

Festivalleri tuz kadar özledim

Normal bir dünyada yaşıyor olsaydık, bu mevsimde WhatsApp gruplarında, “Şu festival açıklanmış!”, “Ya buna kesin gidelim!” “Şunu kaçırmayalım!” mesajları, muhtelif afiş görselleri yahut konserlerle ilgili sosyal medya iletileri yağıyor olacaktı. Gel gör ki, uzun süredir normal bir dünyada yaşamıyoruz. Aşısı olan lanet bir virüs kol gezmeye devam ed ...

Yıkılmayan kale Radyo 3, emektar DJ’lerin yuvası Power FM

Bundan birkaç sene önce bir röportaj için Dalaman’dan Kaş’a doğru yol alırken, transferimizi gerçekleştiren araçta cızırtılı bir radyo frekansından duyduğum şarkılar beni hayrete düşürmüştü. Arka arkaya çalan Alice in Chains ve Pearl Jam’den sonra bir de Temple of the Dog’dan Hunger Strike başlayınca, yanımdaki fotoğrafçı arkadaşımla sohbeti bırakı ...

Bize neden bir açıklama yapmıyorsunuz?

Müzik sektöründe çalışan çoğunluk -sayılı sanatçı ve mekânın minimumda ve zarar ederek iş yapmasını bir kenara koyarsak- tam bir yıldır işsiz. Lafın gelişi değil, gerçek anlamıyla işsiz. Evet, tüm dünya darda, bunun tartışılacak yanı yok. Fakat çoğu ülkede darda olanlara devlet yardım elini istikrarlı ve cömert şekilde uzatırken, bir yandan da gidi ...

Dört yetenekli kadının Kırmızı Dükkân’ı

İstanbul’da lapa lapa kar yağarken, ben termometrenin 19 dereceyi gösterdiği Bodrum’da yüzümü gökyüzüne dönmüş -ayıptır söylemesi- güneşleniyorum. Birkaç sene önce D vitamininin en çok bileklerden nüfuz ettiğini öğrendiğimden beri güneş altında bileklerimi Örümcek Adam stiliyle tutmayı adet edindim. Bir ara çaprazımdaki pet shop’un önünden dumanlar ...

Batuhan Mutlugil’in Yadigar’ı

Kökleri 20 yıl öncesine dayanan Duman’ın solo albüm çıkarmamış tek üyesiydi Batuhan Mutlugil. Ta ki, takvimler 15 Ocak 2021’i gösterene kadar. 90’lardan beri kendine has bir yol izleyen grubun ünlü gitaristinin bir albüm hazırlığı içinde olduğunu duyuyorduk. Geçen yaz hız kazanan bu sürecin ilk meyvesi Aralık 2020’de yayınlanan single Bambaşka oldu ...

2020: Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu

Yıl sonuna geldik ve galiba her şey üç ay içerisinde oldu. 2020’nin bende bıraktığı his bu. Ne aralık ayında olduğumuzun farkındayım, ne bugüne nasıl geldiğimizin… Üç ay içerisinde her şey paketlenmiş gibi. Ne olduğunu anlayamadan geçip giden bir sene. ‘Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu’ senesi. Saat 21.00 olmadan kendimi eve atm ...

Yeni karantina: Belki yeni bir sen

17 Kasım 2020, saat 18.16. Yaklaşık bir saat sonra yeni bazı kararlar açıklanacak. Mekânların ve tüm hayatın kapanması, bazı şeylerin eskisi gibi yapılamayacak olması söz konusu. Ve hatta sokağa çıkma kısıtlamalarının gündeme gelmesi. Aylar sonra, daha önce bu yılın bahar aylarında tecrübe ettiğimiz bir süreci tekrar yaşayacağız gibi görünüyor. Ve ...

İki trompet sanatçısı, onlarca ses ve his

Şarkı keşfetmenin bir hikâyesi olduğunda yani o şarkıyı keşfetmek için emek harcadığında, hayatında kapladığı yer de daha derin oluyor. Hakan Kurşun’un Boğazın Üstünde şarkısına bayılıp Kaos kasetini (evet kaset) haftalarca aradığım ve sonunda Beyoğlu’nda bir müzik dükkânında kalan son bir taneyi satın aldığım gün gibi. Aradığımızı saniyesinde buld ...

‘Aynen kanka sıkıntı yok’ ve sabır testi şarkılar

Uyumaya çalışıyorum ve ileride deniz kıyısındaki bir bardan çok uzun zamandır duymadığım tanıdık bir şarkı yükseliyor: “A little bit of Monica in my life / A little bit of Erica by my side / A little bit of Rita is all I need / A little bit of Tina is what I see / A little bit of Sandra in the sun / A little bit of Mary all night long / A little bi ...

Çok yorgunum çok…

Yorgun musunuz? Bedenen mi ruhen mi? Kim ya da ne buna sebep? “Kafamı yastığa koysam üç gün uyurum” diye düşündüğünüz oluyor mu? Ayaklarınızın iş yolunda geri geri gittiği? Belki ev yolunda? Aşk yolunda? Bir türlü iyi haber vermeyen bir dünya ve ülkede hayat yolları giderek daha da daralıyormuş gibi görünüyor mu? Ya da o yolların bunca yürümenin so ...

“Daha kötüsü olamaz artık” derken…

İçim sıkışıyor. Kara haberler arka arkaya geldikçe günlerden hangi gün olduğunu anlamanın mümkün olmadığını fark ediyorum. Bugün pazartesi mi, cuma mı, pazar mı? Sabah uyandığımız gün aydın olacak mı? Ülkenin haberleri acıyı iliklerine kadar hissedenler için yine ekstra mesai yapıyor. Sosyal medyada karşıma çıkan cinayet haberleri. Vahşice öldürüle ...

Harun Tekin’den yeni bir konser modeli: Hediyeler

Müzisyenlerin yer yer emekli, yer yer işsiz gibi hissettiği bir dönemden geçiyoruz. Evde ya da kimi zaman stüdyolarda üretim hala devam etse de yoğunluk az, sahneler ise hepten kapalı. Birkaç ‘arabalı konser’ denemesi yakın gelecek için planlansa da bir mekan ya da festivalde rahatlıkla sahne alabileceğimiz günler şu dağın arkasında. Ve belki de di ...

Bu şarkılar olmasa o diziler bitemezdi

Hayatım artık bir kanepe. Enim çarpı boyumdan hallice bir yuva. Onunla yaşıyor, onun üzerinde yiyip içiyor, kimi zaman uyuyor, şu an yazı yazıyor, okuyor, onu seviyor, ondan sıkılıyor ve sonra yine ona sığınıyorum. Yaşayabileceğim tüm duyguları tek minderde eriten, artık neredeyse uzvum sayacağım bir eşya. İçine gömüldüğüm bu güvenli yuvadan göz ...

En çok neyi özlüyorsunuz?

Karantinada bir ayı geride bırakmışken, cevabını fazlasıyla merak ettiğim sorulardan biriydi bu. Haftalar içerisinde önce kendime, birkaç kez de arkadaşlarıma sordum. Yapı olarak biraz zor özleyen biriyim. Birilerine, bir şeylere, yurtdışındayken “Ah bir İskender olsa”ya falan gelene kadar sadakatle özlediğim tek şey (tamamen işlevsiz bir eylem ola ...

Hayat artık bir haber kanalı ekranı

Aklımda, “Kim derdi ki seninle bir gün ayrılacağız” şarkısı dönüyor. “Böyle ayrılık olmaz, böyle yalnız kalınmaz…” Salonda dönüp dururken ve “Neden bu şarkı benimle birlikte dönüp duruyor?” diye düşünürken, televizyonda sürekli kırmızı bantların ve ünlemli altyazıların geçtiği haber kanalı açık. Haber izlemekten içim dışıma çıkmış. Üç yıldır hiç te ...

Nostalji kraliçesi artık Muazzez Ersoy değil, bizleriz

21 Şubat’ı 22’sine bağlayan gece, yatağa girip ışığı kapatacağıma son bir kez Instagram tarama bataklığına düştüğümde, son yıllarda beni en çok heyecanlandıran sürprizlerden biriyle karşılaşacağımdan habersizdim. Ekranımın en tepesinde Amerikalı oyuncu Jennifer Aniston’ın bir gönderisi vardı. 10 yıl boyunca parçası olduğu, izlenme rekorları kıran F ...

Elazığ, Kobe Bryant ve Billie Eilish…

İnsanların büyük çoğunluğu bir ölüm/felaket haberi aldığında nerede ne yapmakta olduklarını çok berrak şekilde hatırlıyor. Nedenini tam bilmiyorum. Elbette şoke edici bir haberin kuvvetiyle o ânı hafızalarına kazımaları söz konusu ama belki bir yandan bu hatıralar mevcudiyetlerinin, hayatla bağlarının, o an hala yaşamakta olduklarına şükretmenin al ...

2020’ye girdik ve “bir günde döndüm dünyayı”

İnanılmaz ama gerçek, yıl 2020. Bakalım kaçımız hazırladığımız, hazırlamaya üşendiğimiz için kafamıza listelediğimiz ya da hedefe ulaşma kısmını hayal etme fazından bir türlü koparamadığımız ‘yeni yıl kararları’na harfiyen uyacak? 2020’nin sonunda görüşürüz. Doğası gereği yılın başında, ortasında ya da sonunda havlu atanlarla dolu olan bu müsabakay ...

Haydi yılı kapatıyoruz!

Müdavimleri hatırlar, 90’lı yılların sonunda Sıraselviler’de, kapısının önünde hafta sonları metrelerce kuyruk olan Roxy’de, sabah 4’teki kapanış esnasında hep aynı şarkı çalardı. Mo’ Better Blues adlı bu harika şarkı çalarken, herkes trompet melodisi üzerine bağıra çağıra “kapatıyoruuuz kapatıyoruuuz” diye şarkı söyler, sonra da ışıkları yanan mek ...

Ankara uçağı, Edis-Simge-Aleyna ve üniversiteliler

Bu satırları İstanbul-Ankara uçağında yazıyorum. Açılır kapanır masanın üzerinde klavyenin tuşlarını iki büklüm halde tıklatırken, aklıma laptopumun olmadığı bir uçuşta yetiştirmem gereken bir yazıyı cep telefonuma yazdığım gün geldi. Telefonu masaya yatay şekilde koyup klavyesine iki parmak yazarak uçarken, üç saatin sonunda yanımdaki kadın bana d ...

Yaraya merhem mıymıy şarkılar mı isyankâr gitarlar mı?

Kendiliğinden fon müziği olan günler geldi. Sanki pencereden dışarıda, sokakların ve ağaçların arasında görünmez megafonlardan yayın yapan bir radyo var. Ve havalar böyle griyken (bugün çok yağmurlu ve gri) o radyoda sıklıkla ‘sad indie’ çalıyor. Böyle bir liste var Spotify’da, denk gelmişsinizdir. İlk gördüğümde, “İnsan kendine bile isteye niye iş ...

Yaz sıcağı, kebapçı şarkıları, MilyonFest ve 1000. sayı

Hava sıcak. İnsanoğlumuz ne acayip. Sıcak olur, “Soğuk nerede kaldı!” diye ağlaşır; soğuk olur, “Sıcak nerde!” diye vahlaşır. Hava sıcak ve yazın ortasını geçtik. Artık zamanın geçiş hızını anlama kapasitem lisede sinüs, kosinüsleri anlama seviyeme kadar geriledi (anlamamıştım). Bir bakıyorsun yaz geldi diye seviniyor, kafanı çevirdiğin an yaz b ...

Hakikaten kim bu Erol Egemen?

90’lı yıllarda Kent FM’de yayınlanan Kaybedenler Kulübü’nü takip eden dinleyicilerin bildiği bir soru kalıbıydı “Kim lan bu Erol Egemen?” Kaan Çaydamlı ve Mete Avunduk’un hazırladığı bu kült programda sorulan soru, haftalar, aylar ve yıllar içerisinde bir fenomene dönüşmüş, sorunun öznesi hakkında hiçbir malumat edinilememişti. Bu adam gerçek miydi ...

Kadıköy’ün kişilikli müzik mabedi: Ağaç Ev

Bir mekân bazen sadece adıyla bile ondan hoşlanmanıza neden oluyor. Eskiden Beyoğlu’nun bir ara sokağında ağırbaşlı bir çiçek gibi duran Madrid vardı. Sonra Ağa Cami’nin sokağında bir kartal gibi tepeden size bakan Arsen Lüpen, Tünel’de bir zaman makinesine binmişim de 1900’lerin başına gitmişim gibi hissettiren Gramofon, masaldan fırlamış gibi dur ...

Güle güle Şevket Uğurluer!

Babam gazetedeki vefat ilanlarını her gün tek tek okuyor. İnsanların ölüm haberlerini Facebook’tan duyurduğu, o duyuruların ‘like’landığı, baş sağlığı mesajlarının yorumlar kısmından iletildiği bir çağda babamın her gün haber, ekonomi sayfalarına ayırdığı süre kadar vefat ilanlarına vakit ayırması, kimi zaman hüzünle “A canım benim” diyerek bir tan ...

Indie müziğin emektar şövalyesi: Hakan Tamar

Bir cumartesi akşamı, Kadıköy Karga’da oturduğum masadaki sohbetten sıkça uzaklaşıp (hayır Instagram dünyasına değil) Shazam’ın mavi dalgalar yayan düğmesine dalıyorum. “Bu neymiş ya?” diye diye merakla Shazamladığım şarkıların tamamı yeni dönem Türkçe gruplara, müzisyenlere ait. Brek, Hedonutopia, Elz and the Cult… Bazılarının sadece ismi, bazılar ...

Seçim arabasından, sahneden ve içimden gelen sesler

Hep merak etmişimdir, seçim dönemi sokaktan cayır cayır carlayarak geçen bir seçim arabasını duyan hangi insan, “Evet işte bu! Hayatım boyunca oy vermek istediğim parti!” diyerek sandığa koşar? O arabaları hep insanlara benzetirim. Hırçın, agresif, söylemek istediğini ve niyetini sakince değil, cazgırlık yaparak ortaya koyan, elde etmek istedikleri ...

Kayıp kayıtlar gün ışığına çıktı

Kerim Çaplı’yı ilk kez 2002 yılında gördüm. Beyoğlu’nda, Batu Abi’nin (Mutlugil) ortağı olduğu Mojo’da Spitney Beers adıyla çalan genç bir gruptuk. İlk dönemler perşembe geceleri (sonradan pazartesiye geçmiştik), Batu Abi’nin grubu Karpuz’dan hemen önce sahneye çıkardık. Kerim Çaplı, Karpuz’un harika performansının müsebbiplerinden biri olarak müth ...

Kadınlar yaşasın diye KadıköySahne’deydik!

3 Ocak Perşembe akşamı Can Güngör, Deniz Tekin, Kalben, Nilipek, Özge Fışkın ve Pinhani ile birlikte KadıköySahne’deydim. Bizler sahnede, büyük bir kalabalık mekânın dört bir köşesinde, tek bir amaç için oradaydık: Kadınlar yaşasın diye. O gece bilet alan herkes, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun kadın ve çocuk istismarı davalarındaki ...

Bartu Küçükçağlayan’la Moda’da yarım saat

Tanıştığımız âna kadar nedense Bartu Küçükçağlayan için ciddi, asık suratlı değil de gülmeyenyüzlü, az konuşan, böyle sigarasından derin bir nefes çekip üflerken sıkıntıyla bakan, seni göz-eleştirisinden geçirerek tedirgin hissettiren bir adam diye düşünüyordum. Yıllar içerisinde herhangi bir mekanda, kuliste, etkinlikte bir araya geldik mi diye zi ...

Kadife Sokak’ın en özel barı: 22 yaşında bir Karga

2 Kasım 2018, Moda Sahnesi… Bundan tam 30 yıl önce, “koltukların kırıldığı konser” olarak kayıtlara geçen, yıllardır yaptığım röportajlarda dönemi yaşamış kişilerden çokça dinlediğim tarihi bir müzik etkinliği “aynı gün/aynı yer/aynı kadro” sloganıyla tekrarlanıyor. Pentagram, Metalium ve Metafor’un sahne aldığı efsane Moda konseri. Yaşları 18’den ...

Müzik yazarlığından çocuk kitabı dünyasına

İlk gençlik yıllarımda hayal ettiğim şeylerden biri, ileride bir gün bir çocuk kitabı yazmaktı. Tahmin edilmesi zor olmayacak şekilde, son derece romantik, havalı ve sanki insanın hayal dünyasını, üzerine ‘büyüme iksiri’ dökülmeden korumasının yolu gibi geliyordu çocuk kitabı yazarı olmak. Hayalimi hiç gerçekleştiremedim. Ama sevdiğim arkadaşlarımd ...

Radyonun büyülü dünyasında 18 sene

Hiç böyle düşünmemiştim ama bu yazıyı yazmak için masa başına (artık masa başı da yok, diz üstü bilgisayarla koltuğa) oturduğum vakit düşündüm de, Türkiye’de rock müzik çalan radyo istasyonları arasında yıllardır kesintisiz program yapan tek kadın radyocu Gülşah Güray. Aslında meseleyi kadın-erkek olarak kategorize etmek istemezdim çünkü mesele ‘me ...

Yaz biterken, Eylül gelirken

Söylersem zaman daha da hızlanacak diye korkuyorum ama ağustosu yarıladık. Hatta siz bu yazıyı okurken geçmiş olacağız. Eylül ayına varınca durum daha da vahim. Çünkü sonbaharın sınır çizgileri -iklim olarak değilse de psikolojik olarak- 1 Eylül’ün üzerinden geçiyor. Küçükken bir yaz gününü hatırlıyorum. Yazlıktaydık ve günler birbirinin aynı ol ...

Yeldeğirmeni’ndeki Şen Bakkal’da Şen Sesler

Nilipek ve Can Güngör... Müziklerini ayrı, kendilerini ayrı sevdiğim iki isim. Bir kere dinleyip kenara koyulan değil, tekrar tekrar dinlenecek albümler yapıyorlar (hoş, dijital çağda artık kenara koymak değil de, search’te bir daha aratmamak oluyor sanırım), tevazu sahibiler, ilerledikleri yoldan son derece emin görünüyorlar, oldukları gibiler ve ...

Ari Barokas’ın Kadıköy’de yeşeren albümü

Bir araya geleceğimizi hiç tahmin etmeyeceğim bir yerde, Kapadokya’daki bir otelin peri bacalarını gören terasında Ari Barokas’la sohbet ediyoruz. O akşam Cappadox Festivali kapsamında Duman’la konseri olacak, ben de festivalle ilgili bir video çekimi için bölgedeyim. Bunu fırsat bilip hem birkaç ay önce yayınladığı solo albümü Lafıma Gücenme’yi he ...

TSM korosunda emeklilerle şahane bir gün

Uzun yıllardır Caddebostan Kültür Merkezi’nin alt katındaki spor salonuna gidiyorum. Grup derslerinin yapıldığı bir stüdyo var, en zorlu Pilates hareketlerini yaparken ansızın içeri gümbür gümbür bir Türk sanat müziği doluveriyor. Bir köşedeki acil çıkış kapısının hemen dış tarafında bulunan bir odada çalışan korolardan geliyor bu şarkılar. Bu duru ...

‘Buddha’dan ayrıldılar, sırada yeni planlar var

“Suitcase Buddha’dan ayrılmış.” Geçen hafta bu haberi duyduğumda, ağzımdan ister istemez, “Dünyanın sonu geldi herhalde!” cümlesi çıktı. Kadıköy gece hayatına hâkim olanların çok iyi bildiği bir ikiliydi Suitcase ve Buddha Bar. Rekor bir süre boyunca, tam 21 yıl, haftada iki kez Barlar Sokağı’ndaki bu mekânda sahne almışlar ve Britpop ağırlıklı rep ...

Pinhani ile Anadolu yollarında

Pinhani ile birlikte enstrümanlarla dolu bir minibüste, bol virajlı yollardan geçerek Karadeniz’e doğru yol alıyoruz. Hava pırıl pırıl. Camdan dışarıyı izliyorum. Yemyeşil bayırlar, otlayan koyunlar, çiçek açmış ağaçlar ve renkli evler, kentsel dönüşümden gına gelmiş ruhumda antidepresan etkisi yaratıyor. Grubun kurucusu Sinan Kaynakcı yan koltukta ...

Sahnelerden Milyon Dolarlık Şirketin Başına

Erce Kaşlıoğlu’nun hikayesini ilk duyduğumda hem şaşırmış hem de etkilenmiştim. Sıfırdan bir şeyler yaratan ve bunu da belirli bir prensip içerisinde yapan insanlar her zaman ilgimi çeker. Fakat onunla Kadıköy’de, kurucusu olduğu müzik stüdyosu Pür’de buluştuğumuzda ve hikayesinin tamamını dinlediğimde şaşırma ve etkilenme oranım katlandı. Kaşlıoğl ...

Gitar dünyasının Özlem Abla’sı

Kadıköy Kadife Sokak’ın Barlar Sokağı olarak anılmadığı, kendi ismiyle bilindiği zamanlar… Birkaç cafe-bar dışında son derece sakin bir atmosferi olan sokağın Dr. Esat Işık Caddesi’ne yakın tarafında, enstrüman çalmayan birinin bile hemen dikkatini çeken bir müzik mağazası açılıyor. Yıl 2000. Henüz 20’lerinin başındaki ÖzlemAtav’ın ünlü blues gitar ...

ARŞİV