Şarkılı Kadıköy Tarihi – 10: Mahallenin şarkılı şairi Bedri Rahmi Eyüboğlu

06 Ekim 2017 - 08:23

Kadıköylü şarkıcılardan söz ederken Erol Evgin’i anmamak olmaz: Yürüyüşüne Moda’dan başlamıştır. Moda Deniz Kulübü’nde verdiği “amatör” konserler bir yana, ilk topluluklarından birine Moda 5 adını koymuştur. ‘70’li yılların tartışmasız “yıldız”ıdır; genç kızların evlenmek istediği, benim gibi çocukların büyüyünce olmak istediği isimdir. Büyüdüm, Erol Evgin olamadım ama onu hep çok sevdim. O kadar ki siz bu satırları okurken ben Erol Evgin seven sevdiceğimle onu konserde izliyor olacağım. Hâlâ konser veriyor, evet ve hâlâ büyük yıldız!

Çok sevdiğim şarkılarından biri, 1984 yılında yayımlanan, kendi adını taşıyan albümünde karşımıza çıkan “Sitem”: “Önde zeytin ağaçları arkasında yâr / Sene 1946 / Mevsim / Sonbahar” diye başlayan o şahane şarkı… Yekten vurarak ilerler: “Yâr yâr!.. Seni kara saplı bir  bıçak gibi sineme sapladılar” Bir Bedri Rahmi Eyüboğlu şiirinden bestelemiş. Ortaokul yıllarında İzmit’te izlediğim bir konserinde (bugün artık aramızda olmayan arkadaşım Cüneyt’le) kendimi sahneye atmışlığım ve bu şarkıyı istemişliğim var. “Sonra” demişti, söylememişti ama olsun, ilerleyen yıllarda konserlerinde bu şarkıyı çok dinledim.

Şarkının beni derinden vuran yanı, şiiri. Dinlediğim yıllarda bunun sahiden bir şiir olduğunu bilmiyordum. Üniversite için Ankara’ya geldiğimde öğrendim. Bedri Rahmi Eyüboğlu adını, lise kitaplarında da yer alan “Karadut”tan biliyordum ama ilişkiyi kuramamıştım. Ne zaman ki “şair”in peşine düştüm, “Karadut” kitabında, hem de kitaba adını veren o meşhur şiirden hemen sonra “Sitem”e rastladım. İtiraf edeyim: “Şair”i onunla tanıdım, bu şiiri okuduktan sonra ilerledim. İyi ki ilerlemişim çünkü artık vazgeçilmezlerimden biri.

Bedri Rahmi Eyüboğlu, mahalleli. Kalamış’ta, Manolyalı Sokak No.8 adresinde ikamet ediyor. Müziğe, en çok türkülere tutkun –ki şiirinde ve resimlerinde izlerini görmek mümkün: Kendine has bir tarzı oluştururken beslendiği en büyük kaynak Anadolu folkloru. Âşık Veysel’in peşinden gitmiş, ona bir teyp makinesi almak için kolları sıvamış. Onun portresini de yapmış. Gördüğüm belki de en güzel tasvir!

1952 yılının 8 Ekim günü yani Gazete Kadıköy’ün elinizde tuttuğunuz nüshasının yayımlanmasından tam 65 yıl iki gün önce, Sivrialan’dan yazılmış Âşık Veysel Şatıroğlu imzalı bir mektup var. “Sayın Bedri Bey” diye başlıyor ve şu cümlelerle devam ediyor: “Parayı aldım. Mektup yazamadığımın sebebi elimden gelmeyişidir.” Belli ki köyde çekilen film sonrası oluşan küçük bir yanlış anlama üzerine kurulmuş mektup, ozan onun düzeltilmesini istiyor. Bir de ricası var: Köyün başöğretmenini filmde oynatmak. Gönül gözüyle gören şahanenin bu ricası bile o kadar sakil, o kadar güzel ki…

Bedri Rahmi Eyüboğlu, Anadolu’dan beslendi, şiirinin nirengi noktası olarak türküleri belirledi. 1953 yılının Eylül ayında Varlık Yayınları tarafından basılan “Cânım Anadolu” adlı kitabında pek çok türkü hikâyesi anlatır. “Geçen yaz bir türkü ile beraber seyahate çıktık!...” cümlesiyle başlayan yazı, Galata’dan İzmir’e yapılan bir yolculukta, “Fosforlu Cevriyem”in kendine nasıl eşlik ettiğini anlatır. Dahası, her gittiği yerde bu türküyle karşılaşmasını bir işaret olarak görür. İnceden sitemini de unutmaz: “Onu bazı yerlerde tanınmayacak kıyafetlerde gördüm. Kelimeleri altüst olmuş. Araya olmıyacak mısralar karışmış. Bestesine, bambaşka sesler yerleşmiş, kafiyeleri perişan, fakat fosforlu olmasına fosforlu!” Kitabı bir şekilde bulursanız, okumanızı tavsiye edeceğim yazı, “İnsan Kokusu” başlıklı olan. Türkülerin nasıl da güzel olduğunu, örnekleriyle anlatıyor.

Müziğe tutkun demiştim Bedri Rahmi için, müzik de ona tutkun. En bilinen şiirlerinden biri, ilk kez 1969 yılında “Karadut 69” başlıklı toplama şiir kitabının içinde karşımıza çıkan “Bigüzel” adlı “kitap”ta rastladığımız “Zindanı Taştan Oyarlar”. Bilinme sebebi, ondan bestelenen bir şarkı. Adından değil, dizelerinden tanırsınız: “Sılanın ufak tefek yolları / Ağrıdan sızıdan tutmaz elleri / Tepeden tırnağa şiir gülleri / Yiğidim aslanım aman burda yatıyor” Şairin “yiğidim” dediği, bir başka şair: Nâzım Hikmet. Şiir, Zülfü Livaneli bestesiyle kitlelere ulaştı, Uğur Mumcu’dan Atatürk’e pek çok isme uyarlandı.

Şüphesiz Bedri Rahmi Eyüboğlu demişken her yerde karşımıza çıkan “Karadut”u unutmak olmaz. Hüveyda Evis’ten Cem Karaca’ya, Fatih Kısaparmak’tan Gülden Karaböcek’e pek çok insan tarafından seslendirildi. Onun tanınmasında büyük etkisi oldu. İkisi birbirinden ayrılmaz –ki istediği biraz da buydu. Unutamadığı “Karadut”u için yazdığı bu şiir, sadece onu değil hatırasını da bugüne taşıyor.

Şarkılı Kadıköy Tarihi’nde bu ay bir şairden söz ettim. Şiiri şarkı, şarkısı şiir olan bir şair. Mahalleli. “Kardeş Mektupları”ndan “Gece Yarısı”na kitaplarını bulduğunuz anda kaçırmamanız gereken bir şahane. Sadece şiiri değil, yazıları da önemli. Resimleri derseniz zaten yaşama sevinci!

Yazarın Diğer Yazıları

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 13: Hikâyenin sonu…

Yılın başında, Kadıköy’ün “şarkılı” tarihini anlatmaya soyunduğumda, bu işi kolaylıkla kotarabileceğimi zannediyordum. Olmadı. Yazdım, yazdıklarımdan ziyadesiyle memnunum ama zorlandım. İsim bulmakta değil, isimleri ayırmakta! Kadıköy, bir derya. Barış Manço’yla başlayan, Gaye Su Akyol’la biten bu küçük “dizi”de daha çok isim yer alabilirdi lakin s ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi: 12 - Mahallenin genç ustası Gaye Su Akyol

Mahallenin ele avuca sığmaz kızlarından birini anlatacağım bu yazıda. Her an her köşede karşılaşabileceğiniz biri zira mahalleyi, sokakları ve mekânlarıyla seviyor hatta zaman zaman onlara müdahale ediyor. Arada uzaklara kaçsa da meskeni Kadıköy. Uzaklar dediğim, uzay: Bizi alıp götürdüğü yer. Onunla yolculuk yapmaktan duyduğumuz memnuniyet bir yan ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 11: Mahallenin “kıdemli abi”si Metin Ersoy

Dillere dolanan ilk şarkılardan biridir “Vakit Yok Gemi Kalkıyor Artık”. Duyduğunuz anda sizi etkisi altına alır, sarar, sarmalar ve hayatınız boyunca size eşlik eder. Durup dururken kendinizi “O gemide ah ben de olsaydım / Açık denizlere yol alsaydım” derken bulmanız işten bile değil. Yaratıcısı, geçtiğimiz günlerde 83 yaşında hayatını kaybeden Me ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 9: Mahallenin buluşma noktası PlaKadıköy

2017 başından beri bu köşede Kadıköy’ün “şarkılı” tarihini yazıyorum. Başlamadan önce yaptığım ilk iş, mahalleden geçen müzisyenleri hatırlamaktı. Aklıma gelen ilk isimlerden biri, Bülent Ortaçgil oldu. Tefrikanın 4. nüshasında onu anlatmaya çalıştım. Bir diğer isim, hâlâ yazmadığım Gaye Su Akyol. Elbet yazacağım çünkü önemli kırılma noktalarından ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 8: Mahallenin “huysuz ihtiyar”ı Fikret Kızılok

Huysuzdu. Hep doğru bildiğini söyledi. Yolunda yürürken sürekli kulvar değiştirdi, tarzdan tarza yöneldi ama müziğini hiç bozmadı. Karabatak gibiydi: Bir an ortadan kayboluyor, aniden çıkıyordu. Kayboluşları “yeni” çalışmaların habercisiydi ve hiçbir zaman bizi hayal kırıklığına uğratmadı. Mahallenin “huysuz ihtiyar”ı Fikret Kızılok, bugün hayırla ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 7: Mahallenin uslu çocukları Pinhâni

Geçtiğimiz ay Kadıköy’den söz eden, yolu Kadıköy’den geçen şarkıları yazdım ancak adında mahalleye gönderme yapan o güzel albümden söz etmedim. Unuttuğumdan değil, bu ayki yazıya konu edeceğim için. Mevzubahis, 2016 tarihli son Pinhâni albümü “Kediköy”. Adıyla değil kapağıyla da kalbimizi kazanan, son zamanlarda yayımlanmış en güzel “iş”lerden biri ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 6: Mahallenin Şarkıları

Şarkılı Kadıköy Tarihi’ne başlarkan Kadıköylü müzisyenleri ya da yolu Kadıköy’den geçmiş insanları yazma niyetindeydim. Şu ana kadar kişisel tarihimde iz bırakmış Kadıköylüleri yazdım: Barış Manço, Mavi Işıklar, Bülent Ortaçgil ve Kesmeşeker’in “kaptan”ı Cenk Taner… Böyle de devam edeceğim ama bu ay, dizinin ortasına yaklaşmışken portrelere küçük b ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 5: Kaptan, mahallenin kendisi

Ankara’da yaşadığım yıllarda İstanbul bana hep korkutucu gelirdi. O dönem garaj Topkapı’daydı ve ben orada iner, bildiğim iki yere giderdim: Taksim ve Beşiktaş. Arkadaşlarım ve sevdiğim mekanlar oradaydı çünkü. “Karşı” kıyı bana hep uzak gelirdi: Sanki başka bir coğrafya gibi, geçtiğimde kaybolacakmışım gibi, bir daha geri dönemeyecekmişim gibi… Na ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 4: Mahallenin “ağır abi”si Bülent Ortaçgil

Kadıköy denince akla gelenlerden biri Kadıköy Anadolu Lisesi yani Maarif Koleji. Ünlüsü bol: Nilgün Marmara’dan Seyhan Erözçelik’e şairler, Altan Erkekli gibi “artist”ler, Ufuk Uras gibi politikacılar, Hasret Gültekin’den Önder Focan’a, müziğin her alanından pek çok isim, oradan geçmiş. Kimi okumuş, mezun olmuş, kimi genç yaşta orayı terk ederek ha ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 3

Mahallenin eğlenceli ayağı Mavi Işıklar Şarkılı Kadıköy Tarihi’nin en eğlenceli hikâyelerinden birini anlatacağım şimdi… Mavi Işıklar’ın hikâyesi! Eğlence, grubun bizzat içinde. Şöyle bir konser düşünün: İzlemek için sahnenin karşısında yerinizi alıyorsunuz, sahnede beş tane yatak ve sessizlik… Konser vakti geliyor, beş yatağın başında bulun ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 2: Mahallenin hikâyecisi Barış Manço

Kadıköy’ün “şarkılı” tarihini anlatmaya, şüphesiz mahallenin en iyi hikâyecisiyle başlamak gerek. Barış Manço, bugün müze olarak kullanılan evinde yaşarken sadece semtinin değil bütün dünyanın hikâyelerini bize taşıdı. Şarkılarında anlattıklarıyla yetinmedi, televizyondan seslendi. Geçmişten beslendi ama anlattıkları bugüne dairdi. Dahası, onları d ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 1: Hikayeye giriş…

Bilen bilir, Ankaracıyım. Üniversite okumak için gittiğim şehirde 21 yıl yaşadım. Şimdi İstanbul’dayım ama bir ayağım hâlâ orada ve bu hep böyle olacak. Ankara’da yaşadığım dönemlerde sıklıkla İstanbul’a gelirdim; bu ziyaretlerimde hep Kadıköy’de kalırdım. Bugün tersini yapıyorum: Selimiye’de yaşıyorum ve Ankara’yı ziyaret ediyorum. Gelişlerimde ...

ARŞİV