Şarkılı Kadıköy Tarihi – 9: Mahallenin buluşma noktası PlaKadıköy

08 Eylül 2017 - 09:53

2017 başından beri bu köşede Kadıköy’ün “şarkılı” tarihini yazıyorum. Başlamadan önce yaptığım ilk iş, mahalleden geçen müzisyenleri hatırlamaktı. Aklıma gelen ilk isimlerden biri, Bülent Ortaçgil oldu. Tefrikanın 4. nüshasında onu anlatmaya çalıştım. Bir diğer isim, hâlâ yazmadığım Gaye Su Akyol. Elbet yazacağım çünkü önemli kırılma noktalarından biri . Yaz başında tefrikaya küçük bir nefes aldırmış, mahalleden söz eden şarkılardan bahis açmıştım. Bugün, bir nefes molası daha veriyorum zira mahallenin önemli buluşmalarından biri bu hafta gerçekleşiyor: Kadıköy Plak Günleri. İlki, geçtiğimiz yıl yapılmıştı. Kadıköy Belediyesi’nin şahane “hizmet”lerinden biri. Bu yıl, yine aynı mekanda [Moda’da, Kadıköy Meslekî ve Teknik Anadolu Liseli bahçesinde] pek çok plakçı, plakseverlerle buluşmaya hazırlanıyor.

Düzenleyenler, “Kadıköy’ün ve İstanbul’un müzik kültürünü, müziğin ritmi içinde saklı kalan hafızasını açığa çıkartmak, plak atmosferini yaratan tüm bileşenleri bir araya getirmek hedefiyle” bu buluşmayı gerçekleştirdiklerini söylüyor. Az bile anlatmışlar: Gelenler, plakları baz alarak gerçekleşen buluşmada plaklar çevresinde dönen muhabbetlerden de nasiplenecek. Ben, “plaklarla memleket tarihi”ni anlatacağım, Mehmet Tez, Evrim Hikmet Öğüt, Yeliz, Mustafa Özkent ve Zafer Dilek, deneyimlerini paylaşacak. Bu kadar da değil: Mete Avunduk, Hakan Tamar ve Erhan Kurt, setin başına geçip plaklarını döndürecek. İki de konser var –ki yazının açılışında zikrettiğim iki isim, Plak Günleri’ne yakışır repertuvarlarıyla karşımızda olacak: Bülent Ortaçgil ve Gaye Su Akyol. İki ayrı kuşağın buluştuğu nokta bu.

Gaye, geçtiğimiz yıl plak almak için stantları dolanıyordu, bu yıl sahnede olacak. Üstelik “yuva”sında. Yuva dediğim, sahiden yuva: Kadıköy öncesinde yılın son festivallerinden biri için Bozcaada’da buluştuk, Tamirane On An Island kapsamında gerçekleşen bu buluşma sırasında muhabbet ederken, o binada çocukluğunun geçtiğini anlattı. Yıllar sonra, bir dönem çığlıklarıyla çınlattığı duvarları sesiyle çınlatacak oluşu, mahallenin kazancı. Ortaçgil’i sorarsanız, sesi, gençliğinin geçtiği sokaklarda duyulacak. İnsan daha ne ister ki?

Biraz da Kadıköy’ün plakçılarından söz edeyim… Mahalle, şanslı: Volkan Özboz’un DipSahaf’ı, yıllardır burada. Önceleri bir hanın üçüncü katında kısıtlı sayırda insanı ağırlar, satışlarını internet üzerinden gerçekleştirirdi; şimdi Moda Caddesi üzerinde Kefeli Pasajı’ndaki dükkânını bir buluşma noktasına çevirdi. Emek Can Tülüş, Beyoğlu’ndan koptu geldi, küçük ama havalı Zoltan’ı mahallenin göbeğine yerleştirdi. Az ilerisine Salih Karagöz’ün Rainbow 45’i konuşlandı –ki bugün, “yeni” plak denince akla gelen ilk isim. Sadece şahane albümlerin yeni baskılarını plakseverlerle buluşturmuyor, kendi prodüksiyonlarını da yapıyor. Mete Avunduk’un Vintage’ı, yıllardır aynı noktada. Karşısına RPM geldi. Biraz ilerisinde Can Plak, antikacılar sokağında Plakçı Hamit, Hasırcıbaşı’nda Exit, Karakol Sokak’ta Outro var. Bunlar ilk akla gelenler. Gezerseniz daha pek çok plakçıya rastlayabilirsiniz ama içlerinde biri var ki, yıllardır plak denince akla gelen ilk isimlerden: Zihni. Akmar Pasajı’na girdiğinizde dikkatinizi ilk çeken dükkân –ki yıllardır öyle. Eski/yeni aklınıza ne gelirse orada bulmanız mümkün. Uğrayın, hayatınız değişsin.

Yukarıda saydığım plakçılarla Plak Günleri çerçevesinde açtıkları stantlarda tanışmak mümkün. Sadece onlar değil ama, karşı kıyıdan gelen plakçılar da olacak bu buluşmada: Kontra Plak’tan Deform’a…

Yazıyı bitirmeden plak denen nesneden söz edeyim zira bu ara çok duyuluyor ama hâlâ bir kısım basit teknik bilgiler yanlış biliniyor. Yıllar önce, şöyle tarif etmiştim: Plaklar pikapta çalınır, bilinen hâli yuvarlaktır. Bir plato üzerinde döner ve pikap iğnesi, üzerindeki çizikleri ses olarak bize aktarır. Yaygın olarak kullanılan üç çeşit plak var: “Taş plak” olarak da bilinen 78’lik plaklar, çok sevdiğim 45’lik plaklar ve “albüm” olarak da anılan 33’lük plaklar. Bu sonuncusu ecnebi diyarlarda long-play olarak biliniyor ve LP kısaltmasıyla simgeleniyor –ki eski TDK, bunun karşılığında “uzunçalar”ı önermiş, kabul görmüştü. Bunlar dışında, yıllar önce okullarda eğitim, radyolarda yayın amaçlı kullanılan ve çoktan raflara kaldırılan 16’lık plaklar da var ama onlardan herhangi birini görme olasılığımız düşük. Ekseriyetle içten dışa çalınan tek yüzlü plaklar bunlar. Şu bilgileri de ekleyeyim: Plaklar, adlarını dakikadaki devir sayısından alıyor. 45’lik plak, 1 dakikada 45 devir atar, 33’lük 33 devir. 78’likler en hızlı dönenlerdir, 1 dakika içinde 78 kere dönerler. En doğal sesi bize ulaştıran onlar. Gramofonlarda dinlenirler. Gerçek bir gramofonda dinlediğinizde, söyleyenin yanınızda olduğu hissini uyandırırlar; etkileyicidirler. 45’likler küçüktür, 33’lükler ise büyük. Bu nedenle halk arasında “küçük plak” - “büyük plak” olarak ayrılırlar. 45’liğin her iki yüzünde, ekseriyetle birer şarkı bulunur; 33’lükler, kasetler gibidir: İki yüze beşer altışar şarkı alır. Plak olayını bitiren, kasedin icadı ve yaygın olarak kullanılmaya başlaması. Plaklarla birlikte, onları dinlediğimiz pikaplar da rafa kaldırılmıştı. Neyse ki yakın dönemde hepsi geri geldi. Şimdi, eski plakların yanına yeni baskı plakları koyabiliyoruz. Pek çoğu dertli ama olsun, plak her dem güzel.

Son bir tüyoyla yazıyı bitireyim: Plak alırken dikkat etmemiz gereken, üzerindeki çizikler. Müzik dinlemeyi zorlaştıracak tek şey bu: Kimi derin çizikler iğnenin atlamasına ve takılmasına sebep olabiliyor. Yüzeyde gözle görülür derin çizikler varsa ve matlaşmışsa, plak dinlenemezliğe daha yakındır. Onlardan uzak durun, diğerlerini alın ve keyfinize bakın.

Yazarın Diğer Yazıları

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 13: Hikâyenin sonu…

Yılın başında, Kadıköy’ün “şarkılı” tarihini anlatmaya soyunduğumda, bu işi kolaylıkla kotarabileceğimi zannediyordum. Olmadı. Yazdım, yazdıklarımdan ziyadesiyle memnunum ama zorlandım. İsim bulmakta değil, isimleri ayırmakta! Kadıköy, bir derya. Barış Manço’yla başlayan, Gaye Su Akyol’la biten bu küçük “dizi”de daha çok isim yer alabilirdi lakin s ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi: 12 - Mahallenin genç ustası Gaye Su Akyol

Mahallenin ele avuca sığmaz kızlarından birini anlatacağım bu yazıda. Her an her köşede karşılaşabileceğiniz biri zira mahalleyi, sokakları ve mekânlarıyla seviyor hatta zaman zaman onlara müdahale ediyor. Arada uzaklara kaçsa da meskeni Kadıköy. Uzaklar dediğim, uzay: Bizi alıp götürdüğü yer. Onunla yolculuk yapmaktan duyduğumuz memnuniyet bir yan ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 11: Mahallenin “kıdemli abi”si Metin Ersoy

Dillere dolanan ilk şarkılardan biridir “Vakit Yok Gemi Kalkıyor Artık”. Duyduğunuz anda sizi etkisi altına alır, sarar, sarmalar ve hayatınız boyunca size eşlik eder. Durup dururken kendinizi “O gemide ah ben de olsaydım / Açık denizlere yol alsaydım” derken bulmanız işten bile değil. Yaratıcısı, geçtiğimiz günlerde 83 yaşında hayatını kaybeden Me ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 10: Mahallenin şarkılı şairi Bedri Rahmi Eyüboğlu

Kadıköylü şarkıcılardan söz ederken Erol Evgin’i anmamak olmaz: Yürüyüşüne Moda’dan başlamıştır. Moda Deniz Kulübü’nde verdiği “amatör” konserler bir yana, ilk topluluklarından birine Moda 5 adını koymuştur. ‘70’li yılların tartışmasız “yıldız”ıdır; genç kızların evlenmek istediği, benim gibi çocukların büyüyünce olmak istediği isimdir. Büyüdüm, Er ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 8: Mahallenin “huysuz ihtiyar”ı Fikret Kızılok

Huysuzdu. Hep doğru bildiğini söyledi. Yolunda yürürken sürekli kulvar değiştirdi, tarzdan tarza yöneldi ama müziğini hiç bozmadı. Karabatak gibiydi: Bir an ortadan kayboluyor, aniden çıkıyordu. Kayboluşları “yeni” çalışmaların habercisiydi ve hiçbir zaman bizi hayal kırıklığına uğratmadı. Mahallenin “huysuz ihtiyar”ı Fikret Kızılok, bugün hayırla ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 7: Mahallenin uslu çocukları Pinhâni

Geçtiğimiz ay Kadıköy’den söz eden, yolu Kadıköy’den geçen şarkıları yazdım ancak adında mahalleye gönderme yapan o güzel albümden söz etmedim. Unuttuğumdan değil, bu ayki yazıya konu edeceğim için. Mevzubahis, 2016 tarihli son Pinhâni albümü “Kediköy”. Adıyla değil kapağıyla da kalbimizi kazanan, son zamanlarda yayımlanmış en güzel “iş”lerden biri ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 6: Mahallenin Şarkıları

Şarkılı Kadıköy Tarihi’ne başlarkan Kadıköylü müzisyenleri ya da yolu Kadıköy’den geçmiş insanları yazma niyetindeydim. Şu ana kadar kişisel tarihimde iz bırakmış Kadıköylüleri yazdım: Barış Manço, Mavi Işıklar, Bülent Ortaçgil ve Kesmeşeker’in “kaptan”ı Cenk Taner… Böyle de devam edeceğim ama bu ay, dizinin ortasına yaklaşmışken portrelere küçük b ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 5: Kaptan, mahallenin kendisi

Ankara’da yaşadığım yıllarda İstanbul bana hep korkutucu gelirdi. O dönem garaj Topkapı’daydı ve ben orada iner, bildiğim iki yere giderdim: Taksim ve Beşiktaş. Arkadaşlarım ve sevdiğim mekanlar oradaydı çünkü. “Karşı” kıyı bana hep uzak gelirdi: Sanki başka bir coğrafya gibi, geçtiğimde kaybolacakmışım gibi, bir daha geri dönemeyecekmişim gibi… Na ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 4: Mahallenin “ağır abi”si Bülent Ortaçgil

Kadıköy denince akla gelenlerden biri Kadıköy Anadolu Lisesi yani Maarif Koleji. Ünlüsü bol: Nilgün Marmara’dan Seyhan Erözçelik’e şairler, Altan Erkekli gibi “artist”ler, Ufuk Uras gibi politikacılar, Hasret Gültekin’den Önder Focan’a, müziğin her alanından pek çok isim, oradan geçmiş. Kimi okumuş, mezun olmuş, kimi genç yaşta orayı terk ederek ha ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 3

Mahallenin eğlenceli ayağı Mavi Işıklar Şarkılı Kadıköy Tarihi’nin en eğlenceli hikâyelerinden birini anlatacağım şimdi… Mavi Işıklar’ın hikâyesi! Eğlence, grubun bizzat içinde. Şöyle bir konser düşünün: İzlemek için sahnenin karşısında yerinizi alıyorsunuz, sahnede beş tane yatak ve sessizlik… Konser vakti geliyor, beş yatağın başında bulun ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 2: Mahallenin hikâyecisi Barış Manço

Kadıköy’ün “şarkılı” tarihini anlatmaya, şüphesiz mahallenin en iyi hikâyecisiyle başlamak gerek. Barış Manço, bugün müze olarak kullanılan evinde yaşarken sadece semtinin değil bütün dünyanın hikâyelerini bize taşıdı. Şarkılarında anlattıklarıyla yetinmedi, televizyondan seslendi. Geçmişten beslendi ama anlattıkları bugüne dairdi. Dahası, onları d ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 1: Hikayeye giriş…

Bilen bilir, Ankaracıyım. Üniversite okumak için gittiğim şehirde 21 yıl yaşadım. Şimdi İstanbul’dayım ama bir ayağım hâlâ orada ve bu hep böyle olacak. Ankara’da yaşadığım dönemlerde sıklıkla İstanbul’a gelirdim; bu ziyaretlerimde hep Kadıköy’de kalırdım. Bugün tersini yapıyorum: Selimiye’de yaşıyorum ve Ankara’yı ziyaret ediyorum. Gelişlerimde ...

ARŞİV