Şarkılı Kadıköy Tarihi – 5: Kaptan, mahallenin kendisi

05 Mayıs 2017 - 12:34

Ankara’da yaşadığım yıllarda İstanbul bana hep korkutucu gelirdi. O dönem garaj Topkapı’daydı ve ben orada iner, bildiğim iki yere giderdim: Taksim ve Beşiktaş. Arkadaşlarım ve sevdiğim mekanlar oradaydı çünkü. “Karşı” kıyı bana hep uzak gelirdi: Sanki başka bir coğrafya gibi, geçtiğimde kaybolacakmışım gibi, bir daha geri dönemeyecekmişim gibi… Nasıl oldu, ne oldu bilmiyorum ama bir gün vapura bindim, Kadıköy’e indim. İniş o iniş… Eski kitapçılarla süslü küçük sokaklar, hesaplı ufak lokantalar ve küçük meyhaneleriyle aradığım yerin orası olduğunu anlamam uzun sürmedi. Üstelik deniz dibindeydi ve sadece bütün sokaklar değil, bütün cümleler de denize çıkıyordu. Sahaflardan eski bir kitabı bulup sayfalarını Moda sahilindeki kayalıklar üzerinde çevirmenin tarifi bambaşka! Sokaklarında Barış Manço’nun yürüdüğü bir bölge üstelik bu: Her an köşeyi dönecekmiş gibi, hep heyecanlı…

Daha önce yazdım: Kadıköy’ü sevmemde Barış Manço’nun payı büyük. Ancak bir isim daha var ki, Kadıköylü olma sebebim: Cenk Taner. Bugüne kadar bunu konuşmadık, pek bilmez ama ben Kadıköy’ü onunla tanıdım, onunla sevdim, onunla bildim. Tanışmadığımız zamanlarda onu uzaktan takip ettim, hayranlıkla izledim. 1993’te Ankara’da Altınpark’ta düzenlenen “nükleer karşıtı” konserde sahnede gördüğümde heyecanıma engel olamamıştım. Yıllar sonra, tanıştığımız gün de aynı heyecan vardı bende. Kadıköy, benim için Barış Manço kadar Cenk Taner’di; nam-ı diğer Kaptan… Hâlâ öyle.

Kesmeşeker’i tanıdığım albüm, 1991 tarihli “Dipten ve Derinden”. İlk albümde beni tavlayan ekiplerden. Belen Ünal, Tayfun Çağlar ve Melih Rona, Kaptan’ın yoldaşları. İki yıl sonra yayımlanan “Aşk ve Para”da kadro tümüyle değişmiş: Serdar Öztop, Demirhan Baylan ve Cem Güvener, Kaptan’a el vermiş ama hissiyat aynı: Kesmeşeker, bildiğimiz Kesmeşeker –ki onları değerli kılan tam da bu. Ne olursa olsun değişmiyorlar ve bu değişmemezlik bir tekdüzeliğe sebep olmuyor. Bunu anladığımıznokta, üçüncü albüm. 1995 tarihli “Tut Beni Düşmeden”, Can Alper, Sezen Köroğlu, Batur Yurtsever, Hüseyin Cebeci ve Kerem Akaydın’lı kadrosuyla, diğerlerinden ayrı bir yerde duruyor ama diğerlerinden “farklı” bir noktada değil. Albümün CD basımında yer alan eski şarkılar (“Gerçekten Özleyince”, “Tek Sorumlu”, “İstanbul İstanbul” ve “S.O.S”) dokuyu değiştirmediği gibi, öncekilerle bir bağ kuruyor ve bütünlüğü sağlıyor. Bir yandan sonraki Kesmeşeker’in izlerini buluyoruz burada, diğer yanda nereden geldiklerine dair ipuçları elde ediyoruz. Benim gibi başından beri takip etmeyenler için iyi bir başlangıç albümü “Tut Beni Düşmeden” –ki albümün açılışında yer alan “Mister Brown”, topluluğun tavrını gözler önüne seren, aslında ne kadar yan yana olduğumuzu gösteren bir başka şarkı.

Tek tek albümleri anlatmak ve değişen kadroları saymak, yazıyı kalabalıklaştırır. İyisi mi, “İnsülin”den “Kum”a uzanan yolda, Kesmeşeker müziğini tarif için o beklenen benzetmeyi yapayım: “Kadıköy gibi…” Tam da öyle: Tanıdık, cesur, kendini fazla açmayan ama söyleyeceklerini dümdüz söyleyen, metaforları saklanmak için değil güçlendirmek için kullanan, sokaklarında kaybolduğunuzda kimselere sormadan, içgüdülerinizle yolunuzu bulabileceğiniz bir “coğrafya”. Üstelik sokakları şiir kokuyor ve bütün sokaklar Kadıköy’deki gibi denize çıkıyor.

Başlıkta Kaptan için “mahallenin kendisi” dedim. Kedisi de olabilirdi. O kadar yakışıyorlar Kadıköy’le birbirlerine. Onu ailesiyle Kadıköy sokaklarında yürürken ya da mahalle barı Mahle’de otururken görmek, Shaft sahnesinde izlemek, Kadıköy’ü güzel kılan hareketler. Önümüze koyduğu son iki güzellik, solo albümü “Yoldan Çıkmış Şarkılar” ve Metin Kurt’lu Kesmeşeker işi “Doğdum Ben Memlekette”, sonrasını merak ettiren, heyecanımızı artıran parça tesirli “bomba”lar.

Kadıköy’ün “şarkılı” tarihini yazarken ilk aklıma gelen isimlerdendi Cenk Taner. Editörlerim biliyor, iki aydır yazıyı erteliyorum. Kış depresyonu mu desem, soğukların etkisi mi, bilmiyorum. Bildiğim, yazının kendi kendine baharı beklediği. Bugün, onu anlatmak için en güzel gün: 1 Mayıs’ın sonrası. Kimileri “bahar bayramı” bilir ama “işçinin, emekçinin bayramı” bu. Kesmeşeker’i Kesmeşeker yapan Cenk Taner, bu “iş”in en sağlam “emekçi”si. Bunun için bu ay ona yakışıyor.

Söylemeden bitirmeyeyim: Kaptan namıyla maruf Cenk Taner hayatımıza temas ettiği için o kadar şanslıyız ki…

Yazarın Diğer Yazıları

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 13: Hikâyenin sonu…

Yılın başında, Kadıköy’ün “şarkılı” tarihini anlatmaya soyunduğumda, bu işi kolaylıkla kotarabileceğimi zannediyordum. Olmadı. Yazdım, yazdıklarımdan ziyadesiyle memnunum ama zorlandım. İsim bulmakta değil, isimleri ayırmakta! Kadıköy, bir derya. Barış Manço’yla başlayan, Gaye Su Akyol’la biten bu küçük “dizi”de daha çok isim yer alabilirdi lakin s ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi: 12 - Mahallenin genç ustası Gaye Su Akyol

Mahallenin ele avuca sığmaz kızlarından birini anlatacağım bu yazıda. Her an her köşede karşılaşabileceğiniz biri zira mahalleyi, sokakları ve mekânlarıyla seviyor hatta zaman zaman onlara müdahale ediyor. Arada uzaklara kaçsa da meskeni Kadıköy. Uzaklar dediğim, uzay: Bizi alıp götürdüğü yer. Onunla yolculuk yapmaktan duyduğumuz memnuniyet bir yan ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 11: Mahallenin “kıdemli abi”si Metin Ersoy

Dillere dolanan ilk şarkılardan biridir “Vakit Yok Gemi Kalkıyor Artık”. Duyduğunuz anda sizi etkisi altına alır, sarar, sarmalar ve hayatınız boyunca size eşlik eder. Durup dururken kendinizi “O gemide ah ben de olsaydım / Açık denizlere yol alsaydım” derken bulmanız işten bile değil. Yaratıcısı, geçtiğimiz günlerde 83 yaşında hayatını kaybeden Me ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 10: Mahallenin şarkılı şairi Bedri Rahmi Eyüboğlu

Kadıköylü şarkıcılardan söz ederken Erol Evgin’i anmamak olmaz: Yürüyüşüne Moda’dan başlamıştır. Moda Deniz Kulübü’nde verdiği “amatör” konserler bir yana, ilk topluluklarından birine Moda 5 adını koymuştur. ‘70’li yılların tartışmasız “yıldız”ıdır; genç kızların evlenmek istediği, benim gibi çocukların büyüyünce olmak istediği isimdir. Büyüdüm, Er ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 9: Mahallenin buluşma noktası PlaKadıköy

2017 başından beri bu köşede Kadıköy’ün “şarkılı” tarihini yazıyorum. Başlamadan önce yaptığım ilk iş, mahalleden geçen müzisyenleri hatırlamaktı. Aklıma gelen ilk isimlerden biri, Bülent Ortaçgil oldu. Tefrikanın 4. nüshasında onu anlatmaya çalıştım. Bir diğer isim, hâlâ yazmadığım Gaye Su Akyol. Elbet yazacağım çünkü önemli kırılma noktalarından ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 8: Mahallenin “huysuz ihtiyar”ı Fikret Kızılok

Huysuzdu. Hep doğru bildiğini söyledi. Yolunda yürürken sürekli kulvar değiştirdi, tarzdan tarza yöneldi ama müziğini hiç bozmadı. Karabatak gibiydi: Bir an ortadan kayboluyor, aniden çıkıyordu. Kayboluşları “yeni” çalışmaların habercisiydi ve hiçbir zaman bizi hayal kırıklığına uğratmadı. Mahallenin “huysuz ihtiyar”ı Fikret Kızılok, bugün hayırla ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 7: Mahallenin uslu çocukları Pinhâni

Geçtiğimiz ay Kadıköy’den söz eden, yolu Kadıköy’den geçen şarkıları yazdım ancak adında mahalleye gönderme yapan o güzel albümden söz etmedim. Unuttuğumdan değil, bu ayki yazıya konu edeceğim için. Mevzubahis, 2016 tarihli son Pinhâni albümü “Kediköy”. Adıyla değil kapağıyla da kalbimizi kazanan, son zamanlarda yayımlanmış en güzel “iş”lerden biri ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 6: Mahallenin Şarkıları

Şarkılı Kadıköy Tarihi’ne başlarkan Kadıköylü müzisyenleri ya da yolu Kadıköy’den geçmiş insanları yazma niyetindeydim. Şu ana kadar kişisel tarihimde iz bırakmış Kadıköylüleri yazdım: Barış Manço, Mavi Işıklar, Bülent Ortaçgil ve Kesmeşeker’in “kaptan”ı Cenk Taner… Böyle de devam edeceğim ama bu ay, dizinin ortasına yaklaşmışken portrelere küçük b ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 4: Mahallenin “ağır abi”si Bülent Ortaçgil

Kadıköy denince akla gelenlerden biri Kadıköy Anadolu Lisesi yani Maarif Koleji. Ünlüsü bol: Nilgün Marmara’dan Seyhan Erözçelik’e şairler, Altan Erkekli gibi “artist”ler, Ufuk Uras gibi politikacılar, Hasret Gültekin’den Önder Focan’a, müziğin her alanından pek çok isim, oradan geçmiş. Kimi okumuş, mezun olmuş, kimi genç yaşta orayı terk ederek ha ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 3

Mahallenin eğlenceli ayağı Mavi Işıklar Şarkılı Kadıköy Tarihi’nin en eğlenceli hikâyelerinden birini anlatacağım şimdi… Mavi Işıklar’ın hikâyesi! Eğlence, grubun bizzat içinde. Şöyle bir konser düşünün: İzlemek için sahnenin karşısında yerinizi alıyorsunuz, sahnede beş tane yatak ve sessizlik… Konser vakti geliyor, beş yatağın başında bulun ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 2: Mahallenin hikâyecisi Barış Manço

Kadıköy’ün “şarkılı” tarihini anlatmaya, şüphesiz mahallenin en iyi hikâyecisiyle başlamak gerek. Barış Manço, bugün müze olarak kullanılan evinde yaşarken sadece semtinin değil bütün dünyanın hikâyelerini bize taşıdı. Şarkılarında anlattıklarıyla yetinmedi, televizyondan seslendi. Geçmişten beslendi ama anlattıkları bugüne dairdi. Dahası, onları d ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 1: Hikayeye giriş…

Bilen bilir, Ankaracıyım. Üniversite okumak için gittiğim şehirde 21 yıl yaşadım. Şimdi İstanbul’dayım ama bir ayağım hâlâ orada ve bu hep böyle olacak. Ankara’da yaşadığım dönemlerde sıklıkla İstanbul’a gelirdim; bu ziyaretlerimde hep Kadıköy’de kalırdım. Bugün tersini yapıyorum: Selimiye’de yaşıyorum ve Ankara’yı ziyaret ediyorum. Gelişlerimde ...

ARŞİV