Ama Komşular İyidir

07 Nisan 2017 - 11:34

Nihayet bahar geldi, ben de bisiklet sezonunu açmaya karar verdim. Kadıköy’ün en çok sevdiğim özelliklerinden biri de bisiklet yolları; lakin bu hususu daha sonra konuşuruz. İki gün önce sırtıma yoga matımı yükleyip, Moda’dan Kalamış Yat Limanı’a vurdum pedalı... Tam limanın içinde, benden duymuş olmayın ama pek az kişinin kullandığı genişçe bir çimenlik var. Önü yelkenliler ve deniz, ardında büyük ağaçlar… Tam yogalık ortam.

Hülasa matı sote bir köşeye serdim, batan güneşi selamlamak üzere başladım çalışmaya. Ben daha nefesimi ayarlayamamıştım ki, bir takım motorlu genç adamlar 3-4 metre sağıma araçlarını çekip, gün batımına karşı bira içmeye, kendi aralarında sohbet etmeye başladılar. Normalde böyle durumlarda “zaten şehrin ortasında yoga yapıyorum” diye utanır, derhal evime kaçarım. Ama bu kez öyle yapmadım. Dedim “Ben Kadıköy’deyim yahu... Biraz insanlık, bir tutam pozitif iletişim mi denesem?”

Velhasıl, beylere seslendim, en kibar halimle yapacağım çalışma için sessizliğe ihtiyaç olduğunu ve mümkünse biraz ötede içmelerini rica ettim. Bunun üzerine beyler de gayet kibar, hemen toplanıp temas edemeyeceğimiz kadar uzağa oturdular. Resmen bana bir insana verebilecek en güzel hediyelerden birini; yani rahat verdiler. Ben de keyifle, yoga meditasyon Allah ne verdiyse konsantre olup, çimden ayrılırken beylere tekrar teşekkür ettim. Özetle, gayet medeni bir ortam yaşandı. Dedim; “Ben bu mahallenin insanını seviyorum yahu.” Tabi pek çok insan oluyor mahallede; bazen medeniyet sınırları, insancıllık filan epey zorlanabiliyor ama olsun. Biz iyilere odaklanalım. Gelin size bu ay, Kadıköy’ün insanlarını azıcık öveyim.

Mahallenin en çok sevdiğim kişileri listemde ilk sıra elbette, hayvan bakan insanların. Sanırsınız Moda’da her eve bir kedi şartı var. Muhtara ikametkah için gittiğinizde “Kedinin evrakları nerede?” diye soruyorlar. Şaka bir yana, Kadıköylü hayvanına sahip çıkmayı biliyor. Her akşam üstü Moda Burnu’nda tüm kedileri besleyen abla, tüm kış mahallenin dört köşesini kedi eviyle dolduran, hatta Moda Caddesi’ne dev karton kutularla köpek pansiyonu da açanlar, Bahariye’de sıcak vitrinlerine sığınan sokak kedilerini rahatsız etmeyen dükkan sahipleri, sokak köpeklerinin tasmalarına kendi cep telefonunu yazan veteriner kadın, sokaklara kasis yapılsın, hayvanlara zarar gelmesin diye imza toplayanlar… Hepsi benim komşularım ve hepsinin başımın üstünde yeri var.

Piknik yapan komşularımı da ayrıca seviyorum. Tüm mahalle güzel havalarda tası tarağı toplayıp sahile iniyor. Ortam cıvıl cıvıl gençlik, neşe, sanki Türkiye değilmiş de çok daha özgür ve ferah bir ülkeymiş gibi oluyor. Bir de sohbetlerimizi, oyunlarımızı, neşemizi sokağa çıkardığımızda, yaşayanları olarak şehri layıkıyla kullanmış oluyoruz. Demem o ki, sahilde sandalyesini açıp dizüstü bilgisayarından işini yapanları, ip gerip jonglörlük çalışanları, tango-salsa buluşmaları yapıp sahili iyice festival alanına çeviren ekibi, köpeklerini buluşturan ve dev köpek eğlencelerine imza atan hayvan sahiplerini, beni yoga yaparken gördüğünde torununa “Bak abla ne güzel jimnastik çalışıyor” diye cesaret veren teyzeleri ve elbette çimlerde müzik yapanları tek tek seviyorum. Ne güzel komşularım var, hey maaşallah diye övünüyorum.

Alışveriş yaparken, bir şeyler ikram eden eski Kadıköylü esnafı da çok seviyorum. Yeni Kadıköylü esnafın da bir kısmını seviyorum gerçi. Ama pasta alırken bir taze kurabiye tatıran, yahut şarküteride yeni gelen gravyerden bir parça uzatan esnaf nasıl sevilmez? Yeni esnaf, size sesleniyorum; bu değerlerimizi yitirmeyelim, lütfen…

Kadıköy’de sevdiğim insanlar listemin (yerim dolduğu için) sonunda; sokağı güzelleştirenler var. Duvar resmi yapanlar, balkonunda çiçek yetiştirenler, camları açtığında evinden sokağa güzel müzikler yayılan komşular… Misal bizim sokakta bir komşum var, yüzünü hiç görmedim ama bol yünlü kedilerini yakından tanıyorum. İşte o kişi geçtiğimiz sene sağ olsun güzel anma sabahları yaşattı bize. Misal Lemmy Kilmister’ın vefatında Motörhead’den Ace of Spades ile sokağı inletti. David Bowie’yi kaybettiğimizde, biz de ondandan aldığımız cesaretle verdik sokağa Let’s Dance’i…

Böyle böyle minik inceliklerle güzelleşiyor zaten şehir ancak, ya ne olacaktı?

Yazarın Diğer Yazıları

Yeni yıldan bir şeyler diledim ama hiç oralı olmuyor

Yıl dediğimiz şey, dünyanın güneşin etrafını tam tur pırlanta gibi dolanmasından başka bir mevzu değil. Günümüzden yaklaşık 2000 yıl önce, Brütüs’e sitemiyle ve salatasıyla tanıdığımız Jules Ceasar, kabineyi toplayıp, “Hadi kankalar, bundan gayrı şu 12 aylı güneş takvimini kullanıyoruz.” demiş. Gerçi insanoğlu sonraları Gregoryen takvime geçmiş lak ...

Dönüşüm Halleri

O sabah mahallenin eczanesi, berberi ve nalburu uyandıklarında, kendilerini devcileyin birer kafe, pizzacı ve gurme hamburgerciye dönüşmüş buldular. Üstelik bu apansız değişime hayıflanacak vakitleri de olmadı hiç. Zira henüz kepenklerini açmadan, kapılarında onları tüketmek isteyen kalabalık bir kuyruk oluşmuştu. Moda’nın 15 senelik Memoli Erke ...

Mütemadiyen Marjinalleşiyorum

Geçen hafta aynı gün içinde iki tane devlet dairesine gittim. İnanır mısınız, başıma trajikomik hiçbir şey gelmedi. Dedim: “Siz şaka mısınız yahu? Artık devlet dairelerinde de macera yaşayamayacaksak, biz mizahçılar olarak malzememizi nereden bulacağız? Ekmeğimizi nereden çıkartacağız?” Hayır, insan sevabına oraya inanılmaz bir sıra, uzun bir bekle ...

Ekranların Aranan Sokağı

Oturduğum sokakla gurur duyuyorum. Çünkü kendisi hepimizden ünlü; adeta bir rock yıldızı, adeta ekranların aranan yüzü... Moda Deniz Kulübü’nün bir arka sokağı desem, Kadıköylülerin zihninde hemen canlanacağından eminim. Sokağımızı memleketin geri kalanına anlatmak içinse, bizzat rol aldığı sayısız reklam filmi ve diziden, hatta bir adet de kamu sp ...

Tadilat, İnşaat ve Latte

Geçen yine akşamüstü yürüyüşüne çıkıyorum. Tam apartman kapısından çıkıp kulaklığımı kulağıma yerleşirtiriyordum, giriş katındaki komşumuz selam verdi. Eşiyle beraber balkona kurulmuş kibar kibar uzo içiyorlar. Afiyet olsun. Komşum dedi ki; eşinizin komşularla ilgili yazısını üstümüze alındık. Dedim; sizin alınacak bir şeyiniz yok. Apartmanda yedi ...

Kadıköy’de Tatil

Biz henüz tatile gidemedik. Zaten bayramda tatile gitmeyişlerimiz ailecek meşhurdur. Yollarda yapılabilecek kaza, sahillerde müdahil olunabilecek şezlong izdihamlarından kaçınmak maksadıyla, bayramda sokağa burnumuzu dahi uzatmayız. Bunun üzerine geç başlayan sezon, aniden bastıran sıcak, eve bakıma gelen yaralı kedi derken, henüz suya ayak sokmuşl ...

Bir Öykü ve Bir Sabah

Geçen sabah tam gün doğmadan önceki o mahsun aydınlığa uyanınca, balkona çıktım. Ayıptır söylemesi bizim balkon epey güzel. Ortanca henüz açmadı lakin kıştan kalma sefaletinden epey arındı. Sarmaşıklar zaten son kar yedikleri günden bu güne, çılgınca coşmaya, tüm balkonu donatmaya yeminli... Petunya mor, avokado fidanı dibinde coşan Kapadokya’dan t ...

Sabahlar Olur, Sen Geceyi Hatırla

Yıllar önce Beşikta’ta oturur ve ‘Kim Lan Bu Hayatımın Erkeği’ bloguna yazarken, Kadıköy’ün gece hayatında gözlemlediğim erkekleri Avrupa yakasından daha yakışıklı ve centilmen, kızları ise daha iyi giyimli diye övmüştüm. 10 yıl olmuş bunu yazalı. Bana sorarsanız, kızlar hala İstanbul’un diğer ilçelerini kıskandırıyor. Erkeklere gelince, centilmenl ...

Kadıköy Sedası

97 senesinde elimde pembe bez çantam, Kadıköy rıhtımına indiğimde, Kadıköy’ün sedasının olsa olsa martı çığlığı ve vapur düdüğü olabileceği fikrine kapılmıştım. Tabi o vakit gençten de öte, çocuk irisiydim ve o zamanlar ne tüm şarkılarını ezbere bildiğim Kargo’nun, ne birkaç ay içinde Kemancı’da tanışacağım Kesmeşeker’in, ne de o yıl müptelası olac ...

Kadıköy Yürüyüşleri

“Hayatı ve kadınları öğrendiğimiz Kadıköy Sokakları” derdi Kaan Çaydamlı, biz de inandık. Kadıköy Sokları’nda yaşam denen tuhaflığı ve kadın denen kendimizi anlarız sandık. Bu yüzdendir ki, senelerdir bu sokaklarda yürüyor, yürürken kimi kedilerle selamlaşıp, kimi tanıdıkların gönlünü okşuyoruz. Ve müsadenizle sizlere bu yazıda Kadıköy’de en sevdiğ ...

Selam size, saygıdeğer Kadıköylüler!

Sizlerle 6 yıldır paylaşmaktan son derece mes’ut olduğum bu semt, benim için maalesef İstanbul’da kalan son kale, son sığınak... Artık çoğunu gönlümce kullanamadığım, sokaklarında gece kendimi rahat hissedemediğim, zaten güzel bir yerine gitmek istesem de, trafikten oraya bir türlü ulaşamadığım İstanbul’un, yaşanabilir yegane yeri... İş bu sebepten ...

Bir Tiyatro Muhiti Olarak Kadıköy

Bütün bir yıl bekledim. Çünkü Kadıköy tiyatroları hakkında bir yazı kaleme alacaksam, en azından her ay bir oyun izler, yazımı öyle hazırlarım diye düşündüm. Sonra bu konuyu masaya yatırdım, hatta çeşit çeşit oyun broşürleri topladım, çantamda uzun zaman gezdirdim. Lakin günün sonunda yine bir hayaller hayatlar klasiği yaşandı ve ben koca bir yıl b ...

ARŞİV