Kadıköy Sedası

10 Mart 2017 - 11:36

97 senesinde elimde pembe bez çantam, Kadıköy rıhtımına indiğimde, Kadıköy’ün sedasının olsa olsa martı çığlığı ve vapur düdüğü olabileceği fikrine kapılmıştım. Tabi o vakit gençten de öte, çocuk irisiydim ve o zamanlar ne tüm şarkılarını ezbere bildiğim Kargo’nun, ne birkaç ay içinde Kemancı’da tanışacağım Kesmeşeker’in, ne de o yıl müptelası olacağım Athena’nın Kadıköylü olduğunu bilmiyordum.

Sonra ufak ufak sokak aralarında dolaşmaya başladığımda, bodrum katlarından yükselen elektro gitarlar, davullar duydum Kadıköy’de. Hasır’da (Beşiktaş İskelesi önündeki hasır tabureli, artık olmayan çaycılar) gitar çalan çocukları kestim hülyalı hülyalı. Uzun süre taşralı korkularımdan alt katına inemediğim Akmar’da ise, Pentagram’la ve Zihni Müzik’in plaktan çekme kasetleriyle tanışma fırsatım oldu. Hatta ömrü hayatımda ilk oturduğum metal barı, yine Akmar’ın alt katındakiydi. O yıllarda edindiğim metal ve rock bilgisi, niyahetinde bir progressive metal davulcusu kocaya kaçmamı sağladı ki, buna da müsadenizle şükrediyorum inceden.

Başlıkta “seda” olarak kendimce çevirdiğim Kadıköy Sound’u, 80’li yıllarda Akdeniz Kafe’de takılan Kesmeşeker ekibi ve Demirhan Baylan’ın şaka olsun diye buldukları bir isimmiş. Benim sonuna yetiştiğim 90’larda ise, bu tanım gençlerin ortaklaşa müzik ve edebiyat ürettiği, birbirinden destek alarak yola devam ettiği bir alt kültürün adı olmuş. Sonra 2000’lerin internet ve müziği bedavaya indirme furyası esince, 90’ların müzik firmaları bu alternatif üretimleri basmayı karşılayamamaya başlamışlar.

Müzikal üretim 2000’ler boyunca dursa da, Kadıköy Sound’u gerek Kaybedenler Kulübü tribiyle, gerek plakçıları, sahafları ve iyi eğitimli, gıdalı gençleriyle, günümüze kadar geldi. Ve her ne kadar müzik otoriteleri Kadıköy’ün müzikal bir sedası olamayacağı, ancak ortak bir kültürü olabileceği fikrinde birleşse de, benim tanımım çok daha az akademik olacak. Bence en sevdiği büfe Tek Büfe, en sevdiği pastane Baylan olan ve en az bir kez Moda çimenliklerinde müzik yapmış bulunan her grup, Kadıköy Soundu’na dâhildir. Çünkü burası Kadıköy; burada sanatçılar ve sanatla ilgilenen insanlar birbirini destekler ve ancak bu nezaket hali sayesinde, yaşadıkları kaotik coğrafyada kendilerini bir nebze daha az yalnız, bir nebze daha fazla anlaşılmış hissederler.

Kadıköy’ün sedası deyince, bir de burada yaşamış babalar var elbette. Barış Manço’suz Moda olmaz. Edip Akbayram ve Harun Kolçak da halen Moda’nın yaşayan efsaneleridir. Onların sayesinde hala “haramilerin saltanatını yıkacağımıza” ve sadece müziğin gücüyle Japonya’da bile dostluklar kurabileceğimize inanıyoruz. Bu inançla koşup gidiyoruz arkadaşlarımızın, arkadaş gibi sevdiklerimizin konserlerine. Çünkü bir şehrin ruhunu yaşatmanın, ancak o şehirde üretilen sanatı yaşatmakla mümkün olabileceğini biliyoruz.

Arkadaş gibi sevdiklerimiz dedim. Çünkü arkadaşlar iyidir. Son 5-6 senedir, Kadıköy’den yurdun dört bucağına esen yeni bir dalga var. Buna Gaye Su Akyol “Kadıköy Yeni Dalgası” demiş, ağzı bal yesin. İçinde; Seni Görmem İmkânsız, Yok Öyle Kararlı Şeyler, her ne kadar stüdyoları Karaköy’de olsa da göbeklerinden Kadıköy’e bağlı Büyük Ev Ablukada, Adamlar, Son Feci Bisiklet ve belki henüz benim tanımadığım yepyeni gruplar olan bir müzik dalgası başladı. Bu enteresan isimli ve genelde “Yavrum kim üzdü sizi?” sormak istediğimiz (üstelik kimin üzdüğünü bal gibi bildiğimiz) grupların yanına, müsadenizle ben Kadıköylü olduğunu bildiğim Yasemin Mori, Ceylan Ertem ve Mabel Matiz’i de ekleyeceğim. Nasıl? Üstünde sörf yapmak isteyeceğimiz kadar büyük bir dalgaya benziyor değil mi?

Hülasa, bana sorarsanız müzikal anlamda Kadıköy cayır cayır yanıyor, bangır bangır çalıyor. Belki de şimdi tek ihtiyacımız, bu güzel müzisyenleri destekleyecek Kadıköylü prodüktörler, yapımcılar, festival organizatörleri, mekân sahipleri ve müzik dinleyicileridir. Çünkü bugün Kadıköy soundu, neden bir Manchester’ın, Seattle’ın yanında yer alamasın? Değil mi?

Yazarın Diğer Yazıları

Yeni yıldan bir şeyler diledim ama hiç oralı olmuyor

Yıl dediğimiz şey, dünyanın güneşin etrafını tam tur pırlanta gibi dolanmasından başka bir mevzu değil. Günümüzden yaklaşık 2000 yıl önce, Brütüs’e sitemiyle ve salatasıyla tanıdığımız Jules Ceasar, kabineyi toplayıp, “Hadi kankalar, bundan gayrı şu 12 aylı güneş takvimini kullanıyoruz.” demiş. Gerçi insanoğlu sonraları Gregoryen takvime geçmiş lak ...

Dönüşüm Halleri

O sabah mahallenin eczanesi, berberi ve nalburu uyandıklarında, kendilerini devcileyin birer kafe, pizzacı ve gurme hamburgerciye dönüşmüş buldular. Üstelik bu apansız değişime hayıflanacak vakitleri de olmadı hiç. Zira henüz kepenklerini açmadan, kapılarında onları tüketmek isteyen kalabalık bir kuyruk oluşmuştu. Moda’nın 15 senelik Memoli Erke ...

Mütemadiyen Marjinalleşiyorum

Geçen hafta aynı gün içinde iki tane devlet dairesine gittim. İnanır mısınız, başıma trajikomik hiçbir şey gelmedi. Dedim: “Siz şaka mısınız yahu? Artık devlet dairelerinde de macera yaşayamayacaksak, biz mizahçılar olarak malzememizi nereden bulacağız? Ekmeğimizi nereden çıkartacağız?” Hayır, insan sevabına oraya inanılmaz bir sıra, uzun bir bekle ...

Ekranların Aranan Sokağı

Oturduğum sokakla gurur duyuyorum. Çünkü kendisi hepimizden ünlü; adeta bir rock yıldızı, adeta ekranların aranan yüzü... Moda Deniz Kulübü’nün bir arka sokağı desem, Kadıköylülerin zihninde hemen canlanacağından eminim. Sokağımızı memleketin geri kalanına anlatmak içinse, bizzat rol aldığı sayısız reklam filmi ve diziden, hatta bir adet de kamu sp ...

Tadilat, İnşaat ve Latte

Geçen yine akşamüstü yürüyüşüne çıkıyorum. Tam apartman kapısından çıkıp kulaklığımı kulağıma yerleşirtiriyordum, giriş katındaki komşumuz selam verdi. Eşiyle beraber balkona kurulmuş kibar kibar uzo içiyorlar. Afiyet olsun. Komşum dedi ki; eşinizin komşularla ilgili yazısını üstümüze alındık. Dedim; sizin alınacak bir şeyiniz yok. Apartmanda yedi ...

Kadıköy’de Tatil

Biz henüz tatile gidemedik. Zaten bayramda tatile gitmeyişlerimiz ailecek meşhurdur. Yollarda yapılabilecek kaza, sahillerde müdahil olunabilecek şezlong izdihamlarından kaçınmak maksadıyla, bayramda sokağa burnumuzu dahi uzatmayız. Bunun üzerine geç başlayan sezon, aniden bastıran sıcak, eve bakıma gelen yaralı kedi derken, henüz suya ayak sokmuşl ...

Bir Öykü ve Bir Sabah

Geçen sabah tam gün doğmadan önceki o mahsun aydınlığa uyanınca, balkona çıktım. Ayıptır söylemesi bizim balkon epey güzel. Ortanca henüz açmadı lakin kıştan kalma sefaletinden epey arındı. Sarmaşıklar zaten son kar yedikleri günden bu güne, çılgınca coşmaya, tüm balkonu donatmaya yeminli... Petunya mor, avokado fidanı dibinde coşan Kapadokya’dan t ...

Sabahlar Olur, Sen Geceyi Hatırla

Yıllar önce Beşikta’ta oturur ve ‘Kim Lan Bu Hayatımın Erkeği’ bloguna yazarken, Kadıköy’ün gece hayatında gözlemlediğim erkekleri Avrupa yakasından daha yakışıklı ve centilmen, kızları ise daha iyi giyimli diye övmüştüm. 10 yıl olmuş bunu yazalı. Bana sorarsanız, kızlar hala İstanbul’un diğer ilçelerini kıskandırıyor. Erkeklere gelince, centilmenl ...

Ama Komşular İyidir

Nihayet bahar geldi, ben de bisiklet sezonunu açmaya karar verdim. Kadıköy’ün en çok sevdiğim özelliklerinden biri de bisiklet yolları; lakin bu hususu daha sonra konuşuruz. İki gün önce sırtıma yoga matımı yükleyip, Moda’dan Kalamış Yat Limanı’a vurdum pedalı... Tam limanın içinde, benden duymuş olmayın ama pek az kişinin kullandığı genişçe bir çi ...

Kadıköy Yürüyüşleri

“Hayatı ve kadınları öğrendiğimiz Kadıköy Sokakları” derdi Kaan Çaydamlı, biz de inandık. Kadıköy Sokları’nda yaşam denen tuhaflığı ve kadın denen kendimizi anlarız sandık. Bu yüzdendir ki, senelerdir bu sokaklarda yürüyor, yürürken kimi kedilerle selamlaşıp, kimi tanıdıkların gönlünü okşuyoruz. Ve müsadenizle sizlere bu yazıda Kadıköy’de en sevdiğ ...

Selam size, saygıdeğer Kadıköylüler!

Sizlerle 6 yıldır paylaşmaktan son derece mes’ut olduğum bu semt, benim için maalesef İstanbul’da kalan son kale, son sığınak... Artık çoğunu gönlümce kullanamadığım, sokaklarında gece kendimi rahat hissedemediğim, zaten güzel bir yerine gitmek istesem de, trafikten oraya bir türlü ulaşamadığım İstanbul’un, yaşanabilir yegane yeri... İş bu sebepten ...

Bir Tiyatro Muhiti Olarak Kadıköy

Bütün bir yıl bekledim. Çünkü Kadıköy tiyatroları hakkında bir yazı kaleme alacaksam, en azından her ay bir oyun izler, yazımı öyle hazırlarım diye düşündüm. Sonra bu konuyu masaya yatırdım, hatta çeşit çeşit oyun broşürleri topladım, çantamda uzun zaman gezdirdim. Lakin günün sonunda yine bir hayaller hayatlar klasiği yaşandı ve ben koca bir yıl b ...

ARŞİV