KÜLKEDİSİ / SİNDİRELLA MASALI ÜZERİNDEN TOPLUMLAR ARASINDAKİ FARKLARIN İZİNİN SÜRÜLMESİ - 1
Külkedisi aslında 9. yüzyıldan kalma eski bir Çin masalıdır ama sadece Avrupa’da 550’yi aşkın değişik biçimde anlatılmaktadır. Hatta Binbir Gece Masalları’nda bile yer almaktadır ama orada ayakkabı yerine daha doğulu bir obje olan halhal kullanılmıştır. Günümüzde en bilinen ve yaygın olarak anlatılanı Fransız yazar Charles Perrault tarafından uyarlanmış olan versiyonudur. İyilerin daima kazanacağı kötülerinse kaybedeceği anlatılmaktadır. Tabii aynı zamanda da, genç kızlara evi temizlemek, yemek yapmak, hayırlı bir kısmet beklemekten ibaret olan toplumsal rolleri öğretilmektedir. Sosyolojik olarak, fakirlere itaatkâr olmaları, tanrıya ve onun yeryüzündeki düzenine isyan etmemeleri, bunun neticesinde ödüllendirilebilecekleri hatırlatılmaktadır. Aynı masalın dilden dile aktarılırken, özü aynı kalırken kültürler arasında adapte olurken uğradığı değişiklikler bize toplumların haritasını da çizmektedir. Bu yönden belki de en izi sürülesi masal Külkedisi’dir.
Dilerseniz önce masalı kısaca özetleyelim, daha sonra farklı varyantların bir kısmına dokunuruz. Bir zamanlar güzeller güzeli bir kız varmış. Annesi ölünce babası yeniden evlenmiş. Üvey annesi de ilk evliliğinden olan çirkin mi çirkin iki kızıyla birlikte gelip, eve yerleşmiş. Bunlar, kızın güzelliğini kıskanmışlar. Bu yüzden ona kardeşleri gibi davranmak yerine odasına sahip çıkıp, tavan arasına atmışlar. Evin bütün işlerini yaptırdıkları gibi sürekli aşağılamaya, alay etmeye başlamışlar. Kızcağızın akşamları soğuktan üşüyen ellerini sönmekte olan mangalın küllerine doğru tutup ısınmaya çalışmasıyla bile dalga geçerek, ona ‘Külkedisi’ adını takmışlar.
Bir gün evin bütün kızlarına sarayda verilecek balo için davetiye gelmiş. Prens bu davette evleneceği eşini seçecekmiş. Üvey anne ve kızları günlerce hazırlandıktan sonra takıp takıştırıp baloya gitmişler. Külkedisi’ni ise evde bırakmışlar. Herkes gittikten sonra Külkedisi mutfakta oturmuş ağlarken, yanında bir kadın belirmiş. “Ben senin peri annenim, üzüntüne dayanamadım geldim. O baloya gideceksin, hem de en güzel kızı olacaksın,” demiş. Peri anne sihirli değneğiyle balkabağını faytona, yakaladıkları fareleri ata, sıçanı da arabacıya dönüştürmüş. Ardından sıra Külkedisi’ne gelmiş. Perinin değneğiyle dokunmasıyla, Külkedisi’nin yırtık pırtık giysileri harika bir elbiseye dönüvermiş, ayağında da camdan ayakkabılar parlıyormuş. “Yalnız çok önemli bir şey var,” demiş Peri. “Gece yarısına kadar eve dönmelisin. Saat on ikide elbisen tekrar eski haline, faytonun balkabağına, atların fareye dönüşecek.” O gece Külkedisi balonun yıldızı olmuş. Herkes güzelliğini, şıklığını, zarifliğini konuşmuş. Prens görür görmez âşık olmuş, gece boyunca sadece onunla dans etmiş. Baloda zaman su gibi akıp geçmiş, Külkedisi saatin gece yarısına yaklaştığını son anda fark etmiş. Apar topar salondan ayrılıp koşmaya başlamış. Tabii prens de peşinden koşmuş ama yetişememiş. Sadece Külkedisi’nin sarayın merdivenlerinden inerken ayağından çıkan camdan ayakkabısının tekini bulabilmiş. Saat tam on ikide perinin sihri bozulmuş ve her şey eski haline dönmüş. Prens yemeden içmeden kesilmiş, âşık olduğu kızı sormuş soruşturmuş ama tanıyan kimseyi bulamamış. Bu sefer elinde ondan kalan tek şey olan, camdan ayakkabısından ona ulaşabileceği aklına gelmiş. Prens ev ev dolaşarak, ayakkabıyı bütün genç kızlara denetmeye başlamış. Sonunda Külkedisi’nin evinin de kapısını çalmış. Üvey kardeşleri ayakkabıyı denemiş ama ayaklarına girmemiş bile. Prens üzüntü içinde oradan ayrılacağı sırada evin hizmetçisinin güzelliği dikkatini çekmiş. “Hanımefendi, bir de siz dener misiniz?” demiş. Üvey kardeşleri hemen itiraz etmiş ama prens onları dinlemeyerek ayakkabıyı uzatmış. Tabii ayakkabı Külkedisi’nin ayağına kalıp gibi oturmuş. Prens, onun baloda dans ettiği kız olduğunu anlamış, hemen önünde diz çöküp evlenme teklif etmiş. Külkedisi ve prens sonsuza kadar mutlu yaşamışlar.
Günümüzde oldukça naif olan hiç şiddet içermeden çocuklara anlatılan bu versiyonun aksine benim de çok da uzak olmayan çocukluğumda babaannemden üvey kardeşlerin ayaklarını ayakkabıya sokmak için parmaklarını topuklarını kestiklerini hatırlıyorum. Sadece Avrupa’da 550 değişik şekilde anlatılan bu masalın orijinali diye bir şey olamaz ama çocukluğumdan beri aklımı kurcalayan mesele olan, her şey eski haline dönerken cam ayakkabının aynı kalması farklı okumalarda çözüme kavuşuyor. Sanırım bunun temelinde masala sihirli dokunuşlar yaparken, fazlaya kaçılmış olması yatıyor. Masalın ilk anlatılışlarında ayakkabı camdan değil sincap kürkündendir. Kabak arabaya, fareler ata dönüşürken, kürkten ayakkabı kendi öz varlığıyla baloda yer almıştır. Kanaatim odur ki, bu yüzden de gece yarısından sonra bile aynı kalmıştır. Sanırım kürk sonrasında fazla avam bulunduğundan ya da kürk giymek kabalığın, görmemişliğin göstergesi haline geldiğinden; cam ise sonsuz dönüşümüyle doğallığı ve ışıltılı duru güzelliği sembolize ettiğinden cama dönüşmüş. İşin şakası bir yana, işin aslının Charles Perrault’un masalın orijinalinde ‘vair’ ‘sincap kürkü’ olarak geçen kelimeyi yanlış anladığı için kendi masalına ‘verre’ ‘cam’ olarak aktarması olduğu düşünülüyor. Ancak her ne sebeple olursa olsun, zaman Perrault’u haklı çıkarmıştır; kürkün cama dönüşümünün günümüz açısından doğru bir tercih olduğu ortadadır.
Grimm Kardeşler tarafından anlatılan masal fazlasıyla vahşet içerir ve peri anne, camdan ayakkabı, saat 12 dönüşümü yoktur. Öncelikle kız kardeşler kötü kalpli, alaycı ve kibirlidir ama çirkin değildir. Peri anne yoktur, külkedisi annesinin mezarına bir fındık ağacı diker ve onun üzerine tüneyen kuşlar elbiseleri ve ayakkabıları getirir. Saflığın ve zarafetin sembolü olan kumru ve güvercinler belirleyici motiflerdir. Ama Külkedisi dışındakiler için ne saftır ne de zariftir. Kuşlar üçüncü gün çok görkemli altın gümüş işlemeli elbise ve altın ayakkabılar getirir. Prens iki gün elinden kaçırdığı güzel kızı yakalamak için bu sefer sarayın merdivenlerine zift döktürür. Kaçarken kızın sol ayağındaki ayakkabı zifte saplanıverir. Prens onu alıp bakar, ‘ufak, zarif ve altından yapılmış bir iskarpindir’ bu. Prens, ayakkabı ayağına uyanla evleneceğini duyurur. Üvey kız kardeşler bu duruma sevinir çünkü ikisinin de ayağı güzeldir. Büyük kız kardeş deneme odasına gider ama ayak başparmağı ayakkabıya sığmaz. Annesi, “Kes onu! Evlenirsen nasılsa artık yaya yürümeyeceksin,” der. Kız da kart kurt başparmağını keser, böylece ayakkabıyı giyer. Prens onu saraya götürürken fındık ağacına tüneyen güvercinler prensi doğru gelini almadığı konusunda uyarır. Bu sefer küçük kız kardeş deneme odasına gider ama topuğu ayakkabıya sığmaz. Annesi bıçak vererek, “Topuğundan biraz kes! Prensle evlenirsen, nasıl olsa ayağın bir daha yere basmayacak,” der. Kız da kart kurt topuğunu keser, böylece ayakkabıyı giyer. Prens onu saraya götürürken fındık ağacına tüneyen güvercinler prensi doğru gelini almadığı konusunda uyarır. Prens bu kızı da geri götürür, ayakkabı Külkedisi’nin ayağına tam olur. Prensle Külkedisi evlenir. Üvey kız kardeşler onlara yaltaklanırlar. Gelinle damat kiliseden içeri girerken biri sağında biri solunda yer alır. Tam o sırada güvercinler kızların birer gözünü gagalayarak kör eder. Kiliseden çıkarken de diğer gözlerini gagalayarak kör eder. Böylece kızlar yaptıkları kötülüklerin ve söyledikleri yalanın cezasını ömür boyu çekerler. Bıçakla kart kurt doğranan parmaklar topuklar, gagalanarak çıkartılan gözler, bir çocuk masalı için fazla vahşi değil mi? O yüzden masal itinayla evcilleştirilerek günümüze uyarlanmış ve bir peri masalı haline sokulmuştur.
Sindirella, tüm toplumlarda saf hizmetçi kız değildir. Cariye ya da köle olduğu, babasının göz koyduğu ya da kralın zorla evlendiği varyantlar da vardır. Merak etmeyin onları da anlatacağım. Ya da gelecek sayıya kadar biraz merak edin.
MASALLARDA KADININ İSTİSMARINA UYUYAN GÜZEL ÜZERİNDEN BAKIŞ -5 Amerikalı şair Anne Sexton kadınların masallarda ve hayatta edilgen olmasına itiraz edenlerdendir. İntiharından 3 yıl önce 1971 yılında yayımlanan kitabı Transformations’daki (Dönüşümler) şiirleri peri masallarının yarattığı pembe dünyanın gerçek olmamasının kızgınlığıyla yazmıştır. ...
MASALLARDA KADININ İSTİSMARINA UYUYAN GÜZEL ÜZERİNDEN BAKIŞ -4 Genellikle uykuya; on üç, on beş gibi -masalın geçtiği zamanda- menstrüasyonun başladığı yaşta dalınmaktadır. Baba kızının cinselliğini engellemek için erkeklik organını simgeleyen bütün çıkrıkları, iğneleri kaldırsa da, gene de zamanı geldiğinde bu durum gerçekleşir. Bir erkek o ...
MASALLARDA KADININ İSTİSMARINA UYUYAN GÜZEL ÜZERİNDEN BAKIŞ -3 Basile’in, Talia’yı anlatırken Leto’nun hikâyesinden etkilenmiş olma ihtimali vardır. Zira Zeus’un sevgilisi olan Leto ikiz çocukları Güneş tanrısı Apollon ile ay tanrıçası Artemis’i doğurmuştur ve Zeus’un karısı Hera’nın kıskançlığını da üzerine çekmiştir. Yunan mitolojisindeki ...
MASALLARDA KADININ İSTİSMARINA UYUYAN GÜZEL ÜZERİNDEN BAKIŞ -2 Grimm Kardeşler’in masalına Dikenli Gül demelerinin sebebi ise gül ne kadar güzelse dikeninin o oranda keskin olması durumudur. Masalın Almanca’daki adı Dornröschen olup, rose yerine kullanılan röschen bizdeki –Ayşe‘cik’ gibi- küçüklük belirten ek gibi olup kızın toyluğuna vurgu yap ...
MASALLARDA KADININ İSTİSMARINA UYUYAN GÜZEL ÜZERİNDEN BAKIŞ -1 Uyuyan Güzel, öyle mümbit bir masaldır ki, İtalyan şair Giambattista Basile’in 1634’te yayımlanan kitabında Ay, Güneş ve Talia adıyla yer almasıyla başlayan yolculuğu, 1697’de Fransız yazar Charles Perrault’un Peri Masalları’nda Uyuyan Güzel, Grimm Kardeşlerin 1812’de basılan Ço ...
ÇİZMELİ KEDİ MASALI ÜZERİNDEN MİRAS TAKSİMİ MESELESİ -3 Peki, buradaki konuşan sinirli varlığın neden kedi olduğunu hiç düşündünüz mü? Masalın kaynağının Afrika olmasıdır, bunun sebebi. Eski Mısır’da kedilerin dini inanç ve ayin nesnesi olduğunu günümüze kadar gelen piramitler sayesinde gözlerimizle görebiliriz. Kedi tanrıça Bast, firavunun ...
ÇİZMELİ KEDİ MASALI ÜZERİNDEN MİRAS TAKSİMİ MESELESİ -2 Çizmeli Kedi’nin bir benzerini bize Boratav anlatır, ancak Anadolu masalında kedinin yerini tilki alır, sonunda da Keloğlan tilkisinin iyiliğine hıyanetle karşılık verir. Tilki ile Çimenci Padişahının Oğlu masalında bir Keloğlan varmış, bu oğlancık değirmene çırak girmiş. Değirmen ...
Çizmeli Kedi Masalı üzerinden miras taksimi meselesi -1 Charles Perrault’nun en bilinen ve masallarından olan ve benim de en sevdiğim masallardan biri olan Çizmeli Kedi aslında miras taksimi meselesini göstermesi açısından çarpıcıdır. Yaşlı değirmenci ölünce; büyük oğluna değirmenini, ortanca oğluna eşeğini, küçük oğluna ise ke ...
OSCAR WILDE MASALLARINDA SOSYALİZM VE İNSAN RUHU - 4 Kürk Mantolu Madonna ve samurlar içinde Mona Lisa Sabahattin Ali, hiç Oscar Wilde okumuş mudur, onun Sırrı Olmayan Sfenks öyküsünden haberi var mıdır? Bilmiyorum. Buna ilişkin hiçbir yerde bir kanıta rastlamadım ama ben Oscar Wilde’ın Sırrı Olmayan Sfenks öyküsünü her okuduğumda aklıma S ...
Oscar Wilde Masallarında Sosyalizm ve insan ruhu -3 Genç Kral Skolastik Fantazya isimli kitapta yer alan “Simurg’un Kanatlarını Takmak mı? Sarayın Merdivenlerine Camdan Ayakkabı Bırakmak mı?” isimli makalesinde Melek Özlem Sezer, masallarda halkın krallık sistemini asla sorgulamamasını eleştirir: “Ülke yönetiminin bir sistem ve bilinç gerekti ...
Oscar Wilde masallarında sosyalizm ve insan ruhu -2 Mutlu Prens Pinokyo, Gulliver’in Yolculukları gibi yetişkinler için yazılmış pek çok roman zamanla kısaltılarak, ‘zararlı’ kısımları ayıklanarak kuşa çevrilerek çocukların okumasına hazır hale getirilmiştir. Büyükler için yazılan kimi masallar anlamından kopartılarak çocuklara anlatılmaya ...
Oscar Wilde masallarında sosyalizm ve insan ruhu -1 Tam adıyla söyleyecek olursak, Oscar Fingal O’Flahertie Wills Wilde ya da Herkes Öldürür Sevdiğini diye dilimize yerleşmiş olan Reading Zindanı Baladı’nın şairi, masal yazarı, sosyalist, ahlaksız Oscar Wilde. Kulak verin sözlerime iyice, Herkes öldürebilir sevdiğini Kimi bir bakışıyla ya ...
Rapunzel üzerinden çocuğa erginleşmenin anlatılması -2 Doğulu kimi edebiyat tarihçileri, Rapunzel’in esin kaynağının 11. Yüzyılda Firdevsi’nin yazdığı Şehname’de geçen Rudaba olduğu söyler. Şehnâme’de, Rüstem’in, Hükümdar Zal’ın kalesi Kabil’e, hükümdarın kızı Rudaba’nın sarkıttığı saçlarına tırmanarak girmesi anlatılır. Benzer bir olayı Osmanlı ...
RAPUNZEL ÜZERİNDEN ÇOCUĞA ERGİNLEŞMENİN ANLATILMASI - 1 Uzun sarı saçlı Rapunzel’i, kapatıldığı kuleyi falan hepimiz biliriz de masalın adının nereden geldiğini, sonunun nasıl olduğunu pek bilmeyiz. Fazla meraklandırmadan söyleyeyim masal adını maruldan alıyor. Yani Rapunzel, tıpkı kıvırcık, göbek, Çin gibi bir marul türünün adı. Bizim pazar ...
BİNDERİLİ ÜZERİNDEN MASALLARDA ENSESTİN İZİNİN SÜRÜLMESİ - 4 Babanın öz kızına göz koymasının yanı sıra gelinini almak için oğlunu öldürmeye çalışmasına da rastlarız masallarda. Boratav’ın Kral Padişahının Kızı böyle bir masaldır. Oğluna, kral padişahının kızını almak için iki sene harp ettiği savaştan yenilgiyle ayrılan padişahtır, bu namus ...
BİNDERİLİ ÜZERİNDEN MASALLARDA ENSESTİN İZİNİN SÜRÜLMESİ - 3 Ütelek ve Ahu Melek gibi bir başka Boratav masalı olan Yıldırım Padişahı’nda gene kızına göz koyan bir baba görürüz, ancak kızı kurtaran Yıldırım Padişahı da pek yüzüne bakılacak adam değildir. Masal boyunca resmen kızı taciz eder ve kız en sonunda tacizcisiyle evlenir. Bu masal as ...
Masallarda ensestin izini Grimm Kardeşlerin Binderili masalı üzerinden sürmeye başlamıştık, sonrasında bir Anadolu masalı olan Geyik Sultan’da da benzeri istismara rastlamıştık. “Durun, siz evlenemezsiniz. Siz baba kızsınız!” repliği Yeşilçam filmlerinde bile yoktur ama masalları okurken bunu yüksek sesle dile getirmemiz gerektiğini anlıyoruz. Pert ...
BİNDERİLİ ÜZERİNDEN MASALLARDA ENSESTİN İZİNİN SÜRÜLMESİ - 1 Çocuğunuza her gece yatmadan önce masal okuyorsunuz. Evdekiler bitti. Kitapçıya gidip, ne alsam ne alsam diye bakınırken gözünüz Grimm Masalları’na takılıyor. Tabii ya, siz de bu masallarla büyüdünüz. Hemen alıyorsunuz. Akşam çocuğunuz yatıyor, siz de başucuna oturup kitabı açıyorsunuz ...
KÜLKEDİSİ / CİNDERELLA MASALI ÜZERİNDEN TOPLUMLAR ARASINDAKİ FARKLARIN İZİNİN SÜRÜLMESİ - 4 Cinderella masalının altında gizli bir cinsel tutku yattığı söyleyerek, geçen yazıyı bitirmiştik. Daha da ileri gideyim, bu masalın kodlarında ayak fetişizmi gizlidir. Nasıl yani? diyerek kafanızı kaşıdığınızı görür gibiyim. Bunca ay sabrettiniz, yazın ...
Külkedisi / Cinderella masalı üzerinden toplumlar arasındaki farkların izinin sürülmesi - 3 Cinderella’nın, Küçük Annette isimli Fransız varyantı, geçen yazımızda bahsetmiş olduğumuz Eflatun Cem Güney’in Sırmalı Pabuç masalına daha yakın durmaktadır. Masal köyde geçer ve Annette koyun güder. Kötü kalpli üvey anne kızını etle beslerken, Annette h ...
KÜLKEDİSİ / CİNDERELLA MASALI ÜZERİNDEN TOPLUMLAR ARASINDAKİ FARKLARIN İZİNİN SÜRÜLMESİ - 2 Geçen yazımızı Cinderella’nın cariye olduğunu söyleyerek noktalamıştık. Kaldığımız yerden devam edelim o zaman. Yunanca yazan Romalı yazar Claudius Aelianus’un milattan sonra üçüncü yüzyılda, Antik dönem yazarlarından alıntılayarak derlediği Varia Hi ...
Çocukları eve dönüş yoluna çıkartmadan önce aklıma gelen bir hususu yazmazsam rahat edemem. Hansel’in, kıpırdayamadığı daracık kafese kapatılarak, kesilip yenilmek üzere sürekli beslenmesi sizlere bir şeyler çağrıştırıyor mu? Orta Çağ’da tavukları ya da başka hayvanları daracık kafeslerde besiye çekip, kısa sürede şişmanlatıp kesmek gibi bir uygula ...
Hansel ve Gretel’i ormanı derinlerinde bırakmış ve biz de peşleri sıra masalın içinde ilerlemiştik. Hansel ve Gretel’i kayboldukları ormandan kurtarmaya ne dersiniz? Ormanın haritasını çözebilmemiz için biraz yardıma ihtiyacımız olacak. En büyük yardımcılarımız Pinhan Yayınları tarafından basılan orijinaline sadık çevirisi ile Can Evrim Aslan’ın Ya ...
“Baba Bana Masal Anlatma” diyerek başladığımız yazı serüvenimizde bir yılı devirdik, ilginiz ve izniniz olursa bu yıl da size masal anlatmaya devam edeceğim. Dilerim bu esnada sizler sonu mutlu biten masalların kahramanı olduğunuz bir sene yaşarsınız. 2023’e en sevdiğim masallardan olan ve sosyolojik açıdan hayli malzeme barındıran Hansel ve Gretel ...
MASALLARDA TOPLUMSAL ROLLERİN ÖĞRETİLMESİ VE CİNSİYETÇİLİK - 2 Masalların daha küçücük çocukken toplumsal rolleri kafamıza nasıl soktuğunun izini sürmeye, geçen yazıda koyduğumuz virgülden devam edelim, dilerseniz. Masallarda kızlardan beklenenin ev işi ve temizlik olduğu, beyinlerine bir dantelâ gibi işlenir. Orman Evi (Yoksul Oduncu) masal ...
MASALLARDA TOPLUMSAL ROLLERİN ÖĞRETİLMESİ VE CİNSİYETÇİLİK – 1 Sene başından bu yana devam eden yazı dizimizde; Başparmak üzerinden masallarda çocuk köleliğini, Fareli Köyün Kavalcısı üzerinden masallarda salgın hastalıkları, Kibritçi Kız üzerinden masallarda yoksulluk ve çocuk işçiliğini, Parmak Kız üzerinden masallarda çocuk yaşta evlend ...
MASALLARIN KAPİTALİZMİN ELİNDE OYUNCAK OLMASI KURŞUN ASKER – 3 Evet, kola, çay, kahve derken bu yazı dizimizin sonuna geldik. En güzeli su elbette ama suları da zehirli maddelerle kirlettiğimiz için onları da ancak bir dizi işlemden geçirip arıttıktan sonra içer olduk. Çocukluğumuzdaki gibi derelerden pınarlardan su içmeye kalksak, maazall ...
MASALLARIN KAPİTALİZMİN ELİNDE OYUNCAK OLMASI KURŞUN ASKER – 2 Geçen yazıda sizlere Kurşun Asker’i kapitalizmin elinde oyuncak olmaktan kurtaran kahraman bilim insanı Clair Patterson’un hikâyesini anlatacağımdan bahsetmiştim değil mi? Demli çaylarımızı içip kafamız iyice açıldığına göre ekonominin ve bilimin karmaşık dünyasına girebiliriz. İlk ot ...
MASALLARIN KAPİTALİZMİN ELİNDE OYUNCAK OLMASI KURŞUN ASKER – 1 Karl Marx, çok doğru bir tespitle, “Kapitalizm, gölgesini satamadığı ağacı keser!” der ya, gerçekten de kapitalizm kullanamadığı şeyleri yok ederken kullanabildiklerini farklı ambalajlar içinde tüketiciye sunar. Bolivya dağlarında öldürdüğü Che Guevara’nın purosundan çakmağına, ...
MASALLARDA ÇOCUKLARIN ERKEN YAŞLARDA EVLENDİRİLMESİ ‘ÇOCUK GELİN’ THUMBELİNA - 3 Efendim, nihayet Parmak Kız – Thumbelina masalımızı anlatmayı bitirdik. Kralın yaptığı densizlik sinirlerimi bozsa da, kırlangıcın mutsuzluğuna üzülsem de şimdi daha iyiyim. Umarım Parmak Kız da, iyi ve mutludur, kralı yontarak insana benzetmiştir. Dilerseniz art ...
MASALLARDA ÇOCUKLARIN ERKEN YAŞLARDA EVLENDİRİLMESİ ‘ÇOCUK GELİN’ THUMBELİNA - 2 Geçen yazımızda anlatmaya başladığımız Parmak Kız masalını Köstebek’in Thumbelina’ya cinsel saldırıda bulunması üzerine daha fazla devam edemeyerek kesmiştik. Elbette yaptıkları Köstebek’in yanına kar kalmayacak. Buyurun o zaman masalın devamına… Köstebek, rah ...
MASALLARDA ÇOCUKLARIN ERKEN YAŞLARDA EVLENDİRİLMESİ: ‘ÇOCUK GELİN’ THUMBELİNA - 1 Ülkemizde Parmak Kız olarak bilinen Andersen masalı fantastiktir, macera doludur, acıklıdır, sonu bile tam mutlu değil, parçalı bulutludur. Disney, Thumbelina’dan bir doğa savaşçısı yaratmıştır. Gözünü hırs bürümüş, bir parkı yok etmeye çalışan kapitalistlere ...
MASALLARDA YOKSULLUK VE ÇOCUK İŞÇİLER: KİBRİTÇİ KIZ’IN KIZIL İNTİKAMI İşçi Bayramı ile başlayan Mayıs ayında, çocuk işçiliğinin son bulmasını dileyerek, o çok bildik masala farklı bir açıdan yaklaşmaya ne dersiniz? Babasının ölümü üzerine, çocuk yaşta okulu bırakarak çalışmak zorunda kalan Andersen’in pek çok masalında çocuk işçiliğine ve çocukl ...
MASALLARDA SALGIN HASTALIKLAR: FARELİ KÖYÜN KAVALCISI Son dönemlerde sokak hayvanlarının şehirlerden tamamen çıkartılarak, hayvan barınaklarına hapsedilmesi tartışmaları ünlü bir sanatçımızın attığı tweet’le daha da alevlendi. Bir kap yemek, bir tas su ve bir de başlarının okşanmasından başka bir şey beklemeyen can dostlarımızı şehirden kovdu ...
Masallarda Çocuk Köleliği Parmak kadar çocukların satılması -2 Geçen ayki yazımızda masallarında parmak kadar çocukların satılmasının izini sürmeye Grimm Kardeşlerin Başparmak masalıyla Almanya’da başlamıştık ve Pertev Naili Boratav’la yurda giriş yapacağımızı söylemiştik. O halde buyrun Nohut Oğlan’a… Boratav’ın Nohut Oğlan masalınd ...
MASALLARDA ÇOCUK KÖLELİĞİ PARMAK KADAR ÇOCUKLARIN SATILMASI -1 Bu sayıda hangi masalı anlatsam diye düşünürken geçenlerde ‘Kim Milyoner Olmak İster?’ yarışma programında Kenan İmirzalıoğlu’nun sorduğu “1980’lere kadar hangi ülkedeki yetim, gayrimeşru doğmuş, ebeveyni alkolik, ayrılmış veya fakir olan çocuklar devlet tarafından bazen açık artı ...
Evvel zaman içinde Evvel zaman içinde, kalbursaman içinde Develer tellal iken, pireler berber iken. Annem kaşıkta, babam beşikte iken… Ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, Babam düştü beşikten, alnını yardı eşikten. Annem kaptı maşayı, babam kaptı küreği, Gösterdiler bana kapı arkasındaki köşeyi… Neyse sözü fazla ...